Yetiştiriciler ciddiye alınmayı hak ediyor

İntegro Gıda, 8 milyon liralık pazarlama bütçesi ayırdığı yeni ürünü Rumisacc’ın reklamlarını TV’lerde en çok izlenen saatlerde yayınlanıyor. Çiftçilere yönelik bu reklamlar için 8 milyon liralık bütçesi ayırarak sektörde tüm dikkatleri üzerine çeken İntegro Gıda A.Ş. Kurucu Başkanı Babür Gökçek ile Rumisacc’ı konuştuk.

İntegro Gıda, televizyonlarda primetime’da yayınlanan RumiSacc reklamlarıyla birkaç aydır kendinden bahsettiriyor. Hayvancılık sektörüne yönelik bir marka, ana haber bültenlerinin hemen ardından ya da çok izlenen dizilerin yayınlandığı saatlerde, televizyonların en pahalı kuşaklarına reklam veriyor. Dünya devi hayvancılık fi rmaları dahi Türkiye’de reklam için sektörel veya mesleki mecraları kullanırken İntegro Gıda, televizyonların prime-time kuşaklarını tercih ediyor. Bu durum sektördeki pek çok kişi gibi Süt Dünyası olarak bizim de ilgimizi çekti. Bu fi rmayı ve iddialı reklamlara konu olan rumiSacc’ı daha yakından tanımak için İntegro Gıda A.Ş. Kurucu Başkanı Babür Gökçek ile özel bir söyleşi yaptık. Makine Mühendisi olan Babür Göçek Pakmaya Grubu’nun sahipleri olan aileden. Grup şirketlerinden İntegro’nun Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı olan Gökçek, Kartonsan’da ise Yönetim Kurulu Üyesi.

Sayın Gökçek, hayvancılığa yönelik böylesine ses getiren reklamlarla bir anda tüm sektörün ve yetiştiricilerin dikkatini çektiniz. Niçin böylesine bir kampanya yapma ihtiyacı duydunuz?

Her şeyden önce Türkiye’de 12 milyon kişi tarımla, tarım içerisinde de 8 milyon kişi hayvancılıkla uğraşıyor. Bu çok büyük bir kitle ve bu kitle bu şekilde ciddiye alınmayı herkesten çok hak ediyor. Köylü, üretici, yetiştirici hakkında çok iyi çalıştık. Edirne’den Kars’a Türkiye’nin dört bir tarafında yetiştiricinin günlük hayatını, alışkanlıklarını inceledik, araştırdık. İşte RumiSacc bu inceleme ve araştırmanın bir ürünüdür.

Ancak çalışmalarımızda, bu insanların şehirli tüketiciler kadar ciddiye alınmayı hak ettiklerini fark ettik. Tabi olayın başka bir boyutu da var. Şehirli tüketiciler, Anadolu’dan uzak yaşayan insanlar sütün son derece stratejik bir öneme sahip olduğunun farkında değildirler. Öyle ki, süt fi yatlarının aşırı düşmesi gibi bir durumda, 8 milyon kişi işsiz ve aşsız kalma riskiyle karşı karşıyadır. Bir anda 8 milyon kişinin işsiz ve aşsız kaldığını düşünün, böyle bir ortamda Türkiye ve ekonomisi batar. Bu kitle ciddiye alınmayacak da ne yapılacak? Biz 12 milyon tarımsal nüfusun her birine önem vermek ve hassasiyetle bunlara yönelik çözümler üretmek gerektiğini düşünüyoruz.

Türkiye’de yılda yaklaşık 12 milyon ton süt üretiliyor. Sizin ifadenizle 8 milyon insan hayvancılıkla geçiniyor. Bu durumda üretici başına düşen yıllık üretim 1,5 ton… Çiğ sütün litresini 65 kuruştan hesap edersek, üretici başına düşen 1,5 ton sütün satış değeri 975 lira ediyor. Söylediğiniz gibi 8 milyon nüfusun hayvancılıkta çalışıyor olması, ülkemiz hayvancılığının az gelişmiş olmasını göstermez mi?

Bunun iyi tarafl arı da var, kötü tarafları da. Örneğin; Türkiye’de son dönemde en memnuniyet verici gelişmelerden birisi kooperatifl eşme. Bildiğiniz gibi Türkiye’de üretilen sütün yüzde 40’ı yerinde tüketiliyor, ancak yüzde 60’ı sanayiye aktarılıyor. Yine Türkiye’de Avrupa’nın, Amerika’nın çok altında doğrudan satış desteği var. Destekleme primleri hayvan başına yapılıyor. Türkiye’de devletin bir sürü sorunları var ve tarıma ve hayvancılığa bütçeden ayırabildiği maksimum payı ayırıyor ama bun rağmen destekler oransal olarak Avrupa’nın Amerika’nın çok gerisinde kalıyor. Bütün bunlara rağmen hayvancılığımız ayakta ise çok sağlam bir alt yapımız var demektir.

