Günümüzde, kırmızı et dahil çok sayıda tarım hammaddesini dışarıdan ithal etmekteyiz. Bu ithalattan çıkış yolları elbette vardır. Burada üretimden işlemeye ve pazarlamaya değin bütün konuları birlikte ele alacak önlemlere gereksinme vardır. Bunlar arasında; “Tarımsal KİT’ler yeniden kurulmalı, tarımsal desteklemelerde hedef kitle küçük ve orta ölçekli işletmeler olmalı, tarımda kooperatifleşmeye destek verilmeli ve kooperatiflerin sanayici olmaları sağlanmalı, toprak reformu gerçekleştirilmeli, tarımsal Ar-Ge ve eğitim yeniden düzenlenmeli, gıda egemenliğinin korunması için finansal örgütlere karşı tavır geliştirmeli, dış ticarette gümrük fonları iç pazarı koruyacak şekilde düzenlenmeli ve bölgesel anlaşmalar yapılmalı” gibi önermeler sıralanabilir.
Bu yazımda “Tarımsal Desteklemelerde Hedef Kitle Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Olmalı” ve “Tarımda Kooperatifleşmeye Destek Verilmeli ve Kooperatiflerin Sanayici Olmaları Sağlanmalı” önerisi üzerinde duracağım.
Tarımsal desteklemelerde hedef kitle küçük ve orta ölçekli işletmeler olmalı
Desteklemelerde prim yerine çiftçinin eline iyi bir fiyat geçmesi için başlıca iki araç ile devlet piyasaya müdahale etmelidir. Bunlardan biri stratejik olarak belirlenen tarımsal KİT’ler ile söz konusudur. Diğer bir araç ise kooperatiflere alım için finansal destek sağlamak şeklinde olabilir. Diğer yandan önerilen araçlar ile desteklemelerde hedef kitle küçük ve orta ölçekli/köylü işletmeleri olmalıdır. Bunun iki nedeni vardır. Birincisi tarımsal işletmelerin büyük çoğunluğunu onların oluşturmasıdır. İkincisi ise dev işletmelerde yapılan endüstriyel tarımda ortaya çıkan olumsuzluklara karşı en uygun model olmalarından kaynaklanmaktadır.
Türkiye’de de dünyada olduğu üzere, küçük ve orta ölçekli, bir başka deyişle köylü işletmeler yerine dev işletmelerin öne çıkartılması yaklaşımı, ölçek ekonomisine dayandırılmaktadır. Ölçek ekonomisinde, emek verimliliği dikkate alınır.
Ancak dikkate alınması gereken asıl konu, toplam etmen verimliliğidir. Toplam etmen verimliliği, katma değer ya da net gelirin, sosyal fırsat maliyetleriyle değerlendirilmiş olan üretim etmenlerinin toplamına bölünmesi ile bulunur. Köylü işletmelerinde emek daha bol ve ucuzdur. Toprak ve sermaye de daha az olduğundan büyük işletmelere göre daha yüksek etmen verimliliğine sahiptirler. Köylü işletmelerinin yoğun emek gerektiren sebze ve meyve tarımıyla hayvancılığı seçmelerinin nedeni budur. Örneğin, geçmişte süt sığırcılığında kriz olduğunda kapananlar öncelikle büyük işletmeler olmuştur. Köylü işletmeleri, hayvan sayılarını azaltmakla birlikte üretimlerini sürdürmüşlerdir.
Tarımda kooperatifleşmeye destek verilmeli ve kooperatiflerin sanayici olmaları sağlanmalı
Türkiye’de aile iş gücü temelli işletmeler tarımsal nüfusun büyük bir çoğunluğunu barındırır ve istihdam ederler. Bu nedenle örgütlenmiş tarımsal girdi sağlayanlara, aracılara, tekelleşmiş yerli ve yabancı sanayicilere karşı tarımsal kooperatiflerde örgütlenmek zorundadırlar. Diğer yandan köylü işletmelerinde, belli bir ölçüde var olan ölçek sorunu da, kamu yatırım işletmelerinin ve desteklemelerin onlara yönlendirilmesi yanında kooperatif örgütlenmesi ile aşılabilmektedir.
Türkiye’de tarımsal kooperatifleşmenin etkin bir duruma getirilmesi için şunlar önerilebilir:
- Tarımsal kooperatiflerin, üretim için girdi ve ara malları sağlama ile ürünlerin işlenmesi (ortak makine parkları, kaba ve yoğun yem üretimi, ortak sağımhane, soğuk zincirin sağlanması) ve pazarlamasına olanak sağlamak için kooperatiflere verilen kredilerin faizleri düşürülmeli ve geri ödeme süresi uzatılmalıdır.
- Kooperatiflerin girdileri ve işledikleri malların Katma Değer Vergisi (KDV) de düşürülmelidir.
- Tarımsal kooperatifler aracılığıyla çiftçilerin sanayici olmaları sağlanmalıdır. Katma değer bu şekilde çiftçi eline geçebilir. Çiftçilerin tarımsal amaçlı kooperatifler altında örgütlenmeleri durumunda, pazara çıktıklarında örgütlenmiş aracı ve sanayici karşısında pazarlık ve rekabet gücüne sahip olurlar.
- Çiftçilerin kooperatifler aracılığıyla mallarını pazarlamaları için yerel yönetimler katkıda bulunmalı ve il ve ilçe düzeyinde satış yerleri sağlanmalıdır. Bu bağlamda yerel üretim ve yerel tüketim yaklaşımı öne çıkarılmalıdır. Çiftçilerin aracılar, tekelleşmiş yerli ve yabancı gıda sanayicileri ile Fransız, Alman, İngiliz kökenli Carefoursa, Migros, Metro, Tesco gibi dev AVM’lerin denetiminden bu şekilde kurtulmaları olasıdır.
- Tarım ürünlerinin pazarlanmasında kayıt dışı ekonomi ile etkin bir mücadele yapılmalıdır.
- Tarım ürünlerinin fiyat oluşumunda göstermelik konseyler yerine yaptırımcı kurullar oluşturulmalı ve bu kuruşların işleyişinde kooperatifler ağırlıkta olmalıdır.
Kooperatiflerin bu önermeleri etkin bir şekilde gerçekleştirmeleri aşağıdaki koşullarda geçerli olabilecektir:
- Kooperatiflerin finansman ve kredi sorunlarının çözümü için kooperatifler ve üst örgütlerinin egemen olacağı bir “Kooperatifler Bankası” kurulmalıdır.
- Kooperatiflerin üst örgütlenme sorunu etkin bir şekilde çözümlenmelidir.
- Kooperatiflerin eğitim ve araştırma sorunu, güçlü bir üst örgüt ile üniversiteler ve kamu kurumları arasında sağlanacak etkin bir eşgüdüm ile giderilmelidir.
- Kooperatiflerin mevzuat sorunu, demokratik bir kooperatifçilik temelinde çözüme kavuşturulmalıdır. Şimdiki durumda devlet güdümlü karmaşık bir kooperatifçilik mevzuatı vardır.
- Kooperatiflerin denetim sorunu çözümlenmelidir. Günümüzde kooperatifçilikte etkili bir denetim söz konusu değildir. Etkili bir denetim, kooperatif ortağının en büyük güvencesidir. Bu görev, üyeler ile birlikte üst örgütlenmeye düşmektedir.