Son dönemlerde keçi sütünün yararlı etkileri nedeniyle potansiyel bir pazara sahip olduğu önemle vurgulanmaktadır. Çocukların, yaşlıların ve inek sütüne alerjik reaksiyon gösteren insanların beslenmesinde, sağlığa yararlı ve fizyolojik etkileri nedeniyle keçi sütünün kusursuz bir gıda kaynağı olduğu yadsınamaz bir gerçektir.
Araş.Gör. Aslı AKPINAR, Zir.Yük.Müh. Oktay YERLİKAYA, Prof. Dr. Özer KINIK (Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü, Bornova-İzmir)
Giriş
Son yüzyıl içerisinde Batı toplumlarında sanayileşmeyle birlikte entansif yetiştiriciliğe daha uygun olduğu düşünülen sığır ön plana çıkmış, küçük baş hayvan sayısında belirgin bir düşüş yaşanmıştır. Bugün dünyada yaklaşık olarak 12.5 milyon ton keçi sütü üretilmektedir. Keçi sütü en çok Asya ülkelerinde üretilirken bunu sırasıyla Avrupa ülkeleri ve Afrika ülkeleri takip etmektedir (Akpınar ve Uysal., 2009). Ancak son zamanlarda keçicilik sektöründe ciddi bir yönelmenin olduğu bildirilmektedir.
Dünya keçi varlığında gözlenen bu yükselmenin yanı sıra, keçi ürünleri piyasasında da artış olduğu ifade edilmektedir. Yıllar itibarıyla Türkiye keçi populasyonundaki çeşitli nedenlerle oluşan küçülmeye karşın, birçok bölgemiz için değişmeyen durum kıl keçi genotipinin populasyonu içerisindeki ağırlığıdır. Türkiye’ de tüm bölgelerde yetiştirilen kıl keçileri, özellikle orman kenarı ve dağ köylerindeki ekonomik düzeyi düşük tarım işletmelerinin başlıca gıda ve gelir kaynağıdır. Özellikle ülkemizin batısında, birim başına verimlerin yükselmesi ve keçi sütünün iyi fiyata alıcı buluyor olması neticesinde, süt keçisi yetiştiriciliği yarı entansif bir sistem karakteri kazanmaya başlamıştır. Bu durumu oluşmasında sektöre farklı sektörlerden ilginin yoğunlaşmasının da etkisi bulunmaktadır (Boyazoğlu ve ark., 2005, Dellal ve ark, 2005 ).
Keçi sütünün önemli bir özelliği kendine has “keçi” aromasıdır. Keçi sütündeki serbest yağ asitleri, bu karakteristik aromanın temel kaynağıdır. Karakteristik keçi aroması kısa ve orta zincirli yağ asitlerinin daha yüksek oranda bulunmasından kaynaklanmaktadır (Veral, 2005) Keçi sütü tatlı, nötral ve iyi bir lezzete sahiptir. Keçi sütünün kalitesini gösteren en önemli kriterler çekici kokusu ve tadıdır. Uzun yıllardan beri keçilerin bakım şartlarının kötü olması nedeniyle genellikle keçi sütünden yapılan ürünlere karşı önyargı bulunmaktadır. İnsanlar keçi sütünü “kokulu, tuzlu yada tatlı” olarak nitelendirmekte ve hiçbir ücret alınmamasına rağmen yine de keçi sütünü tüketmek istememektedir (Mowlem et al., 2005) . Keçi sütünün pazarlanmasında ki iki önemli engelden birincisi, kendine has keçi aroması ve mevsimsel süt üretimidir. Hijyenik özelliklerin zayıf olması da ayrıca bir dezavantaj sağlamaktadır.
Keçi sütünün kalite kriterleri arasında; teknolojik işlemlerine dayanıklılığı, sağlık açısından ise tatmin edici düzeyde tüketicilerin beklentisini karşılaması gibi özelliklerinin yanında besleyici değeri, hijyenik özellikleri ve duyusal kabul edilebilirliği de önemli olmaktadır (Pirisi et al., 2007).