Kırsal nüfusumuz başka çaresi olmadığı için hayvancılık yapmak zorunda değil mi sizce?

Evet, o da var tabi. Yetiştiricimiz birçok şeyi öğrenmiş ancak bazı boşluklar var. Önleyici hekimlik artık devreye girmeli. İntegro olarak biz de bu noktada sürece dahil oluyoruz. Şirketimizi de “Hayvanın içi bize, dışı yetiştiriciye emanet” vizyonuyla
kurduk.

Reklamlarda “RumiSacc ile hem hayvanınızı korursunuz hem de masraflarınızı dizginlersiniz” diyerek ürünü adeta büyülü bir iksir gibi pazarlıyorsunuz. Ayrıca “1 koydum, 12 aldım” diyerek besleme ve bakım konusunda mucizeler vaat ediliyor. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?

Öncelikle biz Pakmaya Grubu olarak 88 yıldır faaliyette olan bir grubuz. Grup şirketlerinden Mustafa Nevzat İlaç Amerika’ya ilk ve tek ilaç ihraç eden bir şirket… Keza Pakmaya da fermantasyon konusunda dünyanın sayılı gruplarından biri. Bu bilgi birikimini ve know-how’u kullanarak ürünümüzü geliştirdik. Ürünümüz teknik olarak fermente metabolitler karışımı içeriyor, yani içersinde 22 tane bileşen var. Bu ürün hayvanın metabolizmasını koruma ve kontrol altına alıyor ve ayağa oturma, döl tutmama, meme körlenmesi ve şişme gibi 4 temel hastalığın gelişmesini engelliyor.

İntegro’yu 2007 yılında kurduk, 2008 yılında ise fabrika kurulumuna başladık. 2009 yılı sonunda da test-marketing çalışmalarına başladık. Türkiye’nin 15 vilayetinde, 60 bin hayvan üzerinde 1 yıl süreyle bu ürün ticari ölçekte denendi. 20 bin hayvanda hala kullanılıyor. Dolayısıyla ciddi araştırmalar ve testler sonucunda ürünün gerçekten de 4 hastalığı engellediğini kanıtladık. Yetiştirici bir yılda hayvan başına yaklaşık 80 TL’lik RumiSacc kullanıyor. Bu masrafa karşılık 12 kat kazanç elde ediyor. Bu 4 hastalığın yol açatığı verim kaybı ve maliyetlerden tasarruf etmiş oluyor.

Röportaj yapmadan önce zooteknistlere ve ilgili akademisyenlere ürününüzü sorduk. Reklamlarda ürününüzün, bahsi geçen 4 hastalığa (ayağa oturma, döltutmama, meme körlenmesi ve şişme) direkt fayda sağlıyormuş gibi bir algı oluştuğundan şikayetçiler. Ekmek mayası olarak gördükleri bu ürünün şifalı, büyülü bir iksir gibi sunulmasını yanlış buluyorlar.

Öncelikle RumiSacc bir ekmek mayası değil. İçeriğinde saccharomyces cerevisiae (ekmek mayası) olduğundan böyle bir fikre kapılmış olabilirler. Pakmaya Grubu olarak bizim uzmanlığımız fermantasyondur. Ürünümüzün içeriğinde yüzde 4-5 seviyesinde maya (saccharomyces cerevisiae) var, ama onun haricinde yine bazıları fermantasyonla üretilmiş 22 tane faydalı bileşik var. İçerisindeki 22 bileşenin her biri, bir diğeriyle sinerji yaratıyor.

Ürünün formülü ticari sır mıdır?

Evet, ticari sırdır ancak biz ürünün içerisinde bulunan bileşiklerin isimlerini söylüyoruz. Sadece bu bileşiklerin oranları sırdır. Önemli olan, onların birbiriyle yarattığı sinerjidir. Biz rumen (işkembe) ortamını çok iyi biliyoruz. Ürünümüzün yarattığı etkinin yüzde 20’sini ekmek mayası (saccharomyces cerevisiae) yapıyor, yüzde 80’ini diğer bileşikler yapıyor.

İneğimize evimizde yaptığımız ekşi hamurdan verirsek aynı faydayı sağlar mı?

Minimal bir miktarda fayda sağlarsınız, ancak işkembe çok dinamik bir ortam. Dolayısıyla önemli olan o faydayı aynı seviyede ve sürekli sağlamaktır. Özellikle üzerinde durmak istediğim bir nokta daha var. Bahsettiğimiz bu 4 hastalığının hem iç yani metabolik sebepleri, hem de dış sebepleri var. İstatistikler ve yaptığımız araştırmalar metabolik sebeplerin, bu hastalıkların ortaya çıkışındaki toplam sebeplerin yüzde 60’ını oluşturuyor.

