Sütün kaymağını kim yiyor?

Çiğ süt fiyatı 90 kuruş olunca fiyatlar ve maliyetler sektörün gündemini tekrar meşgul etmeye başladı.

Süt Üreticileri Merkez Birliği Başkanı Ali Koyuncu 1,30 liranın altında bir fiyatla üreticinin zarar edeceğini söylerken, TÜSEDAD Başkanı Adnan Yıldız, 90 kuruşla üretimi sürdürmenin mümkün olmadığını dile getirdi.

SETBİR Başkanı Murat Yörük ise dünyanın en pahalı sütünü aldıklarını açıkladı.

Çiğ sütün 80 kuruştan 90 kuruşa çıkması tüketicide de, süt ürünleri fiyatlarının zamlanacağı endişesine yol açtı.

Süt piyasası nasıl bir denge üzerinde duruyor ki, sektörün sacayağını oluşturan üretici, sanayici ve tüketici den hiçbiri fiyatlardan memnun olamıyor.

Bu üç kesimin haklı olmadığını söylemek de zor. Üretici haklı olarak 90 kuruşun maliyetlerini karşılamadığından yakınıyor. Girdi maliyetleri çok yüksek. Türkiye’de hem kaba yem, hem karma yem çok pahalı.

Meralardan yararlanılamıyor, diğer kaba yem kaynakları da yetersiz. Bu nedenle sektör kaba yem ihtiyacının yarısından çoğunu hiçbir besin değeri olmayan samandan karşılıyor. (Yıllık saman üretimi yaklaşık 31 milyon ton). Kaldı ki, bu yıl olduğu gibi saman bile bulunamıyor.

Yem sanayisi de hammaddede dışa bağımlı. Sütün fiyatının belirlenmesinde yem maliyetlerinin yüksek oluşu temel etkenlerden biri…

Hayvancılık işletmelerinde giderlerin yüzde 70’ini besleme giderleri oluşturuyor. Ayrıca diğer girdilerinde (mazot, su, elektrik, sağlık, bakım vb.) çiftliklere maliyeti oldukça yüksek…

Çiftçinin 90 kuruşa isyan etmesi gayet doğal.

Maliyetler üzerinden belirlenecek çiğ süt taban fiyatı piyasayı belki rahatlatabilir. Bu anlamda piyasayı regüle edecek bir kurumun olmayış da, çiftçiyi ve sürdürülebilir üretimi riske ediyor.

Sanayici de, dünyanın en pahalı sütünü aldıklarını, hammadde maliyetlerinin dünya ortalamalarının çok üstünde olduğunu söylüyor.

Sanayicinin de, ‘süt pahalı’ diye haykırması haklı nedenlere dayanıyor.

Tüketici cephesi ise, süt ürünlerinin raf fiyatlarının çok yüksek olmasından şikâyetçi… Yüksek fiyatlar nedeniyle tüketim yetersiz düzeyde.

Çiftlikten 90 kuruşa alınan süt markette ortalama 2,50 liraya satılıyor. Çiğ süt fiyatlarına 10 kuruş zam yapılınca, sütte perakende fiyatları daha da arttı. 1 kilo yoğurt 3 lira, 1 kilo beyaz peynir 15 lira, 1 kilo taze kaşar 20 liraya satılır oldu.

Tüketici süt fiyatlarının pahalı olmasından dert yakınıyor, haklı da…

Sağlıklı beslenmemizde, özellikle çocuklarımızın beslenmesinde önemli bir besin kaynağı olan süt ve süt ürünlerine, fiyat artışlarından ötürü erişmek daha da güçleşiyor.

Net asgari ücret 701 lira. Asgari ücretli, bir aylık geliriyle sadece 35 kilo taze kaşar peyniri ya da tereyağı alabiliyor. Bir asgari ücretle 280 kilo süt veya 234 kilo yoğurt alınabiliyor. Asgari ücret 47 kilo beyaz peynire karşılık geliyor.

Fiyat oyunları başta üreticiyi, sonra da tüketiciyi mağdur ediyor.

Süt çiftlikte 90 kuruş, rafta 2,5-3 lira. Sizce bu işte bir tuhaflık yok mu?

Sütün kaymağını kim yiyor, üretici mi, sanayici mi, perakendeci mi, yoksa tüketici mi (?)

 

>> İbrahim Gümüş

Gazeteci-Yazar, Süt Dünyası Dergisi Genel Yayın Yönetmeni. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesinde Gazetecilik eğitimi aldı. Ulusal gazete ve TV'lerde muhabir, editör ve yönetici olarak çalıştı. Kurumlara ve markalara iletişim danışmanlığı yaptı. Halen Creavizyon İletişim Danışmanlığı ve Süt Dünyası Dergisinde yönetici olarak görev yapıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.