Hayvan ithalatında entegre sistem

Hayvan ithalatında öncü firmalardan Horizon Trading ABD’de tedarik şirketi kurdu, nakliye için ise özel gemi yaptırdı. Yönetim Kurulu Başkan Vekili Fatih Çalışkan, “yaptığımız işlerde, tüm aşamaların kontrolümüz altında olmasına çok dikkat ederiz. Hayvan ticareti yapan hiçbir firmada, bütün süreci kendi kontrolü altında tutan böyle bir sistem yok. Bu bizi diğer firmalardan ayıran en önemli fark” diyor

Türkiye, 2009’daki süt krizi ve 2010’daki kırmızı et krizi sonrası kaybettiği hayvan varlığını yerine koyabilmek için yeniden canlı hayvan ithalatına başladı. Yaklaşık 1,5 yıl önce açılan canlı hayvan ithalatı, sektörü ithalat taraftarı ve karşıtı olarak ikiye böldü. İthalat karşıtı çevrelerin eleştirdiği konulardan biri de, hayvan ticareti yapan şirketlerin yurtdışındaki kalitesiz  ve verimsiz hayvanları Türkiye’ye doldurmasıydı.

Ancak nasıl ki çiftlik yatırımlarında artık çok daha profesyonel yaklaşımlar varsa, hayvan ticaretinde de işini iyi yapan profesyonel şirketler var. Bu  şirketlerden biri de Çalışkan Grup bünyesindeki Horizon Trading. 1,5 yıldır yapılan canlı hayvan ithalatının önemli bir kısmını gerçekleştiren Horizon Trading, hayvan seçiminden yüklenmesine ve nakliyesine kadar tüm süreçleri kendi kontrolü altında yürütüyor. İthal ettiği hayvanların nakliyesi için özel gemi de yaptırarak, tüm süreçleri kendi şirketleri ve ekibiyle yürüterek takdir topluyor.

Firmanın Yönetim Kurulu Başkan Vekili Fatih Çalışkan, hayvan ticaretiyle ilgili çalışmalarını Süt Dünyası’na anlattı.

Firmanız Horizon Tarding’i biraz tanıyabilir miyiz. Canlı hayvan ticaretine ne zaman başladınız?

Horizon Denizcilik ve Horizon Trading Çalışkan Grup bünyesinde faaliyet gösteriyor. Ana faaliyetimiz uluslararası ticaret, denizcilik ve kömür madenciliğidir. Grubumuz 1986’da Türkiye’den yurtdışına hayvan ihracatı yaparak faaliyetine başladı. Biz de o dönemde Mersin limanından yükleme yaparak Kuveyt, Suudi Arabistan, Ürdün gibi ülkelere koyun ihracatı yaptık. Dolayısıyla Grubumuzun geçmişinde canlı hayvan ticaretinin çok önemli bir yeri var.

Son dönemde Türkiye’ye ne kadar hayvan getirdiniz?

Yeniden açılan ithalat izniyle birlikte 1,5 yıllık süreç içerisinde Uruguay, Brezilya ve Meksika gibi ülkelerden Türkiye’ye yaklaşık 90 bin baş hayvan getirdik. Bu ithalatın çok büyük bir çoğunluğunu besilik hayvan oluşturuyor. Damızlık sığırda ise bu yılın sonu itibariyle ithalatımız 8 bin baş gebe düve olacak.

Çalışkan Grubun temellerinin 25 yıl önce yurtdışına hayvan ihraç etmek için atıldığını söylüyorsunuz. Bugün ise ithalatta önemli aktörlerden birisiniz. Bu süreçle ilgili neler söyleyeceksiniz?

Canlı hayvan ticareti, Çalışkan Grup’un kuruluşunda belirtilen ana iştigal alanlarından bir tanesiydi. Ancak daha sonraki süreçlerde Türkiye’den hayvan ihracatı durduruldu. Hayvan ihracatının kapanmasıyla farklı sektörlerde iş yapmaya başladık. Hayvan ithalatının veya ihracatının açıldığı bütün dönemlerde Çalışkan Grup olarak canlı hayvan ticaretinde yer aldık. Örneğin; 1995-96-97 yıllarında ithalata müsaade edildi ve o dönemde büyükbaş hayvan ithalatı yaptık. Yine aynı dönemde İstanbul Ömerli’de bir çiftlik yatırımı gerçekleştirdik. Daha sonra hayvan ithalatı yasaklandı ve bu süreçte hayvan ticaretiyle ilgili bir çalışmamız olmadı.

Hayvan tedariki için Amerika’da bir şirket kurduğunuzu biliyoruz. Bu konudan biraz bahseder misiniz?

Yaklaşık 7 ay önce Amerika’dan damızlık gebe düve getirmeye başladık. Amerika’da kendimize özel bir sistem kurduk. Şöyle ki, hayvan tedariki için ABD’de bir şirket kurduk ve aileden birini de işin başında durması için oraya gönderdik. Şimdi oradaki şirketimiz vasıtasıyla damızlık hayvan ithal ediyoruz. Amerika’daki şirketimiz Horizon Livestock orada ihracatçı konumunda, Türkiye’deki şirketimiz Horizon Trading ise ithalatçı. Amerika’daki şirketimiz vasıtasıyla ithal ettiğimiz hayvanların taşımacılığını da yine kendimiz yapıyoruz. Yani tam entegre bir sistem içerisinde çalışıyoruz. Bu sistemle ilk sevkiyatımızı da yaptık ve 4 bin baş damızlık hayvanı getirerek müşterilerimize teslim ettik.

Canlı hayvan taşımacılığı için bir de özel gemi inşa ettirdiniz. Bu iş için özel gemi yapma ihtiyacı neden hissettiniz?

Biz Çalışkan Grup olarak yaptığımız işlerde, bütün aşamaların kontrolümüz altında olmasına çok dikkat ederiz. Yani bir işi kontrolümüz varsa yaparız, yoksa yapmayız. Bu gemiyi inşa ettirmemizin en büyük nedeni bu. Amerika’daki bir firmadan hayvan alıp, başka birinin gemisiyle bunları taşıyıp, burada da  müşterilerimize teslim edebiliriz. Amerika’dan bu tarzda yapılan ithalatlarda daha önce yaşanmış birçok sıkıntı var. Böyle bir süreçte yaşanabilecek aksaklıkların olmaması için bütün aşamalarda kendimiz olmak istiyoruz. Bu nedenle bu işe özel gemi yaptırdık.

Geminiz henüz faaliyete geçmedi bildiğimiz kadarıyla. Geminiz faaliyete geçene kadar nakliyeyi nasıl gerçekleştiriyorsunuz?

Şimdilik başka bir şirketten gemi kiralayarak yapıyoruz. Bu şirket, bu alandaki dünyanın en profesyonel şirketi ve 5 tane hayvan taşıma gemisi bulunuyor. Bu şirketten kiraladığımız gemiyi de tabi ki kendi kontrolümüzde yönetiyoruz. Hatta kaptanın yanına bir tane de kendi kaptanlarımızdan koyduk. Ayrıca biz gemiyi full kiraladık. Yani normalde bir gemiyi 5-6 firma birlikte kiralayabiliyor ancak biz böyle bir gemide yer almadık. Çünkü bu şekilde gemi bizim kontrolümüzün dışına çıkacaktır. Gemiyi full kiraladığımız için Amerika’da 4 bin başın yüklemesini 36 saat gibi çok kısa bir sürede yaptık.

Siz diğer ithalatçı firmalardan farklı kılan nedir?

Hayvan ticareti yapan hiçbir firma,ithalattaki tüm süreçlerde doğrudan hizmet veremiyor. Bu bizi diğer firmalardan ayıran en önemli fark. Hayvanların  seçiminden yüklenmesine,nakliyesinden teslimatına kadar tüm süreçleri kapsayan hizmetleri kendi bünyemizde topladık.

