Türkiye süt üretiminin yüzde 10’unu karşılayan İzmir’de soğuk zincirle ilgili altyapı çalışmaları tamamlandı. Sütü soğuk zincir altına alan İzmir’in yeni hedefi sütte hijyen ve kaliteyi yakalamak.
İzmir Tarım İl Müdürü Ahmet Güldal, sütte soğuk zincir başarısını ve hedeflerini Süt Dünyası’na anlattı.
İzmir’de üretilen sütlerin tamamına yakını soğuk zincir kapsamına alındı. İzmir Tarım İl Müdürlüğü üretici ve sanayi kuruluşlarıyla işbirliği yaparak sütün sıcak olarak toplanmasını ve taşınmasını yasakladı. Sütün sıcak olarak taşınmasının zorunlu olduğu durumlar için de özel izin belgesi alma ve hijyen şartlarına uygun taşıma zorunluluğu getirdi. Süt nakil araçları ve süt kaplarının tamamı standartlara uygun hale getirildi, süt toplama araçları da plakalandırıldı. Valilik kararnamesi doğrultusunda bu kurallara uymayanlara cezai işlem uygulaması başlatıldı.
İzmir Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Ahmet Güldal ile İzmir’de sütçülüğün geldiği noktayı ve yeni hedeflerini konuştuk.
Sütle ilgili çalışmalarda İzmir sürekli gündemde, İzmir’in sütçülük potansiyeli hakkında bilgi verir misiniz?
Türkiye’de yıllık süt üretimi yaklaşık 13,5 milyon ton, İzmir’deki üretim ise yaklaşık 1,15 milyon ton. Dolayısıyla İzmir Türkiye süt üretimine %9-10 arası katkıda bulunuyor. Bu anlamda sütün merkezi olmuş durumda. Üretim miktarı itibariyle de il ekonomisinde çok önemli bir yeri var sütün. İzmir’de günde 3 bin ton süt toplanıyor.
İzmir’de üretilen sütlerin tamamına yakını artık soğuk zincir altında toplanıyor. Soğuk zincir projesi nasıl başladı, hangi süreçlerden geçti ve gelinen nokta nedir?
Ben Ağustos 2009’da göreve başladığımda İzmir’de soğuk zincir alt yapısıyla ilgili birtakım çalışmalar başlatılmıştı. Üretimin %50’si için soğuk zincir alt yapısı oluşturulmuştu. Soğuk zincir altyapısının tamamlanması için 2010’dan itibaren bir çalışma başlattık. Önce sektörün tüm taraflarıyla (üretici, toplayıcı, sanayici, tarımsal örgütlerle) bir araya gelerek toplantılar yaptık.
Yaptığımız değerlendirme toplantılarından sonra İzmir İl Hıfzıssıhha Komisyonu olarak sütte soğuk zincir uygulamasına yönelik tedbirler aldık. Akabinde uygulama esaslarını içeren bir genelgeyi Sayın Valimizin imzasıyla tüm ilçelere gönderdik. Bununla beraber ilde merkez birimi, ilçelerde de soğuk zincir izleme birimleri kurduk. Altyapıyı tamamlayarak, 1 Temmuz 2011’den itibaren sıcak süt toplanmasını tamamen yasakladık.
Sütün belli saatlerde toplanması kuralını getirdik, sabah sütlerinin 10:00’a, akşam sütlerinin ise 22:00’ye kadar toplanarak soğuk zincir altına alınmasını sağladık. Bu saatler dışında sadece il dışı transferlere izin veriyoruz.
Bütün plastik süt toplama araçlarını yasakladık. Süt toplama araçlarına krom ve nikel olma şartı getirdik. Bu doğrultuda süt işletmelerinde ve toplama merkezlerinde yoğun denetimler yapıyoruz. Bu çalışma tam manasıyla yerine oturdu ve yüzde 95 başarı sağladık.
Hijyenik koşullarda elde edilmiş ve soğutulmuş süt daha yüksek fiyattan alıcı bulduğundan dolayı bu durumdan üretici memnun. Sanayici de memnun, çünkü kaliteli süt aldığından imha edeceği veya gözden çıkaracağı süt miktarındaki oran düştü.
Soğuk zincirdeki başarınızı model olarak alan başka iller var mı?
Soğuk zincirle ilgili çalışmalar yaparken benzer çalışmaları yapmış ve başarılı olmuş iller vardı, oralardan da bilgi aldık işin doğrusu. Ancak İzmir olarak biz daha farklı projeler yaptık. Şu anda birçok ilden bizim çalışmaların örneklerini istiyorlar. Buraya gelip yaptıklarımızı izleyenler, personelini gönderip bilgi isteyenler var. Takibinin nasıl yapıldığını soruyorlar ve alınan kararları istiyorlar. Bilgi isteyenlere örnek çalışmalarımızı gönderiyoruz. En az 8-10 ilden bu yönde talep geldiğini biliyorum.
İzmir Valiliği, İl Özel İdaresi, Kalkınma Ajansı, üniversiteleri, odaları, üretici birlikleri ve sanayiciler ile işbirliği içerisinde çalışma yürütüyorsunuz. Bu sinerjiyi nasıl yakaladınız?
