2013 ÖSYS Lisans Yerleştirme Kılavuzu’ndaki rakamlar, bir önceki yıla göre program sayısında yüzde 20, öğrenci kontenjanlarında ise yüzde 16 artış olduğunu gösteriyor.
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Petek Ataman yaptığı açıklamada yeni programlar açılarak kontrolsüz şekilde ihtiyacın çok üstünde Gıda Mühendisi mezun edilmesinin, kaliteyi olumsuz etkileyeceğini söyledi.
2013 ÖSYS Lisans Yerleştirme Kontenjan Kılavuzu’nda 2. Öğretimler de dahil olmak üzere Gıda Mühendisliği eğitimi veren program sayısının 75’i bulduğunu belirten Ataman ‘Toplam öğrenci kontenjanı yaklaşık 4 bin 200’dür. Bu rakamlar, bir önceki yıla göre program sayısında %20, öğrenci kontenjanlarında ise %16 artış göstermektedir. Gıda güvenliğinin ve kaliteli gıda üretiminin sağlanmasında kritik role sahip olan ve misyonunu yerine getirebilmek için ciddi bir eğitimden geçmesi gereken meslektaşlarımızın yetiştiği Gıda Mühendisliği bölümleri ihtiyacın çok üstündedir’ dedi.
Tüm çağrılara rağmen, gıda mühendislerinin sektörde hak ettikleri yeri bulmaları için gereken adımların atılmadığını, buna rağmen her yıl bölüm sayılarının katlanarak arttığını ifade eden Petek Ataman sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Türkiye’de üretim ve satış yerleri dahil yaklaşık 500 bin gıda kontrol noktası bulunurken, tüm bu noktalarda güvenli gıda arzı olup olmadığını, izlenebilirliğin sağlanıp sağlanmadığını Bakanlık değişik meslek gruplarından oluşan yaklaşık 5 bin kişi ile denetlemektedir. Bu koşullarda yeterli denetimden söz etmek mümkün olmamaktadır. Denetimlerin yetersizliği, gıda mühendislerinin sektörde hak ettiği koşullarda bulunmalarını da olumsuz yönde etkilemektedir.’
Yeni açılan bölümlerin bir kısmında sadece iki öğretim görevlisi ile eğitime başlanmış olduğu bilinmektedir diyen Petek Ataman açıklamasını şöyle tamamladı: ‘Ne yazık ki bir kısmında laboratuvar ve uygulamalı eğitimden söz etmek dahi mümkün değildir. Birçok altyapı sorunu bulunmaktadır. Bu durum eğitim kalitesini de olumsuz etkilemektedir. Öncelikle alt yapısı yetersiz olan bölümlerin belli bir standarda ulaştırılması son derece önemlidir. Diğer taraftan birçok öğretim üyesi tarafından; kaynakların bu kadar çok sayıda üniversiteye/bölüme dağılımı sonucunda, eğitim düzenini tamamen oturtmuş köklü bölümlerin de kaynaklarının azalmasına neden olduğu, dolayısıyla onların da alt yapılarına, eğitim kalitelerine olumsuz bir çarpan etkisinin olduğu ifade edilmektedir’.