Geçen hafta Uluslararası Sütçülük Federasyonu (International Dairy Federation – IDF) tarafından Japonya’nın Yokohama kentinde süt zirvesi düzenlendi.
Yokohama’ya gitmek için önce İstanbul’dan yaklaşık 12 saatlik bir uçak yolculuğu sonrası Tokyo Narita Havalimanına iniyorsunuz. Oradan Yokohama otobüsle yaklaşık bir saat 20 dakika. Çok hoş bir şehir Yokohama… Deniz kenarında. Japonya’nın her tarafında olduğu gibi insanlar güleç ve son derece saygılı. İnsan olmayı hatırlatıyorlar size.
Her neyse biz zirveye dönelim. 28 Ekim ve 1 Kasım tarihleri arasında gerçekleşen zirvede, Türkiye açısından bir ilk gerçekleşti.
…kuruluşundan bu yana Türkiye, ilk defa sektör ile ilgili bir sunum yaptı. Ankara Üniversitesi Gıda Güvenliği Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Nevzat Artık tarafından sunulan bildiri, IDF’ye üye ülkelerden gelen süt sektörü temsilcileri ve bilim insanları tarafından ilgiyle izlendi. Türkiye süt sektörünün anlatıldığı sunumda İstanbul’u tanıtan çok güzel de bir film yer alıyordu. Türkiye süt sektörünün Moğolistan’la aynı kategoride yer aldığını düşünen üyeler; çiğ süt üretim miktarını, yoğurt ve ayran tüketim miktarlarını, iki yüzün üzerinde peynir çeşidi üretildiğini duyunca çok şaşırdılar. Nevzat Hoca’nın sunumu 2017 yılında zirveyi İstanbul’da gerçekleştirecek olan Türkiye açısından son derece yararlı oldu.
Zirvede birçok ülkeden bilim insanlarının ve bazı firmaların sunumlarını izledik. Süt bilimi ve teknolojisi, çocuk ve süt, gıda güvenliği, beslenme, çevre, sütçülük ekonomisi ve politikaları, pazarlama, hayvan sağlığı ve refahı, süt hayvancılığı ana başlıkları altında onlarca sunumlar, ayrıca çeşitli konularda konferanslar ile work-shoplar yapıldı.
Bütün konular son derece ilginç olmasına rağmen, sosyal medyada süt ve ürünleri ile ilgili çıkan yanlış yönlendirmeler ve çözüm önerileri konulu sunum benim dikkatimi en çok çeken sunum oldu. Demek ki ayni şehir efsaneleri diğer ülkelerin süt sektörünün ve bilim insanları için de rahatsızlık konusu.
Yokohama’ya adeta çıkarma yapan Türkiye heyeti içerisinde; Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Ekonomi Bakanlığı yetkilileri, Ulusal Süt Konseyi Yönetim Kurulu üyeleri, Ege, Ankara, İstanbul, Bursa, Çukurova, ve Namık Kemal üniversitesinden gelen öğretim üyeleri, sektörle ilgili birlik başkanları ile iki süt fabrikasının yönetim kurulu üyeleri vardı.
On sekiz daimi komitesi, elli yedi ülkeden 1200 uzmanı ile üye ülkelerdeki süt sektörünü tüm ardıllarıyla birlikte irdeleyen önemli bir federasyon IDF. Yeni üye olmamıza rağmen kuruluş içerisinde yer alan bilimsel komitelerde, bu yılın ikinci yarısından itibaren ülkemizden birçok bilim insanı görev yapmaya başladılar bile.
2017 zirvesi Türkiye açısından son derece önemli. İnek, koyun ve keçi sütü üretiminde dünyanın en iyilerinden biri olması yanında, önemli bir yoğurt, ayran ve peynir tüketicisi olan Türkiye, yeni üye olmasına rağmen IDF içerisinde önemli bir konumda olacak.
Bunun yanı sıra dünyanın hemen her ülkesinden yaklaşık üç bin delege zirveye gelecek. Bunlar belki az bilgi sahibi oldukları Türkiye süt sektörü ile tarihi ve turistik yerleri tanıyacaklar. Ülkelerine döndüklerinde de Türkiye için gönüllü elçi olacaklar.
Ancak bunun yolu, iyi bir zirve yapmaktan geçiyor. Bunun ne kadar zor bir organizasyon olduğunu hem geçen yıl Güney Afrika Cumhuriyetinde (Cape Town) hem de bu yıl Japonya’da (Yokohama) gördük. Belirtmek gerekirse daha fakir olmalarına rağmen Güney Afrikalılar daha başarılıydı.
Her ne kadar zor olsa da, ünlü misafirperverliğimiz ve organizasyon yeteneğimizle bu zor zirvenin üstesinden gelmememiz için hiçbir neden yok.
Bir de önümüzdeki sene yapılacak zirve için İsrailliler, 2016’da yapılacak için de Litvanyalılar stand açarak ülkelerini tanıttılar. Bu, seneye Tel Aviv’de biz de stand açacağız demektir.
* Prof. Dr. Harun R. Uysal, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi