İki yıl önce yayınlanan Çiğ Sütün Arzına Dair Tebliğ ile hastalıktan ari çiftliklerde üretilen çiğ sütün perakende satışına izin verildi. Ari çiftliklerin çoğu ürettikleri çiğ sütü şişeleyerek ya da otomatlar ile kendi bölgelerinde tüketiciye satmaya başladılar.
Ancak organize perakende zincirleri “48 saat” raf ömrü kuralı nedeniyle çiğ süt satamıyorlar. Zincir marketlerin ürün talep ettiği çiftliklerden Uluova Süt’ün Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akif Hut ile çiğ süt’ün organize perakende zincirlerinde satışını konuştuk…
Çiğ Sütün Arzına Dair Tebliğ ile çiğ sütün tüketiciye satışı yasal bir hüviyet kazandı. 27 Nisan 2017 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Tebliğ çiğ sütün tüketiciye hangi koşullarda satılabileceğini düzenliyor. Tebliğe göre, tüketiciye satılan çiğ sütün hastalıklardan ari sığır, koyun ve keçi sütü olması gerekiyor. Hiçbir işleme tabi tutulmadan 4°C derecede muhafaza edilerek tüketime sunulacak olan çiğ süt için getirilen en önemli kriterlerden biri sağımdan satışa kadar olan süre…
Tebliğde, “Çiğ sütün son tüketim süresi ilk sağımdan itibaren 48 saati geçemez” deniyor. Sağım zamanları farklı olan çiğ sütlerin arzında ise ilk sağım zamanı esas alınıyor ve sağımdan itibaren 24 saat içerisinde tüketiciye arz edilmesi gerekiyor. Çiğ sütün tüketiciye satışıyla ilgili en önemli tartışmalardan biri olan 48 saat içinde satılması kuralı organize perakendede çiğ süt satışını neredeyse imkansız kılıyor.
Çanakkale Ezine’de AB standartlarında çiğ süt üretimiyle sütçülüğün önemli yatırımlarından Uluova Süt, ürettiği sütü doğrudan tüketiciye satmak için hazırlık yapan işletmelerden biri. Türkiye’nin en yüksek genetik kalitesine sahip sürüsünden Uluova’da günde 45 ton çiğ süt üretiliyor. Süt verim ortalaması 40 litrenin üzerinde olan çiftlikte üretilen sütteki toplam canlı bakteri sayısı 4 bin 550. Perakende satışına izin verilen çiğ sütteki bakteri sayısı ise bunun 20 katından fazla, yani 100 bin.
‘İyi tarım’ uygulamaları ile üretilen gıdaya raflarında yer vermeye özen gösteren Türkiye’nin en büyük gıda perakende zincirilerinden birinin talebi üzerine ürettiği çiğ sütü doğrudan tüketici ile buluşturmak için kolları sıvayan Uluova Süt Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akif Hut ile çiğ sütün perakendede satışını konuştuk.
Ürettiğiniz AB standartlarının üzerinde kaliteye sahip çiğ sütü tüketici ile buluşturacak mısınız?
Çiğ sütün perakende satışını düzenleyen Tebliğ var. Bu Tebliğde deniyor ki, çiğ süt sağımdan itibaren 48 saat içinde satılmalı. Sütün sağımından itibaren rafa ulaşması 24 saatte ancak mümkün. Rafa koydun satışa girdi, 10-12 saat sonra dükkan kapandı. Dükkan sabah açılınca da süre bitmiş oluyor. Mevzuat bu şekilde oldukça sağlıklı süt olamaz. Sağlıklı sütün vatandaşa ulaşması engelleniyor.
Tebliğde perakendede satılacak çiğ süt ile ilgili belirli kriterler var. 48 saat raf ömrü bu değerler baz alındığı için belirlenmiş olabilir mi?
Rafa girme protokolü o değerlere bağlı ancak raf ömrü 48 saate bağlı. İneği rafın başında sağmıyorsun ki, çiftlikte sağıyorsun. Daha sonra ambalajlıyor, tıra yüklüyor ve İstanbul’a gönderiyorsun. Süt Çanakkale’den İstanbul’a 10-12 saate geliyor. Trafik, şehrin ulaşım imkanları ve hava şartlarına bağlı olarak bu süre uzayabiliyor. Lojistikle beraber bir gün üretim, bir gün raf. Bir de bunu öyle yapman lazım ki, çiğ süt İstanbul’a ulaşır ulaşmaz hemen bir merkezden birçok kamyonla birçok markete aynı günde ulaştırman lazım. Böyle bir lojistik operasyonu 1 litre çiğ sütün maliyetini neredeyse 10 lira yapıyor. Sonra bu rafta ancak 12 saat kalabiliyor. Ertesi gün gelen kamyonla satılmayanları geri toplaman lazım. Böyle bir lojistiğe kimse giremez. Dolayısıyla vatandaşa sağlıklı sütü ulaştırmak neredeyse imkansız.
İmkansız diyorsunuz ama her köşe başında çiğ süt satılıyor. Bu nasıl oluyor?
