Tarım Şurası’na çağrılsaydım ne derdim?

18-21 Kasım 2019 tarihleri arasında Ankara’da “Tarım Şurası” yapıldı. Ardından “Sonuç Bildirgesi” açıklandı. Tarım Şurası’na çağrılsaydım ne derdim? Bir tarımcı ve akademisyen olarak özetle şunları söylerdim:

Tarımsal KİT’ler yeniden kurulmalı

Tarımsal KİT’lerin özelleştirilmesi ile tarımsal işletmelerin büyük çoğunluğunu oluşturan aile işgücü temelli küçük ve orta ölçekli tarım işletmeleri; aracılar, örgütlenmiş büyük sanayiciler ve dev alışveriş merkezleri karşısında pazarlık güçleri yok denecek düzeye gelmiş bulunmaktadır.

Bu nedenle kamunun yeniden başta, SEK, ESK ve TEKEL gibi “Fiyat Düzenleyici KİT’ler”, TİGEM, TÜGSAŞ/İGSAŞ gibi “Girdi üreten KİT’ler” ile Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri gibi “Tarımsal Kredi KİT’leri”nin yerine geçecek yeni KİT’lerin kurulması kaçınılmaz bir zorunluluk olarak görülmelidir.

Kısaca çiftçilerin kooperatifler eliyle kendi sanayii kuruluşlarını kuruncaya ve güçlü oluncaya değin “Tarımsal KİT’ler” yeniden devreye girmelidir.

Desteklemelerde hedef kitle, aile işgücü temelli küçük ve orta ölçekli işletmeler olmalı

Desteklemelerde hedef kitle, aile işgücü temelli küçük ve orta ölçekli işletmeler olmalıdır. Ancak küçük çiftçilere yapılan desteklemeler prim düzeyinde kalmamalı, çünkü devlet prim verdikçe sanayici de alım fiyatlarını düşürmektedir.

Desteklemelerde prim yerine çiftçinin eline iyi bir fiyat geçmesi için devlet başlıca iki araç ile piyasaya müdahale etmelidir. Bunlardan biri değinildiği üzere stratejik olarak belirlenen “Tarımsal KİT’ler”dir.

Diğer bir araç ise kooperatiflere alım için finansal destek sağlamak şeklinde olabilir ya da örneğin mandarin üreticisinin perişan olup aracıların eline düşmemesi için kooperatiflere bölgelerde yeterli soğuk hava tesisleri kurması için kredi açması şeklinde de olabilir.

Tarımda kooperatifleşmeye destek verilmeli ve sanayici olmaları sağlanmalı

Türkiye’de tarımsal kooperatifleşmenin etkin bir duruma getirilmesi için:

  • Üretim sürecinde girdi ve ara malları sağlama ile ürünlerin işlenmesi (ortak makine parkları, kaba ve yoğun yem üretimi, ortak sağımhane, soğuk zincirin sağlanması) ve pazarlanmasına olanak sağlamak için kooperatiflere verilen kredilerin faizleri düşürülmeli ve geri ödeme süresi uzatılmalıdır.
  • Kooperatiflerin girdileri ve işledikleri malların Katma Değer Vergisi oranı düşürülmelidir.
  • Tarımsal kooperatifler aracılığıyla çiftçilerin sanayici olmaları sağlanmalıdır. Katma değer bu şekilde çiftçi eline geçebilir. Çiftçilerin tarımsal amaçlı kooperatifler altında örgütlenmeleri durumunda, pazara çıktıklarında örgütlenmiş aracı ve sanayici karşısında pazarlık gücü ve rekabet şansı olacaktır.
  • Çiftçilerin kooperatifler aracılığıyla mallarını pazarlamaları için yerel yönetimler katkıda bulunmalı ve il/ilçe düzeyinde satış yerleri sağlanmalıdır. Bu bağlamda yerel üretim ve yerel tüketim yaklaşımı öne çıkarılmalıdır. Toprak reformu gerçekleştirilmeli

Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgeleri başta olmak üzere çiftçilik yapmak isteyen topraksız ya da az topraklı çiftçilerin toprak reformu aracılığıyla yeteri kadar topraklandırılması zorunludur. Örneğin Diyarbakır’da toprakların yüzde 41’inden fazlası ailelerin yüzde 3’ünün denetiminde. Şanlıurfa’daki ailelerin yüzde 1,5’i buradaki 10 milyon dekara yakın arazinin yaklaşık yüzde 30’una sahip.