Keçi sütünün en önemli bileşenlerinden biri olan süt yağı ve lipitler peynirin dayanıklılığını arttırmada, renginin ve lezzetinin oluşumunda oldukça önemli katkılara sahiptir. Çeşitli yağ asitleri, tüketicilerin sağlığının korunması açısından olumlu ve olumsuz faktörler için potansiyel oluşturmaktır (Ribeiro et al., 2010) .
Keçi sütü üretiminin resmi istatistiklerden daha fazla gözükmesinde, kayıtlara geçmemiş ev tüketimlerinin büyük payı vardır. Gelişmiş ülkelerde çiftçiler tarafından kullanılan yada süt toplayıcıları tarafından kullanılarak ürüne işlenen sütler, toplam keçi sütü üretimi istatistikleri içerisine girmemektedir (Haenlein, 2004; Pirisi et al., 2007).
Araştırıcıların sorduğu en önemli sorulardan biri “Neden keçi sütü?” dür. Keçi Sütü İşletmeleri ve Endüstrileri, bu kritik sorunun cevaplanmaya çalıştıklarında; üstün özelliklere sahip keçi sütünün tanımlanamadığı ve teşvik edilmediği takdirde, keçi sütü işletmelerinin gelişimleri zor olacağını söylemişlerdir. İkinci kritik soru ise “Neden keçi sütünü satın alayım” dır. İnsan beslenmesinde keçi sütünün diğer sütlerle karşılaştırıldığında değerinin daha yüksek olduğunun bilinmesine rağmen tüketicileri fiyatının inek sütüne göre daha yüksek olması nedeniyle keçi sütüne yönlendirmek zor olmaktadır (Haenlein, 1993).
Keçi Sütü Üretimi
Keçi sütünün iyi üretim uygulamaları ve hijyenik prosedürlere uyulmadan sağlıksız bir şekilde elde edilmesi, özel keçi sütü ürünlerinin kalitesini de düşürmektedir. Her üretici için özelliklede çiğ sütü kullanarak taze peynir üretenler için keçi sürüsünün sağlıklı olması birinci derecede önemli olmaktadır. Ancak keçi sütü ve ürünleri pazarı için hijyenik kontrollerinin yapılması konusunda ısrarlı olunması durumunda yeni kalite testlerinin ve standartlarının geliştirilmesi gerekmektedir. Hem besleyici kompozisyonu (protein ve yağ) hem de mikrobiyolojik şartları (Somatik hücre sayısı ve bakteri sayısı) bakımından ürünlerin kaliteli olması iyi bir teşvik ödemesi yapılmasını sağlar. İyi sağım uygulamaları dişi keçilerin sağlıkları açısından oldukça önemlidir ve mastitisin gelişmesi durumunda üretimin etkinliği, hem sütün kaybına hem de para kaybına neden olmaktadır (Koyuncu ve ark.2005; Ribeiro et al., 2010).
Sütün kalitesine göre ödeme için teşvik kriterleri bölge veya ülkelerde bulunan populasyonda seleksiyonun objektif olarak sağlanması açısından kullanışlı olmaktadır. Örneğin ödenek sistemi, yağ ve protein bakımından eşik değerlerin üstünde olması optimum değere sahip olana göre daha fazla teşvik edilmelidir. Bunun yanında üretim sistemlerinin ekonomiklik bakımından yetiştiricilerin sorunlarına teknik ve etkili çözümler bulması da önemli olmaktadır (Ribeiro et al., 2010).
Günümüzde Brezilya’da keçi sütünün kimyasal kompozisyonu ve mikrobiyolojik özellikleri için ödeme yapılmamaktadır. Bunun yerine bazı durumlarda kaliteye göre teşvik politikası uygulanmaktadır. Buna iyi bir örnek olarak CCA Laticinios, Brazilya’daki en büyük keçi sütü üretim işletmesi gösterilebilir. İşletmede 2007 de 1.644,093 litre keçi sütü toplanmıştır. Bu firma faaliyete 1999 dan 2002 yılına kadar süte kaliteye göre teşvik sistemi ile girmiştir. Teşvikler, somatik hücre sayısına, toplam kuru madde miktarına, duyusal özelliklerine ve sürü kontrol programının olmasına göre yapılmış, 2006’ da ise düşük bakteri sayısına bonus ödemesi başlatılmıştır. Satın alınacak çiğ sütün asitliğinin 6-8 SH arasında, yağın %3 den fazla olmasına, proteinin %2,5 un üstünde, laktozun % 4,0 ın üstünde , toplam kuru maddenin %11,0’ in üstünde, somatik hücre sayısının 3 milyonun altında olması ve antibiyotik ve inhibitör madde bulunmaması gerekmekte ve bu kriterlere göre satın alım gerçekleştirilmelidir (Park et al., 2007; Ribeiro, 2008 ).