Damızlık hayvan ithalatında en büyük problem kalitesiz hayvan materyalinin Türkiye’ye gelmesi. Biz milli duygularımızla da hareket ederek, ülkemize gelecek hayvanların iyi kalitede olmasına çok dikkat ediyoruz. Çünkü bu hayvanların iyi seçilmesi Türkiye’nin menfaatine. Gelecek hayvanların verimlerinin yüksek olması bir vatandaş olarak bizi doğrudan ilgilendiriyor. Bu yüzden düşük kalitede ve ucuz isteyenlerle ilgilenmiyoruz.

Amerika’daki ekibimizin görmediği ve kalite olarak onaylamadığı hiçbir hayvan, bizim vasıtamızla Türkiye’ye gelemez. Ayrıca Amerika’nın birçok bölgesine dağılmış 15 tane karantina merkezimiz var. Seçilen hayvanlar bizim karantina merkezlerimize götürülüyor ve Türkiye’ye gelmeden önce (bölgeye göre 1 veya 2 ay) buralarda bakıma alınıyor. Kurduğumuz sistem seçilen hayvanlara -kalite anlamında- standart getiriyor. Son yaptığımız 4 bin başlık ithalatta, hayvanlar sahiplerine teslim edildi ve bu müşterilerimizin hiçbirisinden olumsuz bir dönüş almadık. Herkes hayvanların kalitesinden ve verdiğimiz hizmetten son derece memnun. Teşekkür mesajları geliyor ve bu da bizi gerçekten onurlandırıyor.

ABD’de hayvan alımı ve seçimi için bir şirket, özel gemi, karantina merkezleri… Siz bu işi anladığımız kadarıyla çok ciddiye alıyorsunuz. Peki  damızlık hayvan ticaretiyle ilgili hedefleriniz nedir. Bu alanda nasıl bir potansiyel görüyorsunuz?

Verilere göre 2012 sonuna kadar Türkiye’de kurulumları tamamlanacak çiftlik sayısı çok fazla. Veriler ışığında 60-65 bin baş damızlık sığıra ihtiyaç olacağını söyleyebiliriz. Daha fazlası da var ancak kesinleşmiş rakam 60-65 bin baş. Bizim hedefimiz bunun minimum yüzde 50’sini gerçekleştirmek. Kendi gemimiz 2012 sonuna kadar 30-35 bin hayvan taşıyabilecek kapasitede. Bütün sistemimizi ve satış ayağımızı buna göre oluşturduk.

Amerika New York’taki Horizon Livestock şirketimizi de sadece Türkiye için kurmadık. Türkiye, oradaki şirketimiz için sadece ülke olarak bir pazar. Türkiye dışında Rusya, Vietnam ve Ukrayna gibi ülkelere de satış yapmaya başladık. Ancak milli duruşumuzdan dolayı Türkiye’ye gelecek hayvanların seçiminde çok daha fazla hassas olduğumuzu söyleyebiliriz. Ayrıca biz bu işin sadece ithalat ya da ihracat tarafında değil, yatırımcı tarafında da olacağız. Şu anda Türkiye’nin 3 farklı noktasında oluşturduğumuz showroomlarımız var. Bu da Türkiye’de bir ilktir. Amerika’ya kadar gitmek istemeyen müşterilerimizi çiftliklerimize yönlendiriyoruz. Müşterilerimiz gidip oradaki hayvanlardan seçip alabiliyorlar.

25 yıllık süreçte önce canlı hayvan ihracatı yaptınız, şimdi de ithalat yapıyorsunuz. ‘Taşıma suyla değirmen dönmez’ der atalarımız. Sizin damızlık üretimine yönelik projeleriniz var mı?

Evet, var. Boş düve ile ilgili  alışmalarımız var. Burada belirli çiftlikler oluşturarak yurtdışından boş düve getirmek ve buralarda bu düveleri tohumlayıp  satmak, hatta dişi sperma ile dişi hayvan olacağını yüzde 100 garanti ederek satmak gibi bir projemiz var.

