Uzun vadeli çözümler aranmalı *

Hububat ambarı olan ülkemizde bu sene yaşanan kuraklık neticesinde, bitki gelişimi yetersiz oldu ve özellikle buğday boyları kısa kaldı. Bu sadece kaba yem sektörünü değil, kesif yem ve un sektörünü de etkiledi. Türkiye’nin şu anda kaba yem, kesif yem ve yem ham maddesi açığı 13-14 milyon tonu buluyor. Türkiye kuraklık dönemlerinde kendi topraklarında yetişmeyen soya açısından sıkıntı çekebilir ancak yem fiyatlarındaki artışta kaba yem sektöründeki stoklama ve fırsatçılık da etkili oluyor.

Yem krizinin çözülmesinin birkaç yolu var. Bunlardan ilki atıl meraların ıslah edilmesi. Meralar ıslah edilirse kısa sürede yem hammaddesi 2-3 kat artar.

Saman ithali de mantıklı bir adım ancak 2007-2008 senesindeki kriz göz önünde Bulundurulduğunda bunun çok daha önce alınması gereken bir karar olduğunu görüyoruz. İnsanlar başarısız oldukları için plan yapmazlar, plan yapmadıkları için başarısız olurlar. Kaba yem ithali sezonun daha başında alınması gereken bir karardı.

Aslında saman yerine besin değeri daha yüksek olan yonca, korunga ve çayır otu tercih edilmelidir. Daha önceden planlamanın yapılması hayvancılık ve yem sektörünün daha çok etki görmesini engellerdi. Kaba yem ithalatı kısa vadeli bir çözüm.

Meraların ıslah edilmesi ve et – süt fiyatlarındaki dengenin sağlanması uzun vadeli çözümler sunar.

Kuraklık yaşanan dönemlerde kimi zaman spekülatif kimi zaman reel olarak ciddi fiyat artışları gerçekleşir, üreticiler bu fiyatlardaki yemleri ekonomik olarak karşılayamaz. Bir süt besicisinin 1 kg süt ile 1,5 kg yem alabilmesi gerekir, ancak günümüz piyasa koşullarında bu maalesef mümkün değil. Çaresiz kalan besici, anaç sığırlarını kesime gönderir.

Anaç sığırların kesime gönderilmesi kısa süreli olarak süt fiyatlarında yükselişe ve et fiyatlarında düşüşe sebep olsa da bir sonraki dönemde besicinin elinde doğurganlığı devam ettirecek hayvan bulunmadığından et sıkıntısı yaşanır.

Fiyatlarda fahiş yükselişler seyredilir ve yurtdışından hayvan ithal edilir. Hayvan ithali ise ülkenin sermayesinin dışarıya aktarılması anlamına gelir.

Hem kaba yem sektöründe hem de kesif yem sektöründe hiçbir kuruluş ya da kişi bu krizin çıkmasını istemez. Kaba yem ve kesif yem arasında resmi olmayan bir parite vardır.

Özellikle Sunar Yem’in uzman olduğu kesif yem alanında üreticiden kısa süreli olarak fahiş fiyatlar talep edip, hayvancılıkta derin yaralar açılması demek, yem sektöründe de ciddi krizlerin çıkmasına yol açmak demektir.

Devletin et ve süt fiyatlarındaki dengeyi sağlaması bu tarz krizleri büyük ölçüde engelleyecektir.

Avrupa’da ham madde fiyatları Türkiye’den daha ucuz değil. Devlet üreticiye destek verdiği ve bu sayede et ve süt fiyatlarında yaptırımlar uygulayabildiği için bu derecede krizler yaşanmıyor. Ülkemizde maalesef bu kriz kronik hale geldi eğer uzun vadeli önlemler alınmazsa 2-3 senede bir bu krizi yaşamamız kaçınılmaz olur.

_________________________

* İbrahim Ethem Can, Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Yönetim Kurulu Üyesi, Sunar Özlem Yem Genel Müdürü

>> Konuk Yazar

Dönemsel yazı yazanlara "Konuk Yazar" köşemizde yer veriyoruz. Konuk yazarlarımızdan bazıları: Çapar Kanat, Prof.Dr. Ender Yarsan, Doç.Dr. Fatih M. Birdane, Prof.Dr. Harun Baytekin, Prof.Dr. Harun R. Uysal, Hayri Tuna Yükselen, İbrahim Ethem Can, Kamber Güler, Mehmet Ayaz, Mustafa Düzgün, Prof.Dr. Tayfur Bekyürek, Prof.Dr. Tayfun Özkaya.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.