Keçi Sütünün Pazarlanması
Araştırıcılara göre keçi sütünün talebinin 3 sebebi vardır. Bu taleplerden biri insan populasyonundaki artıştan kaynaklanmaktadır.Eski bir deyişe göre ‘ keçi fakir adamın ineğidir’. Gelişen dünyada yetersiz beslenen ve sağlıklı beslenen keçiler görülebilir. Keçi sütü ürünlerinde uzmanların dikkatini çeken ikinci bir konu ise gelişmiş ülkelerde keçi sütü ile yapılan peynirler ve yoğurtlardır. Bu talebin nedeni hazır ürünlerin seviyesindeki artıştan kaynaklanmaktadır. Üçüncü bir konu ise medikal amaçlı olarak, özellikle inek sütüne alerjisi ve diğer gastrointestinal rahatsızlıklara sahip olan insanlar için bir alternatif olmaktadır. Özellikle gelişmiş ülkelerde bu gibi rahatsızlıkların önlenmesinde geniş bir alanda kullanılması keçi sütü ürünlerine olan talebi arttırmıştır (Ribeiro, 2008).
Araştırıcılar tarafından keçi sütünün yararlı etkileri ortaya koyuldukça insanların keçi sütüne ve ürünlerine olan taleplerindeki artış bu ürünlerin marketlerde sayısının çoğalmasına sebep olmuştur. Çünkü insanlar bu ürünlerin sağlığa yararlı etkileri ve sağlıkla ilgili problemleri çözme konusundaki başarısına, yapılan çalışmalar doğrultusunda inanmışlardır. Keçi sütünün kullanımı çok eski zamanlara kadar dayanmaktadır ve keçi yetiştiriciliği özellikle son yıllarda gittikçe artan bir popülarite kazanmaktadır. Bunun sonucunda da gitgide artan alerji ve sindirim problemleri ve bunlara karşı alınan profesyonel önlemler yanında büyük bir potansiyele sahip keçi sütü pazarı da yaratılmıştır (Mowlem, 2005).
Keçi sütü ve bunların ürünleri dünyanın bazı bölgelerinde özellikle tıbbi gereksinimleri olan ve uzmanların bu tür marketlere ilgili olduğu yerlerde oldukça revaçtadır. U.S.A.’de keçi sütü peynirleri etik gruplar, gurmeler ve sağlıklı gıda sevenler ve keçi yetiştiricileri tarafından popüler bir kazanç kaynağı olmuştur (Pirisi et al., 2007).
Henüz bazı market talepleri yetersizdir ancak yenilikçi promosyonlar ile bu talep yaratılabilir yada desteklenebilir. İlk olarak eşsiz ürünlerin tanımlanması üzerinde çalışmalar yapılmalıdır. Dağ keçisi yetiştiren çiftçilerin yaptığı eşsiz ürünler üretildiği yerin ismini almalı ve promosyona sunulmalıdır. Sadece keçi sütü kullanılarak yapılan eşsiz lezzete sahip peynirler inek sütü ile keçi sütü karışımında yapılan peynirlerle karşılaştırma olanağı sağlayacak promosyonlara gidilebilir. Dağda yetişen keçilerin sütü ile yapılan ürünlerde yedikleri otlar, taze sürgünler, yemler neticesinde eşsiz bir lezzet oluşumu gözlenir ve bu lezzet çiftliklerde üretilenler karşılaştırıldığında avantaj yaratır (Koyuncu ve ark., 2006; Ribeiro, 2010).
Tüketiciler tarafından ekolojik hayvan olarak tanımlanan keçi; insan sağlığının korunmasında sütünün ve ürünlerinin sağladığı şartlar diğer sütlere nazaran daha uygun olmaktadır. Endüstrileşmiş ülkelerde keçi ve koyun peynirleri uzmanlar tarafından lezzetli ve özel gıdalar olarak tanımlanmıştır. Ancak çok çeşitlilik gösteren keçi sütü ürünlerine özelliklede organik orijinli olan yada geleneksel gıda etiketi bulunanlara karşı tüketicilerin ilgisi son yıllarda oldukça fazla gelişme göstermektedir (Koyuncu ve ark., 2006).
