Küresel bazda, süt sığırı yetiştiriciliğinde başarı daima; piyasalarla, iklimle, arazi fiyatlarıyla, kalifiye işçi maliyetleriyle ve diğer çeşitli çevresel faktörle ilişkilidir. Son 50 yıldır gelişmiş ekonomilerde başarılı süt sığırcılığı kalkınması öncelikle ölçek ekonomileri yoluyla işçilik tasarrufu ve sermaye etrafında dönmektedir. Ülkemizde hayvansal ürünlere olan ihtiyacı karşılamak için gelişmiş ülkelerdekine benzer değişimler yaşanmaktadır. Büyük sermaye sahiplerinin hayvancılık yatırımlarına yönelmesiyle büyük ölçekli işletmelerin sayısı artmaktadır.
Ancak bu yeni durumla birlikte oluşan yeni düzenin getirdiği farklı sorunlara karşı yeni çözümler üretilmelidir. Hâlihazırda yurtdışında tecrübe edilmiş olan sürece bakılarak, ülkemizin aynı hatalara düşmeden hedefleri belli olan bir politika oluşturulmalıdır. Teknik altyapının da tartışılarak sorunların ortaya konulması, küçük üreticinin bu resmin neresinde olacağı hem siyasi muhatapların, hem akademisyenlerin, hem de bu sektörün üretici ve tedarikçilerinin sorumluluğundadır.
Doç. Dr. Halil Ünal, Ziraat Y. Müh. Hasan Kuraloğlu (Uludağ Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Biyosistem Mühendisliği Bölümü, Tarımsal Makine Sistemleri Anabilim Dalı, 16059, Nilüfer, Bursa)
GİRİŞ
Tarihsel sürece bakıldığında üretici önceleri ineklerini kürekle besledi. İneğinin yoncayı mı samanı mı sevdiğini, akşamdan kalan elma kabuklarına bayıldığını, kepekle karıştırdığı melası verdiği gün daha çok mutlu olup, daha fazla süt verdiğini çok iyi biliyordu. Üretici ineğinin verdiği süt miktarına, laktasyonuna bakarak verilecek yemin 2 ya da 3 kürek olacağına karar verirdi. İnek, bireysel bakım yapan üreticisine hep istediği kalitede sütü bol miktarda verdi. Ancak o dönem çiftçinin şansı; ahırda birebir ilgileneceği hayvan sayısı en çok 10-15 taneydi, bu da geçimi için yeterliydi.
Ardından sonraki nesil, devraldığı çiftliği büyüttü. Önceleri küreğin yerine traktör kepçesi aldı, sonrasında daha büyük mikserleri daha büyük silolardan yüklemek için daha büyük yükleyiciler geldi. Bu da yetmedi, daha fazla hayvanı daha az işçilikle beslemek için yem daha uzak yerlerden daha hızlı getirildi. Bütün bu ekipmanı gün boyunca kullanarak daha fazla ekonomik getiri elde etti. Ama bir sorun vardı. Hayvanlar çok fazlaydı ve üretici bireysel olarak hepsinin huyunu, suyunu hatırlayamaz oldu. Hangisi elma kabuğunu seviyordu, hangisi yeni doğum yapmıştı karıştırmaya başlamıştı. O da çiftliği sürülere ayırarak bakım yoluna gitti. Uyguladığı ortalama bir yoldu ve ekonomik olarak getirisi tatmin ediyordu. Bu makinalarla kapasite patlaması yapılarak işgücü, mekanizasyona yön verdi. Ancak geleneksel makinalar kalifiye işgücüne bağımlı kaldı. İşçilikler maliyeti arttıran girdiler arasında dünyada en fazla yükselen kalem halini aldı. Üretici çiftlikten ayrılamaz oldu. Ne komşunun cenazesi ne de akrabanın düğünü. Canlı hayvanla uğraşmaktaydı ve tüm zamanını onlara vermek zorundaydı.
Son yıllarda tüm çiftlik düzeni değişmektedir. Önceki nesil hayvancılık yapanlardan devir alınan çiftliklerde hayvan mevcutları 2-3 katına çıkarılmaktadır. Ancak hayvanlarla, ilk nesil bakıcılar gibi hepsinin ihtiyaçlarıyla özel olarak ilgilenilerek bakılması gerekiyor. Çünkü ölçeklerin büyümesi tek başına kârlılık için yeterli değildir.
Mekanizasyon çiftçilerin ve çalışanların hayatlarını kolaylaştırırken akla gelen bir diğer soru da ‘Hayvanların yaşamlarını da iyileştirebilir mi?’ olmuştur. Çünkü artık müşteriler refahı kısıtlanmış hayvanların ürünlerini kullanmak istemiyorlar. Araştırmaları yakından takip eden ve müşterilerin isteklerine kulak veren üreticiler de mutlu hayvanlarla çok daha fazla ve kaliteli ürünler ürettiklerini biliyorlar.