Sokak sütçüsü ile ilgili bir problem yok, kayıtlı iş yapanlar cezalandırılıyor. Elektriği çalanın parası da kayıtlı olana ödetiliyor. Kayıtdışı bizi esir almış durumda. Sütü merdivenaltı koşullarda satana hiçbir engel ve kısıtlama yok. Onu durduran bir mevzuat ve yaptırım yok. Yasalara uymak istiyorsan o zaman satmaman için her türlü mevzuat düzenlenmiş durumda. Sütün başındaki en büyük belalardan biri de budur.
Çiğ sütün daha uzun süre rafta kalması sağlık açısından risk yaratmaz mı?
Neyi neyle ölçtüğümüz çok önemli. Tebliğe göre hastalıktan ari süt çiftliklerinden süt tedarik ediliyor. Ürettiğimiz çiğ süt numunesini Tarım Bakanlığının Bursa’daki laboratuvarında analiz yaptırdık. 15 gün sonra “Bu ne biçim süt” diye raporuyla birlikte sütü bize iade ettiler. “Bunun içerisine birşey mi kattınız, 15 günde kesilmedi” dediler. Bizde süt büyük bir titizlikle üretiliyor. Çiğ Sütün Arzına Dair Tebliğde bakteri sayısı 100 bin, bizim sütümüzdeki bakteri sayısı 4 bin 550. Sütümüz kaliteli olduğu için resmen cezalandırılıyoruz. 48 saat kuralı ile kaliteli çiğ sütün tüketiciye ulaşması kısıtlanıyor.
TABLO: ÇİĞ İNEK SÜTÜNÜN KRİTERLERİ | ||
Parametreler | Tebliğdeki standart | Uluova Süt değerleri |
%Protein (m/v) en az | 2,8 | 3,32 |
Asitlik (% süt asiti) (m/v) | 0,135-0,20 | 0,17 |
Yoğunluk en az (m/v) | 1,028 | 1,035 |
% Yağsız kuru madde (m/v) en az | 8,5 | 8,89 |
Süt Yağı en az (m/v) | 3,4 | 3,69 |
30 °C’deki koloni sayısı (/ml) | 100.000 | 4.550 |
Somatik hücre sayısı (/ml) | 400.000 | 205.000 |
“Sağımdan itibaren 48 saat” kuralı değiştirilerek bu sürenin uzatılması bu kısıtlamayı ortadan kaldırır mı?
Biz neden korkuyoruz, kötü bakterinin üremesinden. İki şeye dikkat etmemiz lazım, ambalajlama esnasındaki bakteri yükü ve soğuk zincir protokolü. Çiğ sütün ambalajlama koşulları çok önemli. Siz kötü koşullarda ambalajlarsanız ve soğuk zinciri bozarsanız sütte bakteri ürer. O zaman 2 gün ile sınırlamak bile işe yaramayabilir.
Biz çiğ sütün tüketiciye daha uygun fiyatlarla ulaşması için, ürünün marketlerin ana depolarına teslim edilmesini, sevkiyatın da buradan yapılmasını istiyoruz. Yani çiğ süt lojistiği pastörize süt gibi yapılabilmeli. Ancak mevcut mevzuattaki “48 saat” kuralına göre ürün aynı anda marketlere tek tek dağıtılıyor. Burada ortaya çıkan lojistik maliyeti fiyatı çok yukarıya çekiyor. Bu da tüketicinin çiğ süte erişimini kısıtlıyor.
Bunun için son tüketim süresinin uzatılması mı gerekir, sizin öneriniz nedir?
Çiftlikteki arkadaşlarımızın bununla ilgili bir çalışması var. Çiğ Sütün Arzına Dair Tebliğ hazırlanırken bizden de görüş istenmişti. Tüketim süresinin 4 gün olması gerektiğine dair görüşümüzü Bakanlığa noter kanalıyla gönderdik. Ancak bu konuda para ve statü gücü hakikatı yenmiş durumda. 48 saatlik süre ile bu iş yapılamaz hale getirildi.
Çiğ süt satışındaki 48 saatlik sürenin bu işi organize şekilde yapmayı engellediğini söylüyorsunuz. Bu kural bir dünya standardı değil mi?
Dünyada böyle bir standart mı var? Çiğ sütün perakende satışına izin verilen ülkelerde bu süre 7 güne kadar çıkabiliyor. Neden bizde 2 gün. Ayrıca yumurtada ve çiğ ette raf ömrü neden 2 gün değil de çiğ sütte 2 gün? AB normlarının üzerinde kalitede süt üretiyoruz, ancak bu mevzuat ile AB normlarının çok altında tüketim süresi verilmiş durumda. Mevzuat hiçbir standarda dayanmadan bizi kafasına göre konumlandırıyor. Bu olacak iş değil!
Çiğ süt tüketiminin yaygınlaşması istenmiyor mu, raf ömrü neden kısıtlanıyor?
Çiğ süt satışı yaygınlaşırsa UHT süt satılmaz. Tüketici süt içtiğini, yavrusuna faydalı, besleyici bir ürün içirdiğini zannediyor. Halbuki sağlığımız için yararlı süt yağı ve doğal proteinler yok içinde. Güzel bir markalamayla iyi bir reklam yapılarak tüketicinin algısıyla oynanarak süt satılıyor. Oysa uzun ömürlü sütler ölü, süt değil bunlar! Bütün bunlara dikkat çekerek tüketicinin bilinçlendirilmesi lazım.