Araştırıcılara göre genelde sütlerde özelliklede keçi sütlerinde en önemli kalite kriteri olarak lezzet görülür. Çünkü lezzet tüketiciye ulaşmada en önemli kaynaktır. Çeşitli peynirler keçi benzeri lezzete sahip olmasından dolayı tercih edilen ürünler olmaktadır. Ancak son yıllarda keçi sütü kozmetik endüstrisinde ilgisini çekmeye başlamıştır. Eski zamanlardan Kleopatra güzelleşmek için keçi sütünde banyo yapıyordu. Bu pazarda özellikle el yapımı sabun ve losyonlarda hızlı bir yükseliş göstereceği düşünülmektedir.
Sağlık Pazarı
Haenlein (2004) yaptığı araştırmada inek sütü proteinine karşı alerji gibi bir çok tıbbi probleme sebep olan hastalıklar üzerinde keçi sütü ve ürünlerinin yararlı etkilerini değerlendirmiştir. Sindirime karşı dirençli olmaları, bazı proteinlerin alerjik reaksiyonlara neden olmalarında anahtar sebeplerden biridir (Öztürk ve Besler, 2006). Keçi sütü, inek sütüne yakın miktarlarda beta-laktoglobulin içerir, ancak keçi sütündeki beta-laktoglobulin daha etkin bir şekilde sindirilir. Bunun sonucunda barsak içinde daha az miktarda beta-laktoglobulin kalır. Beta-globulin nedeniyle oluşan alerjik yük keçi sütünde inek sütüne göre daha azdır İnek sütünde baskın olarak bulunan αs1– kazeine karşılık, keçi sütünde ve özellikle anne sütünde β-kazein oranı daha yüksektir. Keçi sütünde αs1– kazeinin oranının diğer sütlere oranla düşük olma αs1 ‘in genetik polimorfizimine bağlı olmaktadır. Keçi sütü, aminoasit kompozisyonu, özellikle de çeşitli süt proteinleri ve bu proteinlerin polimorfizmleri bakımından diğer memelilerin sütlerinden farklılık göstermektedir. Özellikle çeşitli süt proteinlerinin oranları ve onların genetik polimorfizmleri de farklılık göstermektedir (Öner ve ark., 2007; Ribeiro, 2008; Anonim, 2010).
İnek sütü alerjisi çocuklarda ilk 3 yaşa kadar görülme sıklığı % 2,5 iken 3 aylık bebeklerde %12-30’ a bazı kaynaklarda ise %20’ e kadar çıkmaktadır. İnek sütü yerine keçi sütünün kullanımı bu sorunu %30-40 arasında çözmektedir( Haenlein, 2004).
Park (1994) ve Jandal (1996)’a göre keçi sütü inek sütüne alerjisi olan insanlar için alternatif olmaktadır ve bir çok doktor tarafından çocukların reçetelerine yazılmaktadır. Araştırıcı inek sütüne alerjisi olan insanların yaklaşık %40’ nın keçi sütü proteinini tolere edebildiğini ve keçi sütünün egzama, astım, migren, ülser, kolit, sindirim problemleri bağırsak hastalıkları ve stresle ilişkili olarak meydana gelen kabızlık gibi semptomları engellemede insanlar için kullanışlığı olduğunu vurgulamıştır. Bu hastalarda keçi sütü ve ürünleri problemlerini çözmüştür. Ayrıca kaproik, kaprilik, kaprik ve diğer orta zincirli yağ asitlerinin metabolik aktivitesinin malapsorbsiyon sendromlarını, intestinal rahatsızlıkları, koroner hastalıkları, prematüre bebek beslenmesinde, sistik fibrozis, safra problemleri ve aynı zamanda kolesterol üzerinde olumlu özellikleri vardır(Ötleş ve Akçiçek, 2005; Koyuncu ve ark., 2005; Veral, 2005; Yılmaz ve ark., 2005; Ribeiro, 2010).
