Çiğ süt fiyatları, girdi maliyetleri ve enflasyondaki artışa rağmen 13 aydır yerinde sayıyor. Fiyatların artmaması hayvancılık sektörünü büyük bir krizin eşiğine getirirken, süt sanayicileri fiyatların daha da aşağı çekilmesi gerektiğini dile getiriyorlar. Üreticilerin maruz kaldığı bu duruma Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar sert tepki gösterirken, diğer üretici örgütleri konuyla ilgili açıklama yapmaktan bile kaçınıyorlar.
Ulusal Süt Konseyinde çiğ süt taban fiyatları altı ayda bir belirleniyor. Ancak geçen yıl Temmuz-Aralık 2014 dönemi için belirlenen 1,15 TL’lik fiyat hala geçerliliğini koruyor. Oysa bu fiyatın belirlendiği tarihten beri 13 ayda enflasyon, döviz kuru ve girdi maliyetlerinde ciddi artışlar meydana geldi.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, bir yıl içinde süt ürünlerinin perakende fiyatları ve üreticilerin yem girdileri artarken çiğ sütün fiyatının 1 lira 15 kuruşta kalması ve değişmemesinin kabul edilemeyeceğini bildirerek, “Fiyatta bir uzlaşma sağlanamazsa damızlık hayvanların geçmişte olduğu gibi kasaba gitmesi, et krizinin yaşanması, neticede 3 milyar dolardan fazla bir dövizin ülke dışına aktarılması kaçınılmaz olacaktır” dedi.
Fiyatlar bir yıldır yerinde sayıyor
Bayraktar, çiğ süt fiyatlarının sanayicilerin uzlaşmaz tutumu nedeniyle bir yıldır yerinde saydığını vurgulayarak şunları söyledi: “Sanayiciler önümüzdeki süreç için de fiyatın aynı kalması gerektiğini ifade ediyorlar. Bu konuda Haziran ayında yapılan toplantıda, 20 kuruşluk zam talebimiz kabul edilmedi, sanayicilerle anlaşamadık ve masadan kalktık.
Nitekim üreticide 1 lira 15 kuruş olan süt, markette 3 lira 35 kuruşa tüketiciye sunuluyor. Sanayicileri tutumlarını yeniden gözden geçirerek üreticilerle anlaşma yolu bulmaya, devletin müdahale kurumunu ise, piyasayı düzenleyici tedbirler almaya davet ediyoruz. Aksi takdirde kaybeden sadece üretici olmayacak, ülke kaybedecektir.”
Sütte üretici ve market fiyatları arasındaki farkın yüzde 191,30 olduğunu, sütün alış fiyatının 2,9 katına tüketiciye satıldığını söyleyen Bayraktar, çiftlikte 1,15 lira olan sütün markette 3,35 liradan satıldığını belirtti.
Üretici 1 yıldır “insaf” bekliyor
Bayraktar açıklamasında; bir yıl içinde fiyatların içme sütünde yüzde 8,9, beyaz peynirde yüzde 7,9, yoğurtta yüzde 2,4, fabrika yeminde yüzde 2, yoncada yüzde 3,6 artarken, litresi 1 lira 15 kuruş olan çiğ sütün fiyatının değişmemesinin kabul edilemez olduğunu belireterek şunları söyledi. “Tüketici enflasyonu yüzde 7,2’dir, dolar kurundaki artış yüzde
24’tür. Buna karşın çiğ süt fiyatı sabit kalmıştır. Neredeyse ülkemizde fiyatı bir yıldır artmayan tek ürün çiğ süttür. Sanayiciler aklını başına almalı, bindikleri dalı kesmemelidir. Üreticimiz önümüzdeki dönemde enflasyonun, döviz kurunun, yem, mazot ve gübre fiyatlarının ne olacağını bilememektedir. Bildiği tek şey sabitlenmiş ve sürdürülemez olan çiğ süt fiyatıdır.”
Ulusal Süt Konseyi’nde en son 24 Haziran 2015 tarihinde yapılan toplantıda üreticiler bir yıldır 1,15 TL olan fiyatın 1,35 TL olmasını istemişlerdi. Sanayici temsilcileri ise önümüzdeki dönemde de fiyatın aynı kalması gerektiğini dile getirerek toplantıyı terketmişlerdi.
Sanayiciler ve marketler kazanıyor, üretici zarar ediyor
Üreticinin satın aldığı yem ve sattığı süt fiyatlarında söz sahibi olamadığını vurgulayan Bayraktar şu bilgileri verdi: “Üretici mağdur. Kazananlar yine fabrikalarına fabrika katan ‘sanayiciler’ ile marketler zincirine yeni bir halka daha katmayı düşünen ‘marketler’; kaybeden ise üreticidir. Burada yem fabrikalarını da unutmamak lazım. Döviz kurundaki en ufak bir değişim, üretici süt fiyatlarına yapılan en ufak bir zam, verilen en ufak bir destek, en kısa zamanda ‘yemde zam’ olarak karşımıza çıkmaktadır. Ne yazık ki şu an, girdisini kontrol edemezken, sabitleyemezken, sattığı ürününün fiyatı bir yıldır sabitlenmiş ve bunu daha da ileri götürmek isteyen birkaç sanayici grubunun karşısında mağdur olmuş yüzbinlerce süt üreticisi var.