Teknolojiyi kullanarak hayvanın fizyolojik, davranışsal ve üretim göstergelerini ölçebiliriz. Kalifiye çalışanın gözle göremediği sorunların sensörler, kameralar , akıllı kapılar sayesinde farkına vararak, her hayvanın sağlık ve performansı üzerine odaklanabiliriz. Çiftliğin ekonomik, sosyal ve çevreci performansını iyileştirmek, zamanında ve bilinçli kararlar almak, koruyucu sağlık uygulamaları ile ilaç kullanımını azaltmak (özellikle antibiyotik) tüm teknolojik teçhizatın görevleri arasında yer almaktadır.
Süt hayvancılığının gelişmiş olduğu ülkelerin deneyimlerine dayanarak ‘Otomasyon’ 21. yüzyıla damgasını vuran mekanizasyonu, işgücünden bağımsız hale getirecektir. Hayvanlardan alınan verileri toplamak için sensörlerin geniş alanda kullanımı, bilgilerin yorumlanması, dış etkenlerin bu verilere eklenmesi, pratik ve kârlı bireysel hayvan yönetimleri süt sığırcılığı gelişimine yeni bir yön vermiştir.
Hayvanı daha iyi besleme anlayışımız, çiftliklerdeki mekanizasyon ve bireysel bakımla mümkün kılınmıştır. İşgücü maliyetlerinin yüksekliği, bireysel bakım odaklı teknolojinin ve yeni alet ve ekipmanların sistem içinde gelişmesine izin vermektedir.
Süt sığırcılığında işgücü verimliliği için yeni bir alternatif model ortaya çıkmaktadır. Bu modelin bir parçası olarak otomasyon (robot sağım sistemi, hassas çiftlik yönetimleri için en dikkatedeğer örnektir), işgücü isteğini hızla aşağıya çekmektedir. Robot sağım, gönüllülük esaslı olduğundan, hayvan için daha fazla serbestlik sağlamaktadır. Bu düzeyde bir aktivite içindeki hayvanın refah durumunun, ağırlık değişiminin ve meme sağlığının izlenmesi daha kolaydır. Sistem ayrıca hiçbir işçilik ilavesi olmadan, geleneksel olarak hayvanın bakım ile ilgili ölçülebilen değişimlere bireysel yemleme ayarlarıyla yanıt vermektedir. Hacimli üretim ekipman ve sistemlerinin uygulandığı geleneksel mekanizasyonun aksine, ‘hassas çiftlik yönetimleri’ hayvan ihtiyaçlarını ve otomatik dağıtım ve bireysel yönetim uygulamalarından olan robot ekipmanlardan sensörler üzerine kurulu yönetim makinalarını kullanır. Sayısı artan hayvanların bireysel bakımdaki hassaslık seviyesi arttırılmıştır ve bir aile tarafından yönetilir. Buçeşit bir teknoloji, 100-200 hayvana bakabilen aile tipi işletmelerinde hayvan sağlığı ve işgücü verimliliğini arttırarak daha rekabetçi bir duruma dönüştürür.
Toplum, kırsal kesimin sağlam ekonomik yapısının korunmasının yararını kavramalıdır. Hassas teknolojiler, daha iyi hayvan kimliklendirme ve izlenebilirlikle, geliştirilmiş sağlık takibi ve bireysel bakımla gıda güvenliğini de geliştirirler.
Hassas hayvancılık yönetimi kategorisine dahil edilebilecek belirli teknolojiler şunlardır:
- Elektronik (radyo frekansı) tanıma sistemleri ve ilgili yönetim yazılımı,
- Otomatik sınıflandırma sistemleri,
- Robot sağım sistemleri,
- Robot buzağı besleme sistemleri,
- Adım sayıcılar/kızgınlık, topallama ve sağlık takibi için aktivite izleme,
- Geviş monitörleri,
- Adım/yürüyüş analizatörleri (topallık tespiti için),
- Doğum kasılmalarını tespit için sensörler,
- Vücut ağırlığı değişikliklerini değerlendirmek için elektronik terazi,
- Kulak içi sıcaklık sensörleri,
- Otomatik besleme sistemleri,
- Süt kalite ve bileşimi ile hayvan sağlığı ve üreme durumunu değerlendirmek için hat sensörleri.
