Et ve Balık Kurumu’nun Et ve Süt Kurumu adıyla yeniden örgütlenmesine ilişkin Karar; 27 Nisan 2013 tarihli Resmi Gazete’de yayınlandı.
Kurum, devletin genel hayvancılık politikası çerçevesinde, hayvancılık sektöründe düzenleyici ve destekleyici bir rol üstlenecek, piyasa ekonomisi kuralları içerisinde sektörde tam rekabet koşullarının tesisine katkıda bulunarak kamu yararı ile etkinliklerini sürdürecekmiş.
Et ve Süt Kurumu ne yapmalı?
Türkiye’de süt fiyatları sürekli inişli çıkışlı bir grafik izliyor. Bunun sonucunda bırakınız küçük çiftçileri, orta ve büyük işletmelerin sahipleri bile zor durumdalar. Örneğin istikrarsız politikalar nedeniyle süt inekçiliği yapan işletmeler verimli ineklerini satıyorlar, borçları yüzünden çiftliklerini kapatma noktasına geliyorlar. Bu durum, Süt Endüstrisi Kurumu’nun özelleştirilmesinden sonra çiğ inek sütü piyasasında kartelleşmenin başlamasıyla ortaya çıkmış. Koyun ve keçi yetiştiricileri daha da zor durumda. Bir yıl önce borç olmak zorunda bırakılan üreticiler, sütlerini mandıracıların belirlendiği fiyat üzerinden pazarlayabiliyorlar.
Bütün bu nedenlerden dolayı Kurum, Ulusal Süt Konseyi ve Konsey’den farklı olarak temelde üretici lehine piyasaya müdahale edecek yapılanmaya gitmeli.
Et ve Süt Kurumu ne yapmalı?
•Kurum, et ve sütte fiyat oluşumuna üretici lehine müdahale etmeli. Bu şekilde süt kartellerinin egemen olduğu ekonomide çiftçi çıkarları korunabilir. Girilmesi amaçlanan AB’de durum budur.
• Çiğ inek sütü üretiminin fazla olduğu dönemlerde, sütü diğer ürünlere dönüştürecek yapısal düzenlemeler gerçekleştirilmeli.
• Çiftçinin örgütlenmesini teşvik etmek amacıyla sütlerini kooperatiflere pazarlayan üreticilere özel destek sağlanmalı.
• Koyun ve keçiye sağlanan destekler, ineğe göre şimdikinden daha yüksek düzeyde gerçekleştirilmeli.
Bunun iki nedeni var; birincisi et açığı, büyük ölçüde koyun ve keçi sayısının azalmasından çıkmıştır. İkincisi ise, gerekli önlemler alındığı takdirde koyun ve keçi ürünlerinin ihracattaki şansının ineğe göre daha üstün olmasıdır.
• Ette ve sütte kesinlikle DİR (Dahilde İşleme Rejimi)’e izin verilmemeli.
• Dünya Borsa Fiyatları (DBF) gerekçesiyle süt dozu ithaline kesinlikle olanak sağlanmamalı.
• Kurum, hayvansal üretimle ilgili bütün düzenlemelere, hayvan ıslahı ve sağlık koruma hizmetlerini de kapsayacak şekilde müdahil olmalı.
Tarım politikası nasıl olmalı?
Bunların dışında izlenecek tarım politikasında, ağırlıklı olarak küçük ve orta ölçekli tarım işletmelerinin dirliğini artıracak yollar izlenmeli. Nedeni şu; Türkiye’de bu tür işletmeler, üretici piyasanın büyük çoğunluğunu oluşturuyor. Bunların tasfiyesi, işsizliği körüklüyor ve gelir dağılımını bozuyor.
Nasıl bir tarım politikası izlenmeli?
• Sıfır faizli krediler, tarım dışı sektöre ve büyük çiftçilere değil, küçük ve orta ölçekli işletmelere verilmeli.
• Girdilerden KDV ve ÖTV alınmamalı.
• Kooperatifler aracılığıyla üreticileri sanayici yapmalı. Katma değer, ancak bu şekilde üretende kalabilir. Aksi durumda üreticilerin oligopol duruma gelmiş sanayicilerle başa çıkmaları mümkün olamaz. Kooperatiflerin ürettikleri malların KDV’leri de düşürülmeli.
• Çiftçilerin kooperatifler aracılığıyla mallarını pazarlamaları için satış yerleri sağlanmalı.
• Özelleştirilen tarımsal KİT’ler yeniden kamulaştırılmalı.
• Mera ıslahına önem verilmeli. Meraların tarlaya dönüştürülmesi yoluna gidilmemeli ve meraların amaç dışı kullanılması engellenmeli. Ayrıca Yem Ofisi kurulmalı (Günümüzde gözlemlenen kaba yem fiyatlarındaki artış büyük ölçüde spekülatiftir).
• Kayıt dışı ekonomiyle etkin mücadele yapılmalı.