Devlet, ‘serbest piyasa ekonomisi’ denilerek bu yaşananlara tarafsız ve sessiz kalmamalıdır. Çünkü piyasa; fabrikalarına fabrika katan, zincirlerine yeni halkalar eklemek isteyen üç-beş tüccarın elinde oyuncak olmuştur. Özellikle de sanayiciler, marketler ve yem sanayicileri karlarından başka bir şey düşünmezken, yüzbinlerce üreticinin sessiz kalmasını beklemek abesle iştigaldir.”
Yeni kriz kaçınılmaz
Üretimi artırmak için verilen milyarlarca liralık desteklerin heba olmaması, milyarlarca dolarlık yatırımla kazanılan damızlıkların kasaba gitmemesi, 2010 yılında yaşanan et krizinin tekrar yaşanmaması için sessiz kalınmamasını isteyen Bayraktar, “Eğer fiyatlar önümüzdeki dönem için de sabitlenecek olursa ne yazık ki hayvanlar kasaba gidecek, yeni bir kriz kaçınılmaz olacaktır” uyarısında bulundu.
Devlet müdahale etmeli
Süt sektörü gelişmiş hiçbir ülkede, süt üreticilerinin piyasanın acımasız çarklarına mahkûm edilmediğinin altını çizen Bayraktar, şunları söyledi: “Devletten beklentimiz, 3-5 sanayicinin insafına terkedilmiş milyonlarca üretici ve ailesinin korunması, piyasaya müdahale edilmesidir. Böylece; milletin vergileriyle bizlere verilen desteklerle yaptığımız yatırımlar korunacak, özetle süt hayvancılığının geleceği koruma altına alınacaktır.”
Ticarette alıcı ve satıcı olmak üzere iki taraf bulunduğunu hatırlatan Bayraktar, şunları kaydetti: “Her şeyden önemlisi üreticinin güçlü bir ekonomik örgütü yoktur, satmadığı ürünü alacak, üreticiyi sanayicinin insafına terk etmeyecek bir müdahale mekanizması yoktur. Dolayısıyla üreticilerin şu an itibariyle ‘ürünümü satmıyorum’ deme lüksü yoktur.
Sanayiciler aynı zamanda şu an yaşanan hükümet belirsizliğinden faydalanmaya çalışmakta, bu belirsizlikte ‘fiyatı böyle ne kadar götürebilirsek götürelim’ düşüncesindedirler. Kısacası ‘şark kurnazlığı’ yapmaktadırlar. Şu çok iyi bilinmelidir ki, kesilecek her damızlık hayvanın, yaşanması muhtemel et ve süt krizinin, dışarı aktarılacak her türlü ülke kaynaklarının sorumlusu küçük hesaplar peşinde koşan bu sanayicilerdir.”
Girdi maliyetleri ve döviz kurundaki artışa rağmen süt fiyatlarında 13 aydır artış yapılmamasına TZOB dışında hiçbir üretici örgütü tepki göstermedi. Maliyetlerin altında ezilen yüzbinlerce süt çiftçisi ise çaresizliğin getirdiği sessizlike süt fiyatlarının artırılmasını bekliyor.
“SÜT FİYATI DÜŞÜRÜLMELİ”
Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük bir yıldır 1 lira 15 kuruş olan süt fiyatının 5 kuruş düşürülmesini istedi. Fiyatın düşmemesi halinde hayvancılıkta kriz çıkacağını öne süren Eskiyörük, “Bugün yapılacak 5 kuruşluk düşüş bizi üzer ama böyle giderse Ekim ayında 20 kuruşluk düşüş olacak. İşte o bizi yıkar” dedi. Eskiyörük, gerekçelerini ise şöyle anlattı: “İhracat yapan sanayici sütü 1 lira 15 kuruştan alırken, serbest piyasa koşullarında tüccar sütü 1 liradan alıyor. Konseyden taban fiyatı 1 lira 10 kuruşa çekmesini istiyoruz ki sanayici de o fiyattan alsın. Fiyat düşüşü ile eldeki stoklar eritilmeli, süte talep oluşturulmalı ve ihracat teşvik edilmeli.
Türkiye’deki süt fiyatı dünyanın çok üzerinde. Destek primi, sütünü örgütleyerek pazarlayanlara verilip, hem kayıtdışılık hem de gıda güvenliği sağlanmalı. Haksız rekabet ortadan kalkmalı. Eğer süt fiyatı düşmezse 2009 yılında yaşadığımız kriz yaşanacaktır. O krizin bedelini 3 milyar dolarla ödedik. Şu an sütün en kıymetli olduğu Temmuz ayındayız. Ancak ilk kez süte talep yok. Böyle giderse Ekim ayında süt veren inekler yine kesilmek zorunda kalacak. İthalat lobisi yine et fiyatlarını yükseltip Kurban Bayramı öncesi ithalatla cebini doldurmak istiyor. Bunun bedelini yine üretici ödüyor.”