Veri kayıt ve yönetim sistemi şemasına bakıldığında sensörler, adım sayıcılar, basküller ve diğer donanımlar yardımıyla toplanan veriler yine bilgisayarda işlenip çözümlenir. Dışarıdan aldığı bilgilerle (elle girilen, kooperatif veya ulusal hayvan kayıt sistemleri verileri) yoğrularak referans aralıklarıyla (hayvanın eski performansı, beklenen verimi, o anki dönem performansı,mevsimsel durumu vs.) karşılaştırır. Sonuçlar karar önerileri ile birlikte yetkiliye raporlanır ya da ekipmana (yemleme sistemi, kapılar, sağım sistemi vb.) iş emri olarak iletilir. Tüm bu işlemler bireysel olarak her hayvan için ayrı ayrı yapılabilmekte, yine yatırımın büyüklüğüne göre tam otomatiktir.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Burada listelenen tüm teknolojiler her duruma uygun olduğundan, adaptasyon kararları kısmi bütçe kullanılarak hesaplanan fayda maliyet üzerine dayanmalıdır.
Hassas yönetim teknolojileri uygulanan çiftlikler, sadece bir tane tam zamanlı operatör ve ona kısmi yardım eden bir eş veya okul çağındaki çocuğu ile 120-160 arasındaki ineğe dışarıdan hiçbir işgücü kiralamadan tüm potansiyelini ortaya koyarak yönetebilir. Aile çiftlikleri emek verimliliğini artıran hassas yönetim araçları sayesinde, önemini ve popülerliklerini kazanmaya devam edeceklerdir.
‘Tüm bu maliyeti yüksek ekipmanlar, aile tipi çiftliklere nasıl sunulacak? Özellikle finansal zorluklar nasıl aşılacak?’
Bu iki önemli soruya cevap, tedarik zincirlerinin oluşturulmasında saklıdır. Kooperatiflerle yapılmak istenilen, sütün toplanarak belli tonaj büyüklüğüne getirilmesiydi. Ancak ürünün fiyatında rekabet edilebilir bir iyileşme sağlamamaktadır. Bu yapının yanında masraf kalemlerinin maliyetlerinin iyileştirilmesi çok daha büyük önem taşır. İşçilik maliyetleri, yem maliyetleri, enerji giderlerine, son yıllarda çevre duyarlılığı ile artan gübre yönetimi maliyetleri de eklenebilir. Çeşitli desteklemelerle bu tür finansal sorunlar aşılabilmektedir.
Teknolojiden bahsedildiğinde sorulan bir başka kritik soru da, ‘Boşta kalan iş gücünü nerede istihdam edeceğiz?’ olacaktır.
Para kazanmayan sektörde şu an işinin başında olan işçi işsiz kalmaya mahkûmdur. Bugün olmasa da yarın. Ancak teknoloji ile ivme kazanan sektör, gelecekte daha fazla istihdam potansiyeline sahiptir. Büyük çiftliklerin kalifiye eleman istekleri her zaman olacaktır. Çünkü büyük ölçekli bu işletmelerde sermaye sahibi fiili olarak işin içinde değildir. İşgücünü her zaman dışarıdan satın almak zorundadır. Aile tipi işletmelerde ise teknolojinin uygulanması, yeni neslin bu sektör içinde tutulmasını sağlayacak ve muhtemel işsizliklerin önüne geçecektir. Şartları kötü olan bir işe genç neslin ilgisini çekmek oldukça zordur. Ama teknolojinin girdiği, arkadaşına gururla göstereceği, çalışma saatleri eskisine göre daha esnek bir çiftlikte çalışmak artık itibarlı bir meslek halini alabilir. İki tip işletme de köyden göçü önleyebilir.
Düne kadar pahalı olan teknoloji, artık hayatımıza çok daha hızlı ve eskisinden daha ucuz maliyetlerle girebilmektedir. Bugün kullandığımız sistemleri yakın geçmişte çiftliklerimizde hayal dahi edemezdik. Otomasyon düzeyinin artmasıyla uzaktan (mobil) çiftlik yönetimleri daha da yaygınlaşacaktır. Bu da çalışanlara ve işletme sahibine zaman ve mekan açısından esneklik vererek refahını arttıracaktır.
KAYNAKLAR
Bewley, J. and Schutz, M. 2008. Precision dairy farming-The next dairy marvel? Progressive Dairyman, (http://www.uky.edu/Ag/AnimalSciences/dairy/dairysystems/Precision%20dairy %20farming%20the%20next%20dairy%20marvel.pdf).
Rodenberg, J. 2007. Precision Dairy Management and the Future of Dairy Production in Ontario. Dairy Systems Production Program Lead/OMAFRA, (http://www.omafra.gov.on.ca/ english/livestock/dairy/facts/07-065.htm).
Rodenberg, J. 2013. Precision dairy management: A new direction in dairy development. DairyLogix, Ontario, Canada, (http://www.progressivedairy.com).