sığırlarda sıcaklık stresi

Hayvancılığı sürdürmek mümkün mü?

Yeni bir sayıyla yine karşınızdayız.

Hayvancılıkta tedarik zinciri büyük yaralar aldı. Döviz kurlarındaki aşırı artışın da etkisiyle işletmeler girdi temininde zorluklar yaşamaya başladı. Özellikle en temel girdi olan yemin tedarikinde ciddi problemler yaşanıyor. Önceleri çiftliklere yem satmak için kapılarını aşındıran yemciler, bırakın işletmelerin yem taleplerini karşılamayı telefonlarına bile cevap vermiyorlar. Daha önce yemi vadeli alan çiftçi artık peşin parayla bile yem bulmakta zorlanıyor.

Hayvancılık son 10 yılda hızlı bir dönüşüm yaşadı. Endüstriyel hayvancılık yatırımlarının teşvik edildiği bu dönemde üretiminin çoğunu yapan aile işletmeleri yok sayıldı. Kurulan yeni hayvancılık işletmeleri için damızlık kültür sığırları ithal edildi, besi işletmeleri ise ithal kaynaklara yönlendirildi. Hem süt hem de besi hayvancılığında girdilerin çoğu ithalatla karşılanır oldu.

İthalata dayalı tedarik zincirinin oluşturulması sektörü ciddi risklerle karşı karşıya getirdi. Hayvancılıkta sürdürülebilirliğin nasıl bir risk ile karşı karşıya olduğu son aylarda bir kez daha gözler önüne serildi. Bölgenin hayvancılık üssü olabilecek potansiyele sahip olan Türkiye et, canlı hayvan ve yem hammaddelerinde ithalata bağımlı hale geldi. Oysa, Milli Tarım Projesiyle Türkiye hayvancılıkta kendi kendine yeten ülke haline gelecekti.

Milli Tarım Projesi ile hayvancılıkta yerli üretimin artmasını ve en temel besinlerde dışa bağımlılıktan kurtulmayı beklerken çiftçimiz hayvanına yedirecek yem bulamaz hale geldi. Hakan Albayrak’ın, gerçekten ölen onyedi yaşındaki bir devrimcinin şarkısında olduğu gibi, “Tanrım bunu hiç beklemiyorduk”. Hayvancılıkta yerli üretim hayalleri kurarken yerli ot bulamaz olduk.

Görünen o ki, hayvancılıkta yerli üretim, yerli otomobilden daha zor gerçekleşecek. Dünyanın en büyük havaalanı ile dünyanın en pahalı gıdasını aynı anda üreten bir ülke olduk. Dünyada gıda fiyatları düşerken biz gıda fiyatlarındaki artışın yol açtığı enflasyonda boğuluyoruz adeta.

Peki sıkıntı nerede, Türkiye bu işin sistemini neden bir türlü kurgulayamıyor? Sürdürülebilir ve uzun vadeli bir hayvancılık politikası neden oluşturulamıyor? Hayvancılıkta yerli üretime neden yerli otomobil kadar önem verilmiyor? Türkiye tarım ve hayvancılıkta neden bir devlet politikası oluşturamıyor?

Anlaşılan o ki, toplumun ve devletin hayvancılıkla ilgili algısı değişmedikçe bu sektörde sürdürülebilir bir üretim altyapısı oluşturulamayacak. Hayvancılığa yönelik bakış açısının temelden topyekün değişmesi şart. Yoksa hayvancılıkta kendine yeten bir ülke olmayı bırakın, hayvanlarımız açlıktan telef olma tehlikesiyle karşı karşıya. Hayvanları aç kalma riski ile karşı karşıya olan ülkenin insanlarını da aynı tehlikenin beklediğini söylemeye gerek yok sanırım.

Bu sayının kapak konusu gıda enflasyonu ve enflasyonun sorumlusu olarak görülen temel gıdalardan “süt ve ekmek”… Kapak resmini ödüllü genç Ressam Ebubekir Aydın, Süt Dünyası için özel olarak yaptı. İki sayıdır bizi kırmayarak, yağlı boya çalışmalarıyla kapaklarımıza estetik değer katan değerli dostum Ebubekir Aydın’a buradan özellikle teşekkür etmek istiyorum.

Malum, siz değerli okurlarımızın desteğiyle yayınımızı sürdürüyoruz. Her türlü giderimiz artarken, gelirlerimiz aynı oranda azalıyor. Bu zorlu koşullarda okurlarımızın ilgi ve desteği olmadan ayakta kalabilmemiz zor. Desteğiniz sürdükçe ve gücümüz yettikçe sesiniz olmaya devam edeceğiz.

Yeni sayıda görüşmek umuduyla, esen kalın.

>> Editörden

Süt Dünyası Dergisinin yeni sayı sunuş yazıları ile dergi ekibinin gündemi ve gelişmeleri değerlendiren yazıları "Editörden" başlığı altında "Süt Dünyası" imzası ile yayınlanmaktadır. Ayrıca dergi ekibinin ortaklaşa hazırladığı haber ve yazılarda da "Süt Dünyası" imzası kullanılmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.