Fakat bu, şuan ki mevzuata göre mümkün değil. Uygulamadaki mevzuata göre 12 aylıktan yukarı boş düve Türkiye’ye getirilemiyor. Yani biz Türkiye’ye maksimum 12 aylık hayvan getirebiliyoruz. Bunların da satış sözleşmelerinin olması ve tohumlanması gerekiyor. Ancak boş düvelerin tohumlanabilmesi 15-16 aylıkken mümkün olabiliyor. Dolayısıyla bunların Türkiye’ye getirilip satılabilmesi için tohumlamaya kadarki 3-4 ay ve tohumlamadan sonraki 4-5 ay boyunca beslenmesi, bakılması gerekiyor. Bu sürecin toplamı da 8-10 ayı buluyor. Dolayısıyla bizim geliştirdiğimiz projeyi uygulayabilmemiz için devlet nezdinde bazı yasal düzenlemelerin yapılması gerekiyor.

Aslında böylesi projelerin yapılabilirliğine onay verecek bir düzenleme, Türkiye’ye finansal açıdan da önemli katkılar sağlayacaktır. Çünkü Türkiye’nin boş düve için yurtdışına ödeyeceği para, gebe düve için ödeyeceği paranın neredeyse yarısı. Yani böyle bir düzenlemeyle Türkiye bu yarı değeri kendi ülkesinde değerlendirebilecektir.

Şu anda son yatırımcı olan kişi boş düve ithalatı yapabiliyor. Hayvanı alıyor, tohumluyor ve hayvan doğurduktan sonra süt inekçiliğine başlıyor. Bu prosedürle Türkiye’ye boş düve ithalatı yapılabiliyor ama bir firma, boş düveyi burada tohumlayıp satamıyor. Aslında bu boş düveleri getirdiğinizde, bunları tohumlamadan, boş düve olarak da satabilmeniz gerekir. Bizce bunun da uygulama olarak düzeltilmesi gerekiyor.

Damızlık hayvan varlığı bakımından Türkiye kendine yetemez durumda. 1,5 yılda 250 bine yakın damızlık sığır ithal edildi. İthalatın süt, et ve hayvancılık sektörüne  etkilerini değerlendirir misiniz?

Doğru politikalarla ve uzun vadeli projeksiyonlarla hareket edildiği zaman, Türkiye çok kısa zamanda hayvancılıktaki problemlerini aşabilir ve kendine yeterli hale gelebilir. Getirilecek damızlık hayvanın kalitesinden, getirilen boş düvelerde kullanılacak spermanın et ihtiyacına göre erkek, süt ihtiyacına göre dişi olmasına kadar birçok konu üzerinde titizlikle durulmalı ve doğru politikalar izlenmelidir. Bu tarz bir çalışmayla Türkiye, beş yıllık bir süreçte damızlık hayvan stoğuyla ilgili problemini çözebilir. Beş yıldan sonra üretim artacağından Türkiye, coğrafi konumunun getirdiği avantajlardan da yararlanarak, şu anda Amerika’dan ya da diğer ülkelerden ithalat yapan Mısır, Suriye, Cezayir, Tunus, Fas gibi ülkelere ihracat yapabilecek bir konuma gelebilir. Bu süreç doğru yönetilirse bu işte Türkiye ihracatçı konuma gelebilir.

Türkiye’ye getirdiğiniz hayvanlarla ilgili müşterilerinize ne gibi güvence ve garantiler veriyorsunuz?

İthal ettiğimiz hayvanların, özellikle bizim sorumluluğumuzda olan kısmıyla ilgili gerekli her türlü güvenceyi veriyoruz. Satışı yapılan hayvanlar, Türkiye’ye geldikten sonraki 21 günlük karantina süresi de dahil olmak üzere, bizim sorumluluğumuzdaki tüm süreçler için sigortalıdır. Hizmetimizden ve getirdiğimiz hayvanların kalitesinden memnun olmayanlara iade garantisi veriyoruz. Hayvanlarımızın kalitesinden o denli eminiz ki, memnun kalmayan olursa
sattığımız hayvanları geri almayı taahhüt ediyoruz.