İzmir önemli bir tarım şehri. İzmir’in bir kaç sektörde ulusal boyutta hedefleri var. Bunlardan biri de süt sektörüdür. Bu hedefi yakalamak için İzmir’in potansiyeline uygun bir şekilde sivil toplum örgütleri, ticaret ve sanayi odaları, ziraat odaları, damızlık birlikleri gibi İzmir’in yerelinde elini taşın altına koyan insanlarla bu işi yapıyoruz. Aklın yolu bir, doğruyu bulmak çok zor değil herkes bir araya gelince ortak akıl çerçevesinde bir şeyler paylaşınca ve fikirleri ortaya koyup birleştirince mutlaka doğru bir hedef ortaya çıkıyor. Biz bu hedefin gerçekleştirilmesi için çalışmaların koordinasyonunu yapıyoruz.
Soğuk zincir altyapısını tamamladığınıza göre, çiğ süt kalitesini artırmaya yönelik çalışmalara sıra gelmiştir. Çiğ süt kalitesi için ne gibi çalışmalarınız ve hedefleriniz var?
Çiğ süt kalitesiyle ilgili çalışmaları İzmir Damızlık Sığır Yetiştirici Birliği ile birlikte yürütüyoruz. Çiğ sütü takip etmek için bir kontrol laboratuarı kuruyoruz. Sütteki somatik hücre ve bakteri sayısına kadar kaliteyle ilgili birçok hususu, soğuk zincirden veya süt üretim zincirinin belli aşamalarından örnekler alarak değerlendirmek istiyoruz. Kaliteyle ilgili problemleri toplama merkezlerinde yakalayarak, problemli sütün üretildiği çiftliğe ulaşacağız. Bu yıl başlayacağımız bu çalışmayla süt kalitesini takip etmek istiyoruz. Soğuk zincir başta olmak üzere bütün çalışmalarımızın amacı çiğ sütte kaliteyi belirli bir düzeye getirmek. İzmir olarak artık çiğ sütte kaliteyi tartışabilecek konumdayız.
Amacımız çiğ süt tedarik zincirindeki problemleri ortadan kaldırmak. Bu hedef için çok uzun bir süre koymuyoruz. Bir iki yıla kaliteyle ilgili sorunları tamamıyla çözmeyi hedefliyoruz.
Sütçülük ve hayvancılıkla ilgili başka projeleriniz var mı?
İşin hayvancılık boyutuyla da ilgili de çalışmalarımız olacak. Çiftliklerin hijyenine yönelik bir çalışmamız var, bunun projesini hazırlıyoruz. Çiftlik hijyeni, sağım hijyeni ve sertifikalı hayvan alıcıları yetiştirme projelerimiz var. Ayrıca hayvan nakleden insanları da yetiştirmek istiyoruz. Süt üretiminde geri planda olan tüm konuları mercek altına alarak, daha hijyenik ve sağlıklı bir yapı oluşturmak istiyoruz.
İzmir ve komşu iller (Aydın, Manisa, Denizli ve Ege’deki diğer iller) olarak hayvancılıkla ilgili yeni bir çalışmanın başlatılmasını istiyoruz. Hastalıktan arî işletmelerin sayısını artırmak için 2011’de 40 işletme hedefi koyduk, 37 tanesini gerçekleştirdik. 2012 yılında 100 işletme hedefi koyduk, bu işletmeler 100 ile 400 başlık orta ve büyük ölçekli işletmeler. Bunların hastalıklardan arî işletmeler statüsünü kazanarak AB onay numarası almalarını istiyoruz.
Bu süreç tamamlandıktan sonra, bölgesel olarak Trakya’daki gibi hastalıktan arî bölge olma hedefimiz var. Komşu illerle de bunu paylaşıyoruz. Biz şu anda bu hedefe yürüyoruz, komşu illere “Siz de buna yönelik alt yapı çalışmalarınızı, hesap kitabınızı yapın” diyoruz. Çok yakın bir gelecekte olmasa da Ege Bölgesi’ni hastalıklardan arî statüsüne geçirmek için bir çalışmamız var.
Süt Dünyası aracılığıyla duyurmak istediğiniz yeni projeleriniz veya bir mesajınız var mı?
İzmir madem sütün başkenti, soğuk zinciriyle, kalitesiyle, verimliliğiyle sütün İzmir’de konuşulması gerekiyor. Yani süt politikalarıyla ilgili politikaların ve çalışmaların merkezi İzmir olmalı. Bu doğrultuda Mayıs ayında Ulusal Süt Zirvesi yapmayı planlıyoruz. Süt sektörünün sorunlarının ele alınacağı, sektörün geleceği ve Türkiye’nin süt vizyonunun tartışılacağı bu zirvede Süt Dünyası’nı da görmek istiyoruz.
21-23 Mayıs tarihlerinde Çeşme’de yapmayı planladığımız zirvede sütle ilgili spekülasyonlara son vermek istiyoruz. Birde süt tüketimini artırmaya dönük mesajların verilmesini istiyoruz. Türkiye 13,5 milyon ton süt üretiyor, ama ürettiğini tüketemiyor. Tüketimi mutlak surette artırmamız gerekiyor. İnsanlarımızın sağlıklı beslenmeleri ve hayvancılığımızı geliştirmek için bu şart.