Sektörün değişmeyen gündeminin ilk sırasında hep “süt fiyatları” geliyor. Fiyat, bir mal ya da hizmetin değiş tokuş değerine verilen addır. Bir malın fiyatını etkileyen faktörlerin başında hammadde maliyeti ve üreticinin itibarı gelmektedir. Süt fiyatı belirlenirken çoğu zaman maliyetler (yem, mazot, enerji, ilaç vb) bile dikkate alınmamaktadır. Bu da süt üreticisinin fiyatın oluşumunda etkin rol oynayabilecek güce ve itibara sahip olmadığını gözler önüne seriyor.
Çiğ süt fiyatının oluşumun etkileyen faktörlerden arz/talep dengesi, rekabet ortamı, sektörel dengeler ve fiyatlandırma ile ilgili hükümet politikası üreticinin çıkarını öncelemiyor. Konuya ekonomi bilimi açısından baktığımızda çiğ süt fiyatıyla ilgili belirleyici faktörerin neredeyse tamamı çiftçinin aleyhine.
Sadece fiyata indirgenmiş bu tartışmalarda sonunda hep sanayici kesimin istediği oluyor. Süt fiyatında belirleyici bir rol oynayamayan üretici bu durumu “itibar” sorunu olarak değerlendirmeli ve itibarını artırmadan istediği fiyatı alamayacağını aklından çıkarmamalı. Üretici sütten para kazanmak istiyorsa öncelikle itibar kazanmalı. İtibar kazanmak için ise örgütlenmeli, kooperatifleşmeli, ürün kalitesini artırmalı, pazara doğrudan ulaşmanın yollarını aramalı ve ürettiği değerden hak ettiği payı almak için mücadele etmeli.
Gıdada üretici ve tüketici fiyatları diğer ülkelerde düşerken Türkiye’de ise yükseliyor. Çiğ süt fiyatlarının aynı kaldığı 15 aylık dönemde süt ürünlerinin raf fiyatları yüzde10-20 aralığında artış gösterdi.
Girdi maliyetleri ve döviz kurlarındaki artışa rağmen üretici fiyatları sabit tutulurken, tüketici fiyatları artıyor. Mevcut fiyatlandırma sisteminden zarar gören üretici ve tüketicinin bu tabloyu iyi okuması ve çıkarlarını korumak için örgütlenerek piyasada ağırlığını hissettirmesi gerekiyor. Ağlayarak, sızlanarak, merhamet ve insaf dilenerek birşey elde edemeyeceklerini görmeleri gerekiyor.
AB’nin süt kotalarını kaldırmasıyla uluslararası piyasalarda süt fiyatları düşüşe geçince dış pazarlara yönelik satışlarımız ciddi oranlarda azaldı. Süt üretim maliyetlerimizin yüksekliği fiyatlarda esnek davranmayı da engelliyor. Sanayici de ihracattaki daralmayı aşmak için iç pazardaki satışlara odaklandı. Üretici fiyatları artırılırsa sanayici zor durumda kalacak, çiğ süt fiyatı artırılmadığı için de üretici artan maliyetler karşısında zor durumda kalıyor.
Üretimde sürdürülebilirliği sağlamak için ürettiği sütten çiftçi refah payı alabilmeli. Sanayici sütü işleyerek iç ve dış pazarlarda rekabetçi fiyatlarla satabilmeli. Tüketici de en ucuz protein kaynağı olan süt ve süt ürünlerini kolaylıkla alabilmeli. Bütün bunları sağlayabilmek hayvancılık ve perakende sektöründe yapısal düzenlemelere gidilerek üretim-işleme-tüketim sacayağını doğru kurmaya bağlı.
Yapısal önlemler alınmayarak hayvancılık, sanayi ve perakende sektörlerinde konuşlanmış bazı lobilerin aklıyla hareket edildikçe hayvansal üretimde sürdürülebilirlik için acı reçeteler bile durumu kurtaramayabilir.
Bu fiyatlarla sektörün bir yere varması mümkün değil, bizden söylemesi…
Gelecek sayıda görüşmek dileğiyle…