Yapılan araştırmalar keçi sütünün insan ve inek sütünden daha yüksek sindirilebilirlik gücüne sahip olduğunu, töropatik etkisinin hem insan beslenmesinde hemde tıpta kullanılabileceğini göstermiştir. Çoğu hastane ve pratisyen hekim keçi sütünü hastalarının beslenme listelerinde(diyetlerinde) bulunmaktadır. Keçi sütü özellikle çocukluk döneminden gençlik dönemine kadar kolayca sindirilebilmektedir( Ribeiro, 2008,).
Keçi sütü proteini kolayca sindirilebilir ve amino asitler inek sütü amino asitlerinden daha etkili bir şekilde absorbe edilebilir. Bazı araştırıcılara göre keçi sütünün inek sütüne göre daha kolay sindirilebilir olmasında keçi sütünün doğal homejenize özelliğinden kaynaklanmaktadır. Keçi sütünün yağ globülleri inek sütüne göre daha küçüktür ve daha geniş bir yüzey alanına sahiptir böylelikle bağırsaklardaki lipaz sayesinde lipitler daha hızlı bir şekilde etkilenebilir. Keçi sütü ve ürünlerinin yüksek sindirilebilirliklerinin nedeni bünyesinde bulunan yağ globüllerinin çaplarının normal inek sütündeki globüllerin çaplarına oranla daha küçük olmasından kaynaklanmaktadır (Uysal-Pala ve ark, 2006; Yerlikaya ve Karagözlü, 2008; Ribeiro, 2010).
Keçi sütünün yağ globüllerinin çapı 1 mikron kadardır ve inek sütündeki olduğu gibi üstte kaymak tabakası oluşmaz bu nedenle de keçi sütü tüketilmesi ile insan midesinde daha yumuşak pıhtılar oluşur ve bu nedenle de çocuklar, midesi zayıf ve hassas olanlar için daha uygundur, sindirilmesi kolaydır.Ayrıca keçi sütünün yağının yapısında 8 ve 10 karbonlu kaprilik ve kapranik yağ asitleri oranı yüksektir. Keçi sütünün düşük alerjen özellikleri ise bünyesinde bulunan αs1 kazein seviyesinin düşük olmasından kaynaklanır. Ayrıca keçi sütü çoklu doymamış yağ asitleri ve bazı serum proteinleri gibi biyo-fonksiyonel bileşikleri yüksek miktarda bünyesinde bulundurduğu için insan beslenmesinde önemli rol oynamaktadır (Martin ve Addeo, 1995; Coşkun, 2004; Üçüncü, 2004; Uysal-Pala ve ark, 2006;Yerlikaya ve Karagözlü, 2008; Koverkian, 2009; Ribeiro, 2010)
Keçi sütünde bulunan protein , azot olmayan protein ve fosfat keçi sütü ile karşılaştırıldığında yüksek bir tamponlama özelliği kazandırmaktadır. Keçi sütünün yağ globüllerinin küçük olması, kısa ve orta büyüklükteki yağ asitleri ve proteinlerin pıtılaşması sonucunda yumuşak bir pıhtı oluşturması ve fizikokimyasal özellikleri inek sütü ile karşılaştırıldığında gerek sindirilebilirliği ile ilgili gerekse sağlıklı bir lipit metabolizması sağlaması nedeniyle avantaj yaratmaktadır. Aynı zamanda keçi sütü ile inek sütü karşılaştırıldığında demirin biyoyararlığı anemik farelerde daha fazladır( Ribeiro, 2008,).
Lopez-Aliaga (2005) çalışmasında; beslenmede keçi sütünün inek sütüne tercih edilmesine sebep olarak kolesterol salgılanmasını arttırarak plazma kolesterol seviyesini azaltmasını keçi sütünün avantajı olarak görmüştür. Keçi sütünün fosfolipit ve yağ asitleri ve litojenik indeks çıktıları normal değerinde kalmaktadır. Ayrıca bu sütlerin tüketilmesi ile trigliseritlerin plazmadaki konsantrasyonu düşer ve böylece gösterdiği etki doğal zeytin yağındaki etkiye benzer olmaktadır (Ribeiro, 2010).
