Sütte desteklemeler neden işe yaramıyor?

2 Nisan 2016’da tarımla ilgili bütün bileşenlerin katılımıyla İzmir’de “Bölgesel Ortak Akıl Toplantısı” yapıldı. Toplantıda konuşan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, süt politikasıyla ilgili şunları söyledi:

“…Memleket meselesi diyeceğiz. İthal etmemek için her türü adımı attık, atmaya da devam edeceğiz. İlk kez sütte regülasyon görevini yerine getirdik. 2014 yılında 1,15 kuruş süt fiyatı belirlenmiş. Son dönemlerde 80-90 kuruşa süt alımı var. Ne oldu? ‘Sorun var’ dediler, ‘Savaşlar var’ dediler, ‘Süt fazla’ dediler. Ne güzel işte inşallah 28 milyon tona çıkar. Bunun artması demek hayvancılığın artması demektir. 10 milyon tona düşse hayvancılığın yok olması demektir. Dediler ki süt tozuna destek verin. 4 bin lira verdik. Yetmez dediler 4 bin 500 ton başına destek veriyoruz. …Şartların uygun olmamasına rağmen Et ve Süt Kurumu’nun devreye girmesini sağladık. Bu müdahaleyle inşallah şartlar normale döner.

Sanayici ve üretici bizim vazgeçilmezimiz. Bunları bozan argümanları ortaya koyarsanız, herkes kendi bindiği dalı kesiyor demektir. Verdiğimiz sözlerin arkasında duralım. Sektör çok hassas bir sektör. Türkiye’nin hayvancılığını budamaya kimsenin hakkı yoktur. 1449 işletme var. Bugün nereden süt aldı, kaça aldı hepsine bakılacak. Piyasa ile oynayan, üreticiyi mağdur bırakan insanlarla biz de oynayacağız. İstisnaları hep beraber ayıklamamız gerekiyor. Bir tanesi bozduğu zaman diğeri de rekabetten etkileniyor.”

Sayın Bakanın açıklamaları, Türkiye’de süt politikasının sorunları hakkında da duyarlı olduğunu gösteriyor.

Ancak sorunların kökenine inildiği zaman süt dahil tarımsal desteklemelerin neden yeterince hedef kitleye ulaşamadığının da sorgulamasına gereksinme var.

Tarımsal destekler çiftçi ve tüketiciye yaradı mı?

Türkiye’de tarımsal destekleme var mı? Elbette var, ancak sorulması gereken soru şu; tarım nasıl desteklenmiş? Tarımsal desteklemeler yeterli olmuş mu? Tarımsal destekler çiftçinin refahı ve üretimde verimliliği artırmış mı?

Ortaya çıkan sonuç şu:

  • Tarımsal üretim gerilemiş. Zorunlu beslenme kalemlerinden biri olan kırmızı ette deyim yerindeyse havlu atmışız. Susamdan fasulyeye değin herşeyi ithal ediyoruz. Bir dönem saman bile ithal etmedik mi?
  • Tüketici fiyatları da tavan yapmış. Buna karşılık tüketicilerin gıdaya ödedikleri paranın çok azı çiftçinin cebine girmiş.
  • Destekler kırsalı yerinde tutmaya da yetmemiş. Her yıl verilen desteğe karşın son 10 yıl içinde 3 milyona yakın çiftçi tarımı terk etmiş, köylerde genç nüfus kalmamış.

Son açıklamalara göre 24 milyon hektar tarım arazisinin 19 milyon hektarı işlenmiş, neredeyse 5 milyon hektarı işlenmemiş.15 yılda hayvancılık desteklemelerinde 25 katlık artış söz konusu olmasına karşılık hayvan sayısı 1 kat bile artmamış.

Sütte de tarımsal desteklemeler neden işe yaramıyor?

Desteklerden, kırsalda sosyal refahı artıracak ve kır-kent farklılığını azaltacak çözümler çıkmamış. Bunun başlıca iki nedene dayandığını söylemek olası:

  • Desteklemelerde yapılan en önemli hata (hata denebilirse) Türkiye’deki işletmelerin yapısal özelliklerinin dikkate alınmamasından kaynaklanmıştır. İşletmelerin büyük çoğunluğunu meydana getiren küçük ve orta ölçekli işletmeler yerine, destekleme ve diğer kaynaklar büyük işletmelerin oluşturulması doğrultusunda kullanılmıştır.
  • Küçük çiftçilere yapılan desteklemeler prim düzeyinde kalmış, devlet prim verdikçe sanayici de alım fiyatlarını düşürmüştür. Bu bağlamda çiftçilerin örgütlenmesi ihmal edilmiş, kendi kurdukları ya da kuracakları kooperatifler ile sanayici olmaları ihmal (ya da bilerek) edilmiştir.

Oysa Avrupa Birliği ülkelerinde üretici, yüzde 60-100 arasında değişen oranlarda kooperatifler aracılığıyla sanayi tesislerini kurmuş durumda. Türkiye’de bu oran iyimser bir rakamla yüzde 3-4’ü bulmuyor.Üstelik tarımsal ürünlerin pazarlamasında da kooperatiflerin egemenliği söz konusu.

Sonuç olarak Türkiye’deki desteklemeler yoluyla sütte de söz konusu olan kaynak transferinin kimlere nasıl, ne şekilde yapılmakta olduğunun sorgulanması gerekiyor. Sözün özü, “Desteklemeler, büyük çoğunluğun refahını artıracak politikalar doğrultusunda yapılmalıdır.”

>> Mustafa Kaymakçı

Prof. Dr., Ege Üniversitesi Ziraat Fak. E. Öğretim Üyesi, Mahmut Türkmenoğlu Kooperatifçilik Vakfı Başkanı. Uzun süre İzmir İli Çiftçi Örgütleri Güçbirliği Platformu Sözcülüğü yaptı. Koyun ve keçi yetiştiriciliği ile üreme konularında çok sayıda araştırması ve makalesi var. Suni Tohumlama, Koyunlarda Döl Verimi, Zootekni Uygulamaları, Üreme Biyolojisi, Koyun / Keçi / Süt Keçisi Yetiştiriciliği konularında yayınlanmış kitapları bulunuyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.