Yeni bir sayıyla yine karşınızdayız.
Merkez Bankası 2009 yılının ilk enflasyon raporunu açıkladı. 2018 yılının son iki ayında işlenmiş gıda fiyatlarının yatay seyir izlediğinin kaydedildiği raporda, çiğ süt fiyatlarının maliyet yönlü riskler canlılığını koruduğu ifade edildi. Üreticilerin girdi maliyetlerine bağlı olarak yılın başında arttırılması gereken çiğ süt referans fiyatının sabit tutulduğuna raporda değinilmedi.
Çiğ süt priminin 2019 yılının ilk üç ayında geçerli olmak üzere 10 kuruştan 25 kuruşa çıkarılması ile üreticinin doğrudan desteklendiği ifade edildi. Bu uygulamanın kısa vadede enflasyon üzerindeki maliyet baskısını sınırlarken, yılın ikinci çeyreğine yönelik belirsizliğin devam ettiğine dikkat çekildi
Raporda 2018 yılında süt fiyatlarında yaşanan artışın 2019 yılında gıda enflasyonunu olumsuz yönde etkileyeceği şu ifadelerle dile getirildi: “2018 yılında tarım ürünleri üretici fiyatları ile tüketici gıda fiyatlarının artış oranında belirgin bir farklılaşma gözlenmiştir. Tarım üretici fiyatlarında bu dönemde ön plana çıkan temel unsur buğday ve süt fiyatlarında son çeyrekte gözlenen artışlardır. Bu çeyrekte buğday ve süt üretici fiyatları sırasıyla yüzde 4,70 ve yüzde 6,67 oranında artmıştır. Söz konusu ürünlerdeki artışlar tüketici gıda fiyatları üzerinde de önümüzdeki döneme ilişkin yukarı yönlü risk oluşturmaktadır.”
Gıda enflasyonu ile mücadele amacıyla kurulan ve kısaca Gıda Komitesi olarak bilinen Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesinin sekreteryasını yürüten Merkez Bankası, yayınladığı enflasyon ve fiyat artışı raporlarında buğday ve sütte üretici fiyatlarına özel önem veriyor.
Son enflasyon raporundan alıntıladığımız yukarıdaki ifadeler çoğu raporlarda aynen geçiyor. Merkez Bankası ekmek ve süt fiyatlarını baskı altında tutmak için özel çaba sarf ediyor anlaşılan. Bu baskının bir sonucunda Ocak ayında çiğ süt referans fiyatı uzun süre açıklanamadı, ardından da fiyat artışı yapılmadı. Üreticinin gazını almak için de çiğ süt primi 15 kuruş artırıldı. Çiğ süt fiyat artış oranı yıllardır asgari ücretin, enflasyonun ve dolar kurunun altında kalıyor.
8 yılda tüketici fiyat artışı yüzde 100 olurken, tarımda (sebze hariç) üretici fiyatları yüzde 74,6, gıda fiyatları ise yüzde 117,8 arttı. Üretici fiyatları ile gıda fiyatları arasındaki fark ise yüzde 43,2 oldu. Bu rakamlar ortadayken Merkez Bankasının enflasyonun yükünü süt üreticisine taşıtmak istemesi hakkaniyetle açıklanamaz. Üreticilere yönelik fiyat baskısı sonucunda hem tarım ve hayvancılıktaki katma değer perakende tröstlerine aktarılıyor, hem de ayakta kalmakta zorlanan çiftçi üretimden uzaklaştırılıyor.
Bu sayıda da birbirinden özel dosya, yazı, makale ve haberlerle sütçülüğün nabzını tutmaya çalıştık. Malum, okurlarımızın desteğiyle yayınımızı sürdürüyoruz. Her türlü giderimiz artarken, gelirlerimiz aynı oranda azalıyor. Bu zorlu koşullarda okurlarımızın ilgi ve desteği olmadan ayakta kalabilmemiz zor. Desteğiniz sürdükçe ve gücümüz yettikçe sesiniz olacağız. Sesimizin kısılmaması için abone olarak ve reklam vererek bize destek verebilirsiniz.
Yeni sayıda görüşmek umuduyla, esen kalın.