Çoğu araştırmacı keçi sütünü beslenme değeri, sağlığa yaralı etkileri kronik rahatsızlıklar üzerindeki olumlu etkileri fizyolojik fonksiyonları nedeniyle fonksiyonel gıda olarak tanımlamaktadır. Keçi sütünün sağlıklı olması fonksiyonel gıda olarak nitelendirilmesinden en önemli özelliğidir. İnsanlar keçi sütünü sadece tıbbi anlamda düşünmezler. Keçi sütü inek sütü ile kıyaslandığında eşsiz değerlere sahip olmasının yanında fiyatı inek sütüne göre daha pahalıdır.
Gurme Marketi ve Duyusal Özellikleri
Bir peynirin lezzet profili çeşidi ve tipine bağlı olarak değişiklik gösterir. Olgun peynirlerin çoğundan lezzeti etkileyen en önemli birleşenlerden biri organik asitlerdir. Peynir yapımı sırasında meydana gelen lipoliz ve bakteri gelişimi neticesinde süt yağının hidrolize olması sonucunda organik asitler meydana gelir. Keçi peynirlerinin duyusal özellikleri ürünlerin pazarlanabilmesi ve tüketiciler tarafından tercih edilmesinde oldukça önemli bir paya sahiptir. Duyusal ve tekstürel özellikleri en fazla olgunlaşma aşamasında meydana gelir. Çiftliklerde yapılan peynirlerin daha fazla satın alınmasını sağlayan en önemli faktör tazelik ve lezzettir (Ribeiro, 2010).
Fransa; batı bölgesinin merkezinde 1950 yılından beri mandıralardan ve süt kooperatifleri kurarak süt keçiciliği sektörünün gelişmesine olanak sağlamıştır. Sütün kalite kontrolünü, toplanmasını ve diğer işlemleri o yıllardan bu yana geliştirerek sürdürmüştür. Laktik peynirler büyük bir oranda tüketici istekleri doğrultusunda geliştirilmektedir. Keçi sütünün fiyatının inek sütüne göre daha yüksek olmasına rağmen keçi sütü kullanılarak yapılan peynirlerin fiyatı karışık süt kullanılmasından dolayı yüksek değildir.
Sağlıkla ilgili ve özel gıdalar satan marketler fiyat konusunda hassas davranmaktadırlar. Sağlık sebepleri nedeniyle keçi sütü kullanılarak yapılan ürünleri almak isteyen insanlar özellikle bu ürünlerin tüketilmesi sonucu yararlı etkilerini görmeleri fiyatların çok yüksek olması nedeniyle sıkıntı duymaktadırlar (Ribeiro,2010).
Güzellik Marketleri
Son yüzyılın başlangıcından beri kozmetik biliminde meydana gelen gelişimler inkar edilmez bir biçimde hızla ilerlemektedir. Sadece vücut güzelliğinin üzerinde değil aynı zamanda kişisel görünümde, cilt kırışmasının engellenmesinde ve diğer karşıt faktörlerde özelliklede sağlığa zarar veren etkiler üzerinde çalışmalar oldukça fazladır. İlk olarak Mısırlılar göz kalemi, ruj, kına, keçi sütü, zeytinyağı ve basit kremleri kozmetik olarak kullanmaya başlamışlardır. Cleopatra tarihte keçi sütünü kullanan en önemli kadındır. Bugün keçi sütünün bileşen olarak kullanıldığı bir çok yüz kremleri ve saç bakım kürleri gibi doğal yada kozmetik olarak kullanılmaktadır (Ribeiro, 2010).
Barata(2002)’ ya göre kozmetiklerden beklenen en önemli fonksiyon, temizleme, düzeltme-dengeleme, korumadır. Silva(2005) buna dördüncü bir fonksiyon olarak dekoratifi de eklemiştir. Keçi sütü bu fonksiyonları nasıl sağlar?
Temizleme: Keçi sütü temizleme için iyi bir tercihtir çünkü pH’ sı insan dersinin pH’ sına yakındır. Alerjik bir etki yaratmaz ve cildi sertleştirmez.
Düzeltme: Cildi yenileyerek tekrar dengeye gelmesini ve doğal haline dönmesi işlemidir. Bu kategoride kremler ve jeller yer almaktadır. Keçi sütü bu açıdan iyi bir nemlendirici ajandır.
