Kaliteye göre fiyatlandırmayı herkes benimsemeli

Süt üretimi hayvanın doğası gereği mevsimsel bir döngüye sahiptir. Bu durum dönemsel arz talep farklılaşmalarına ve bunun sonucu olarak fiyat dalgalanmalarına sebep olur. Süt hayvancılığı, süt üretimi ve bunun bir diğer çıktısı olan kırmızı et üretiminin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi, fiyat istikrarına ve en azından orta dönem için fiyat ve maliyet parametrelerinin öngörülebilir olmasına muhtaçtır.

Ancak tüketim miktarlarımız yeterli değildir. Hâlbuki süt ve et sektörlerimizde üretim kapasitemiz, bugünkünün çok üzerinde bir tüketimi karşılayabilecek seviyededir. Bunun için yeterli kaynak, teknoloji ve bilgi birikimimiz de vardır.

Halkımızın en kaliteli ve en hesaplı hayvansal protein kaynağı ile beslenmesini sağlamalı ve bunu sürdürebilmeliyiz. Bunun için öncelikle yapılması gereken, fiyat istikrarı ile arz-talep dengesini sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmaktır. Fiyat istikrarı, sektörlerimizin istikrar içinde büyümesi, hayvansal protein tüketiminin artırılması, dünya ile rekabet edebilir seviyeye gelinebilmesi için son derece önemlidir.

Arz-talep dengesini sürdürülebilir bir yapıya kavuşturabilmenin yolu da, iç piyasada üretim ve tüketim istikrarını sağlayan müdahale regülasyonu ve dünya pazarlarında rekabetçi olabilmekten geçmektedir. Böylelikle yurt içinde üretim istikrarını ve verimliliğini her zaman garanti altına alabiliriz.

Sektör, müdahale stoğu ile dengelenir, ihracat ile desteklenir ve Türk ürünlerinin marka değeri yurtdışında artırılırsa, hem iç piyasada istikrar sağlanır, hem de kapımızın eşiğindeki yeni Gümrük Birliği düzenlemesine hazırlanmış oluruz. Bu noktada çiğ süt kalitelerinin AB normlarına yükseltilerek sürdürülebilir bir kalite yapısına kavuşturmak için elbirliği ile mücadele etmek gerekiyor.

Çiğ süt fiyatlarının belirlenmesinde kalite odaklı fiyatlandırma düzeninin tüm taraflarca benimsenmesi, iç piyasada kalitemizin artmasına ve dolayısı ile dış pazarlarda rekabetçi olabilmemize imkân sağlayacaktır.