Ayrıca Güneydoğu Anadolu bölgesindeki mayınlı araziler de topraksız köylülere dağıtılmalıdır. Toprak reformunun yapılması Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki mevsimlik işçi dramını da önleyecek ve ayrılıkçı terör hareketinin bir ölçüde insan kaynağını kesecektir.

Toprak reformu, değişik etmenlere (toprağın kalitesi, ürün çeşidi, pazarın yapısı gibi) bağlı olarak aile temelinden kollektif mülkiyete dek uzanan farklı yapılar altında örgütlenebilir.

Tarımsal Ar-Ge ve eğitim yeniden düzenlenmeli

  • Türkiye’de bölge hatta yöre temelli Tarımsal Ar-Ge ve Eğitim çalışmaları yapma gereği vardır.
  • Tarımsal Ar-Ge ve eğitim, tarımsal işletmelerin büyük bir çoğunluğunu oluşturan küçük ve orta ölçekli işletmelere ağırlık verilerek planlanmalıdır. Bu kapsamda düşük endüstriyel girdiye dayalı sürdürülebilir tarım, organik tarım ve permakültür tarımın gereksinimleri dikkate alınmalıdır. Bu yaklaşım, yüksek düzeylerde işsizliğin yaşandığı süreçlerde, toplumun yaşadığı yerde istihdam edilmesi açısından da önemlidir.
  • Tarımsal Ar-Ge ve Eğitim için Tarım Bakanlığına bağlı araştırma enstitüleri, üniversiteler, çiftçi örgütleri, kooperatifler ve sivil toplum örgütleri ile özel sektör kurumları arasında sağlıklı işleyen birlikteliklerin oluşturulması zorunludur.

Gıda egemenliğinin korunması için finans örgütlerine karşı tavır geliştirmeli

Türkiye’nin gıda egemenliği için ulusal gıda pazarlarının adil olmayan dış ticaretten, çiftçilerin de genetik, toprak ve su gibi kaynaklar üzerinde tekelci şirketlere karşı haklarının korunması sağlanmalıdır. Bu da diğer ekonomik faaliyetlerde olduğu gibi kamunun denetimiyle mümkündür. Bilindiği üzere Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü gibi finans örgütleri, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği’nde tekelci şirketlerin denetiminde ve güdümündedir. Bu örgütlerin müdahalesi önlenmeli, iç pazara sermaye giriş ve çıkışları denetlenmeli ve karşı önlemler geliştirilmelidir.

Dış ticarette gümrük fonları iç pazarı koruyacak şekilde düzenlenmeli

Türkiye’de ham ya da işlenmiş tarım ürünlerine konacak gümrük fonlarının iç pazarı koruyacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da; iç piyasadaki tarım ürünleri fiyatlarının, dünya borsa fiyatları arasındaki bağının koparılması zorunluluğudur. Çünkü dünya borsa fiyatları genellikle, üçüncü dünya pazarlarını ele geçirmek için müdahale edilerek düşürülmüş fiyatlardır. Anılan fiyatlarla, bir yandan merkez ülkeler için sorun olan stoklar eritilmekte, bir yandan da üçüncü dünya ülkelerinin tarımları çökertilerek sürekli sosyal, siyasal ve ekonomik bağımlılık yaratılmaktadır.

Bölgesel anlaşmalar yapılmalı

Merkez ülkeler (AB, ABD gibi) yerine çevre ülkeler ile sosyal, siyasal ve ekonomik anlaşmalar yapmak daha yararlı bir seçenek olarak düşünülmelidir. Bu bağlamda tarımsal Ar-Ge, eğitim ve tarım ürünleri ticareti temelinde anlaşmalar yapılabilir.

>> Mustafa Kaymakçı

Prof. Dr., Ege Üniversitesi Ziraat Fak. E. Öğretim Üyesi, Mahmut Türkmenoğlu Kooperatifçilik Vakfı Başkanı. Uzun süre İzmir İli Çiftçi Örgütleri Güçbirliği Platformu Sözcülüğü yaptı. Koyun ve keçi yetiştiriciliği ile üreme konularında çok sayıda araştırması ve makalesi var. Suni Tohumlama, Koyunlarda Döl Verimi, Zootekni Uygulamaları, Üreme Biyolojisi, Koyun / Keçi / Süt Keçisi Yetiştiriciliği konularında yayınlanmış kitapları bulunuyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.