Koruma: Derinin yetersiz temizliğinden korumak yada atmosferde bulunan ajanlara karşı korumaktır. Güneşin kötü etkilerine karşı koruyucular ve kremler bu kategoriye girmektedir. Keçi sütü bünyesinde bulunan kaprik ve kaprilik asit sayesinde bu etkiye sahiptir.
Dekoratif: Cilde güzellik katar. Kremler, fondotenler, lipstikler ve göz kalemleri bu kategoriye girer. Keçi sütü özellikle dudaklar için iyi bir nem kaynağıdır.
Kozmetiklerin bileşiminde keçi sütü ile ilgili değerlerin bulunması hakkında çok az kaynak bulunmaktadır. Wongpayapkul et al. (2006) insan cildinde iyi bir yayılım gösteren 9 formülasyon üzerinde çalışmış ve oleik ve kaprilik asidin içinde bulunduğu formülasyonların diğerlerine göre daha iyi akıcılık özelliği gösterdiğini bulmuştur.
Ferreira et al. (2003) enzimatik balzamın yada essansiyel yağ asitleri, linoleik ve kaprilik asitin, vitamin A,E ve soya lesitininin yanıkların tedavisinde kullanımından bahsetmiştir. Esansiyel yağ asitleri hücre bölünmesi ve epidermis hücrelerinin farklılaşmasını meydana getiren farmolojik aktif maddelerin öncül oluşumlarıdır. Esansiyel yağ asitleri iltihaplı ve immunolojik reaksiyonları, lökosit fonksiyonlarını ve doku granülizayon işlemlerini hızlanmasını değiştirecek kapasiteye sahiptir. Cildin yenilenmesinde keçi sütü iyi bir kaynaktır özellikle içerisinde bulunan kaprilik asit bu yenilenmede en önemli bileşendir. Bunun yanında küçük boyuttaki yağ globülleri derinin orta katmanında cilde daha hızlı nufüz eder, nemlendirir ve şişmesini sağlayarak saha genç görünümü sağlar (Ribeiro, 2010).
Kaynaklar
Akçiçek, E., Ötleş, S., 2005. Süt Keçiciliği Ulusal Kongresi. 25 Mayıs 2005.E.Ü.Z.F. Zootekni Böl. İzmir S:133-137.
Akpınar, A., Uysal, H. Keçi Sütü Peynirlerimiz.Ege Tarım dergisi. Yıl 2009, Sayı 7, Haziran-Temmuz-Ağustos.
Anonim, 2010. http://www.goldengoat.com.tr/keci_sutunun_avantajlari.htm.
Barata, E.A.F., 2002. A cosmetologia: princípios básicos. Tecnopress, SãoPaulo, p. 176.
Boyazoglu , I . Hatziminaoglou , P . Morand-Fehr. 2005. The role of the goat in society: Past, present and perspectives for the future . Small Ruminant Research , Volume 60 , Issue 1 – 2, Pages 13 – 23 J .
Coşkun, H. ve Öndül, E. 2004. Keçi sütü ve insan beslenmesindeki önemi. Gıda 29(6)411-418.
Dellal, İ., G. Dellal. 2005. Türkiye Keçi Yetiştiriciliğinin, Ekonomisi. Süt Keçiciliği Ulusal Kongresi, 26-27 Mayıs, İzmir.
Ferreira, E., Lucas, R., Rossi, L.A., Andrade, D., 2003. Curativo do paciente queimado: uma revisão de literatura. Rev. Esc. Enferm. 37, 44–51.
Haenlein, G.F.W., 1993. Producing quality goat milk. Int. J. Anim. Sci. 8, 79–84
Haenlein, G.F.W., 2004. Goat milk in human nutrition. Small Rumin. Res. 51, 155–163
Jandal, J.M., 1996. Comparative aspects of goat and sheep milk. Small Rumin. Res. 22, 177–185.
Kevorkian, S.E.M., Manea, M.A., Gavrila, M.G., Rebedea, M.,. Georgescu, S. E, Costache, M. 2009. Sequencing of exon three αs1-casein sheep and goat gene. Archiva Zootechnica 12:3, 87-92, 2009.
