Türkiye İstatistik Kurumu’ndan alınan verilere göre 2013 yılının ilk 9 ayında yaklaşık 6 milyon ton inek sütü işletmelerce toplanmıştır. Aynı dönemde 3 bin 484 ton krema çiftliklerden toplanmış, 956 bin 661 ton içme sütü, 22 bin 147 ton kaymak, 3 bin 624 ton koyulaştırılmış süt, 29 bin 41 ton yağlı süttozu ve kaymak tozu, 30 bin 86 ton yağsız süttozu, 31 bin 36 ton tereyağı, 437 bin 517 ton inek peyniri, 24 bin 128 ton diğer türlerden elde edilen peynirler, 827 bin 142 ton yoğurt, 423 bin 185 ton ayran üretilmiştir.
2013 yılının ilk 9 aylık verilerini 2012 yılının ilk 9 aylık verileri ile kıyasladığımızda, 2013 yılında toplanan inek sütünde %1,6’lık bir azalma olduğu görülmektedir. Bunun yanında genel olarak tüm süt ürünlerinin üretiminde artış yaşanmıştır. 2013’ün ilk 9 ayında 2012’nin ilk 9 ayına göre içme sütü üretiminde %0,8, kaymak üretiminde %14,1, koyulaştırılmış süt üretiminde %21,3, yağlı süttozu ve kaymak tozu üretiminde %12,8, tereyağı üretiminde %5,3, inek peyniri üretiminde %5,7, ayran üretiminde %10,6 diğer türlerden elde edilen peynirlerin üretiminde %3,8 ve yoğurt üretiminde %2,8 artış meydana gelmiş, yağsız süttozu üretiminde ise %23,6 azalma meydana gelmiştir.
Her yıl yayınlanan toplam süt üretimi verilerine göre; 2012 yılı süt üretimi bir önceki yıla göre, %15,6 artışla 17 milyon 401 bin 262 ton olmuştur. Bu sütün %91,8’ini inek sütü oluşturmaktadır.
Yukarıdaki rakamlardan da görüleceği üzere ülkemizde üretilen inek sütünün %50’si sanayiye gitmektedir. Geri kalan %50’nin %10’unun çiftliklerde tüketim, %20’sinin sokak sütü ve kalan %20’sinin ise mandıralarda işleme şeklinde kullanıldığı tahmin edilmektedir.
2013 yılının ilk 9 ayında dış ticaret verilerine bakıldığında ise; süt ve süt ürünleri, dondurma ve kazein dahil olarak toplam 86 bin 586 ton yani 204 milyon 240 bin 492 dolarlık ihracat yapıldığı, bunun yanında 17 bin 6 ton yani 75 milyon 315 bin 200 dolarlık da ithalat yapıldığı görülmektedir. 2012 yılın ilk 9 ayında ihracat rakamı 78 bin 573 ton (175 milyon 546 bin 554 dolar), ithalat rakamı ise 16 bin 896 ton (74 milyon 518 bin 322 dolar) olmuştur. 2013 yılı ile 2012 yılının ilk 9’ar ayını mukayese ettiğimizde, 2013 yılının ilk 9 ayında süt ve süt ürünleri ihracatımızda bir önceki yılın aynı dönemine göre dolar bazında %16, ithalatımızda ise dolar bazında %1 artış meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Türkiye tarım sektöründe önemli bir potansiyele sahiptir. Türkiye, tarımsal hâsıla bakımından Avrupa’da birinci sıraya, dünyada ise 7’nci sıraya yükselmiştir. OECD’nin 2011 yılı tarım raporu Türkiye’nin dünyada tarımsal hâsıla büyüklüğü açısından 7’nci sıraya yükseldiğini söylemektedir. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, 2023 yılı vizyonunda, 62 milyar dolarlık tarım hâsılasını 150 milyar dolara çıkarmayı, tarımsal ürün ihracatını ise 40 milyar dolara çıkarmayı hedeflemektedir.
Hedef, 2023 yılında, nüfusunu yeterli, kaliteli ve güvenilir gıda ile besleyen, tarım ürünlerinde net ihracatçı konumunu daha da geliştiren, rekabet gücünü artırmış, dünyada ve bölgesinde tarım alanında söz sahibi bir Türkiye görmektir.
40 milyar dolarlık hedefimize ulaşmada önemli kalemlerden biri de süt ve süt ürünleri sektörünün ihracatının artırılmasıdır.
Ülkemizde verilen ihracat desteği, süt tozu ile kısıtlı kalmaktadır. Süt tozunun yanı sıra, peynir, tereyağı, içme sütü, yoğurt gibi ürünlere verilecek desteklerle, ihracatımızda önemli bir artış sağlayacağımıza inanıyoruz. Özellikle ıslak ürünlerin ihracatına destek gerektiğinin altını önemle çiziyoruz. Piyasa istikrarı için ihracat desteklenmelidir. Süt ve süt ürünleri sektörünün dünyada rekabet edebilir koşullara gelmesi ancak böyle sağlanabilir.
SETBİR olarak biliyor ve inanıyoruz ki orta ve uzun vadede, AB üyelik perspektifi göz önünde bulundurularak, Türkiye’nin süt sektöründe AB’nin önde gelen aktörlerinden biri olması kuvvetle muhtemeldir.
Bunun için kamu kuruluşlarının, sektör temsilcilerinin, farklı büyüklükteki işletmelerin ve üretici kooperatiflerinin, politikaların oluşturulması sürecinde birlikte çalışmalar yürütmeleri ve kısa vadeli çözümlerden kaçınarak, uzak görüşlü bir yaklaşımı benimsemeleri gerekmektedir.