Çocuklara daha sağlıklı olan pastörize sütün yerine UHT sütün dağıtılacak olması süt sektöründeki sorunlu yapıyı bir kez daha gözler önüne serdi. Çocuklara UHT sütün dağıtılacak olması, okul sütü programını aynı zamanda UHT teknolojisi ve aseptik ambalajlamada pazarda tekel konumundaki bir firmaya bağımlı kılıyor. Dağıtılacak sütlerin üretim teknolojisi ve ambalajları sadece bir firmadan sağlanacak. Bu durum rekabetçi bir ortamın gelişmesini engelliyor.
Oysa süt endüstrisi yatırımlarında her bölgeye pastörize süt üretimi teşvik edilmiş olsaydı, hem içme sütü pazarında rekabet ortamı olacaktı, hem okul sütünün devlete maliyeti azalacaktı, hem de çocuklarımıza daha taze ve sağlıklı süt dağıtılabilecekti. Van’daki çocukların sütünü İzmir’den göndermek gibi gereksiz maliyetler de oluşmayacaktı. Ayrıca bu gereksiz maliyetlerden dolayı çevre de zarar görmeyecekti.
Bu sayımızda okul sütüne geniş yer ayırdık. Okul sütü programının süreci, uygulama detayları ve programa yönelik eleştirilerin sektörde tartışılmasını sağlamak için bu konudaki yayınlarımız devam edecek. Okul sütü ile süt tüketimi arttırılmaya çalışılırken, süte yönelik karalama kampanyalarıyla hem süte duyulan güven, hem de süt tüketimi azalıyor. Bilgi kirliliğinin yaşandığı bu ortamda toplum sağlığının ve beslenmesini olumsuz etkileyecek bu iddialara açıklık getirmek için özel çalışma yaptık. Her biri alanında otorite olan süt uzmanı bilim insanlarımıza sütle ilgili tartışılan hususları sorduk. Bu özel çalışmayı kapak dosyamızda okuyabilirsiniz.
Bu sayıda da zengin bir içerikle karşınızdayız. Özel dosya çalışmalarının yanı sıra, makaleleri, bilimsel makaleler, özel röportajları keyifle okuyacağınızı umuyoruz. Arşiv değeri yüksek olan bu sayımızı kütüphanenizde özenle muhafaza edeceğinize inanıyoruz.
Yeni sayıda görüşmek dileğiyle, esen kalın.