Koyuncu, M., Kara Uzun, Ş., Öziş, Ş. 2005. Süt Keçisi ve Keçi Sütü. Süt Keçiciliği Ulusal Kongresi, 26-27 Mayıs, İzmir Sf: 154-159.
Koyuncu, M., Uzun, K.Ş., Tuncel, E. 2005. Güney Marmara Bölgesi Keçicilik İşletmelerinin Genel Durumu ve Verim Özelliklerinin Belirlenmesi Üzerine Araştırmalar: I.Keçicilik İşletmelerinin Genel Durumu. Tarım Bilimleri Dergisi 2005, 11 (4) 373-378.
Koyuncu, M., Kara Uzun, Ş., Öziş, Ş., 2005. Süt Keçiciliği Ulusal Kongresi. 25 Mayıs 2005. E.Ü.Z.F. Zootekni Böl ., İzmir S: 154-159.
Koyuncu, M., Uzun, K.Ş., Tuncel, E. 2006. Güney Marmara Bölgesi Keçicilik İşletmelerinin Genel Durumu ve Verim Özelliklerinin Belirlenmesi Üzerine Araştırmalar: II. İşletmelerin Üretim Potansiyeli ve Sorunlar. Tarım Bilimleri Dergisi, 2006, 12 (1) 29-36.
López-Aliaga, I., Alférez, M.J.M., Nestares, M.T., Barrionuevo, M., Campos, M.S., 2005. Goat milk feeding causes an increase in biliary secretion of cholesterol and a decrease in plasma cholesterol levels in rats. J. Dairy Sci. 88, 1024–1030.
Martin, P., Addeo, F., 1995. Genetic polymorphisms of casein in the milk of goats and sheep. IDF/FIL Publ. No. 9603, pp. 45–58.
Mowlem, A., 2005. Marketing goat dairy produce in the UK. Small Rumin. Res. 60, 207–213
Öner, Y., Elmacı, C. 2007. Keçilerde Süt Proteinleri Polimorfizmi. Hayvansal Üretim 48(2): 49-54.
Öztürk, M. Besler, T. 2006. Besin Alerjileri. sf:1-9, ISBN: 975–590–181-7, Sinem Matbaacılık.
Pirisi, A., Lauret, A., Dubeuf, J.P., 2007. Basic and incentive payments for goat and sheep milk in relation to quality. Small Rumin. Res. 68, 167–178.
Ribeiro, A.C., 2008. O melhoramento animal e a qualidade do leite doscaprinos no Brasil de caprinos. In: Simpósio Brasileiro de Melhoramento Animal, 7th, CD-ROM, 24 pp.
Ribeiro,A.C., Ribeiro, S.D.A. 2010. Specialty products made from goat milk. Small Ruminant Research 89 (2010) 225–233.
Silva, E.J., 2005. Cosméticos com leite de cabra. Capritec, E. S. do Pinhal, p.61.
Uysal-Pala, Ç., Karagül-Yüceer, Y.; Pala, A. 2006. Farklı Keçi Irkı Sütlerinden Üretilen Probiyotik Ayranın Karakteristik Özellikleri. Akademik Gıda, 20: 3-5.
Üçüncü, M. 2004. A’dan Z’ye Peynir Teknolojisi (2 cilt) Meta Basım Matbaacılık. Bornova-İzmir. Sf:50
Veral, S. 2005. Keçi Sütünün Değerlendirilmesi Keçi Sütünden Beyaz Peynir Üretim Teknolojisi. Süt Keçiciliği Ulusal Kongresi, 26-27 Mayıs, İzmir Sf: 160-164
Wongpayapkul, L., Leesawat, P., Rittirod, T., Klangtrakul, K., Pongpaibul, Y., 2006. Effect of single and combined permeation enhancers on the skin permeation of ketoprofen transdermal Drug Delivery Systems. CMU J. 5, 41–52.
Yerlikaya, O., Karagözlü, C. 2008. İnsan Beslenmesinde Keçi Sütü. VI. Uluslararası Beslenme ve Diyetetik Kongresi, 2-6 Nisan 2008. Poster no: 0076. p.340-341.
Yılmaz, L., Özcan Yılsa, T., Kurdal E., 2005. Gıda Kongresi 2005. s:205-207. E.Ü.Müh. Fak..Gıda Müh. Böl. İzmir.