100 Lira verip RumiSacc alın, 1200 Lira’lık kazanç sağlayın diyorsunuz. Peki, bu nasıl olacak?

Daha önce de söylediğim gibi, “Hayvanınızın içi bize, dışı size emanet”. Örneğin; ayağa oturma hastalığını ele alalım. Ayağa oturmanın dış sebepleri; düzgün tırnak temizliğinin yapılmaması, ayak banyosunun yapılmaması, hayvanın kötü zemin üzerinde yaşaması vs. Ayağa oturma, hayvanın ekonomik ömrünü sıfırlayan kötü bir hastalıktır, ancak bütün dış bakımları doğru yapsanız dahi metabolik olarak doğru önlemleri almazsanız ve içeriden o doku zedelenirse hayvanda bu hastalık yine oluşur. İşte biz iç sebepleri hedef alıyoruz ve bahsettiğimiz 1’e 12 fayda iç sebeplerden oluşan 1’e 12 faydadır.

Ayrıca hayvanın ekonomik ömründe, değerinde yaşanan kayıplar da çok önemlidir. Bir hayvandan siz 6 yıl verim alabilecekken, 4 veya 3 yıl alıyorsunuz. Hayvan tahriş oluyor, yıpranıp gidiyor. Normalde iç sebepleri çözdüğünüzde 1’e 12 fayda sağlarsınız ama buna ek olarak dış sebepleri de çözerseniz 1’e 20 fayda sağlarsınız.

Bizim ürünümüzün sağladığı asıl fayda korumadır. Asıl olan hastalıkları engellemek, onlarla ortaya çıkmadan önce mücadele etmek ve onları ortadan kaldırmaktır. Örneğin; gizi mastitis ya da gizli meme körlenmesi. Metabolizma dengeleri bozuksa, meme içten körlenir ve hayvanı kaybetme noktasına
gelirsiniz. Üstelik mastitis gizli olarak da ilerleyebiliyor ve hayvanın ekonomik ömrünü etkiliyor.

Kampanyanız herkesin dikkatini süt hayvancılığına çekti. Biraz da kampanyanız hakkında bilgi verebilir misiniz?

2011 yılında 8 milyon Lira pazarlama bütçesi ayırdık. Bu kampanyamız yıl boyunca devam edecek. Ayrıca başka sürprizlerimiz de olacak. Televizyon, radyo, gazete, dergi… Her kanaldan yetiştiricimizi sürekli bilgilendireceğiz. Türkiye’deki 2 milyon çiftliğin dönemsel rasyonlarını yapıp takip edecek alt yapıya, örgütlenmeye sahibiz. Veritabanını oluşturduk ve bu konudaki çalışmaya devam ediyoruz.

Bildiğiniz üzere Türkiye’de bulunun hayvancılık işletmelerinin yüzde 85’i 10 baştan az hayvanın bulunduğu küçük aile işletmelerinden oluşuyor. Herkes büyük ve orta ölçekli işletmeleri hedefl erken, siz neden özellikle küçük işletmeleri hedef alıyorsunuz?

Küçük işletmeler, Türkiye’yi taşıyan ana gövde, sosyal yönü de önemli. Ayrıca birkaç küçük değişiklikle bu işletmelerin daha verimli hale gelebilirler. Örneğin rasyonlarını düzelterek, ürünümüzü kullanarak, ahırını havalandırarak, ahırın tabanını biraz daha orta sertlikte yaparak vb. Türkiye’de 3 milyon tarımsal işletme var ve bunların 2 milyonu hayvancılık ile bitkisel üretimi birlikte yapıyor. Yani bu insanların yüzde 70’i hem bitkisel üretimle, hem de hayvancılıkla uğraşıyor. Birkaç basit yöntemle bu insanlar kâra
geçebilir. Bu hizmete onların da ihtiyacı var ve biz bu hizmeti neden vermeyelim?

RumiSacc dışında, Targetox ve Probon adında iki ürününüz daha var. Bunlarla ilgili neler söyleyeceksiniz?

Targetox, dünyanın en güçlü toksin bağlayıcısıdır. Bu ürünü 2 senelik bir arge çalışmasının neticesinde geliştirdik. Probon ise yakında çıkaracağımız yalama kovasıdır.

Dağıtım kanallarınız hakkında da bilgi verir misiniz?

Tarım Kredi Kooperatifl eri ve kendi lokal bayilerimiz aracılığıyla dağıtıyoruz. 9 bölgede de kendi depolarımız var. Sahada çalışan 27 personelimiz var. 1800 satış noktasında RumiSacc satılıyor.

Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Köylü gerçekten milletin efendisiydi ve şimdi bu bir kere daha keşfedilecek.

>> Süt Dünyası

2006 yılından beri yayınını sürdüren tarafsız ve bağımsız medya kuruluşudur. Süt Dünyası Dergisi kurulduğu günden bu yana ilkelerinden taviz vermeden yayıncılık faaliyetine devam ediyor. Süt Dünyası Dergisi Haber Merkezi tarafından hazırlanan her türlü içerik "Süt Dünyası" imzası ile yayınlanmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.