Küçükbaş (koyun, keçi) için projeleriniz var mı?

Amerika’daki sisteme benzer bir sistemi Avustralya’ya kurup, buradan küçükbaş hayvan ithal etmek gibi bir fikrimiz var. 2012’de küçükbaş hayvan getirmek için daha büyük bir gemi yaptırmayı düşünüyoruz. Bu gemiyi yaptırdıktan ve Avustralya’da da Amerika’daki gibi bir sistem kurduktan sonra hem küçükbaş hem de büyükbaş ithalatı yapmayı planlıyoruz.

Türkiye’nin küçükbaş hayvana ihtiyacı var ve Avustralya’dan kaliteli küçükbaş temin edebileceğimiz bir firma var. Ancak bunun taşımasını yapacak firmalar  maalesef tekel konumundalar. Gemiyi kiralamak için malı da kendilerinden almamızı şart koşuyorlar ve Türkiye teslimi fiyat üzerinden çalışıyorlar. Bu tarz sistemlerde hayvanların kalitesinden de, taşıma güvencesinden de emin olmadığımız için -çok da karlı bir iş olmasına rağmen- bu işe girmiyoruz.

ABD dışında başka ülkelerden ithalat yapma düşünceniz var mı? Avusturya ve Almanya şimdilerde çok revaçta…

Almanya’da çalışmamız var, ancak oradaki organizasyonumuz biraz daha farklı. Almanya’da 8 büyük firmadan, bizim için çalışılabilecek en iyi 2 firma ile  gerekli anlaşmalarımızı yaptık. Böylece Amerika yerine Almanya’dan alım yapmak isteyen müşterilerimize de cevap verebiliyoruz. Hatta birkaç firma Almanya’da seçimlerini yaptı ve hayvanları karantinaya girdi.

Almanya mesafe olarak yakın olduğundan süreç daha hızlı işliyor, bu nedenle tercih ediliyor. Fakat Almanya’nın çok iyi bir kapasitesi olduğunu düşünmüyoruz. O yüzden de Almanya’da özel bir sistem kurmadık. Özellikle Simental için Almanya’dan yararlanıyoruz, Holstein isteyene temin ediyoruz, ancak Amerika’dan daha iyi kalitede hayvan vereceğimizi garanti ediyoruz.

UPS’TEN HORİZON’A TEŞEKKÜR

Türkiye’de hayvancılık yaptırımı yapan önemli yatırımcılardan biri olan UPS Türkiye Genel Müdürü Haluk Ündeğer, hayvan temini için Horizon Trading’le anlaşan yatırımcılardan biri. Aldığı hizmetten son derece memnun olan Ündeğer, Horizon’a gönderdiği teşekkür mesajında şunları dile getiriyor; “Firmanızın gösterdiği profesyonel yaklaşım, evrakların hazırlanmasındaki titizlik ve özen, nakliyenin son aşamasına kadar ki bilgilendirmeniz ve değerli tüm yardım ve desteğiniz için size çok teşekkür ederiz. Bundan önceki tecrübelerimizi de gözönüne alarak sizin gibi profesyonel bir firmayla çalışmış olmak bizim için çok büyük bir keyifti. Bir sonraki sevkiyat için de sizinle çalışmak istiyoruz. Kapasitemize uygun kalan sayıyı tamamlamak için sizinle en kısa zamanda irtibata geçmeyi düşünüyoruz. Teşekkür ediyoruz.”

>> Süt Dünyası

2006 yılından beri yayınını sürdüren tarafsız ve bağımsız medya kuruluşudur. Süt Dünyası Dergisi kurulduğu günden bu yana ilkelerinden taviz vermeden yayıncılık faaliyetine devam ediyor. Süt Dünyası Dergisi Haber Merkezi tarafından hazırlanan her türlü içerik "Süt Dünyası" imzası ile yayınlanmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.