Süt sektörümüz son yıllarda büyük bir değişim sürecinde. Çiğ süt üretimi ve süt işleme yatırımları hızla artıyor. Üretilen sütün iç pazarda tüketimi az, ihracatı ise yetersiz.
Gıda, tarım ve hayvancılık politikalarının henüz tam oluşmadığı bir ortamda sütçülük politikalarının ayakları ne kadar yere sağlam basabilir.
Devletin süt sektörüne yaklaşımı ise sanayici üzerinden sektörü desteklemek ve büyütmek… Sütçülükte üretimin sürdürülebilirliği, ürün kalitesinin ve çeşitliliğinin arttırılması, tüketimin ve ihracatın arttırılması, gıda güvenliğinin sağlanması, ürün fiyatlarında perakende sektörünün etkisinin azaltılması ve üretimde girdi maliyetlerinin düşürülerek karlılığın arttırılması ve sektörün rekabetçi bir yapıya ulaştırılması için sütçülük politikalarının geliştirilmesi gerekiyor.
Ülkemizin gündemi daha çok siyasi gelişmelere endeksli… Hükümet ve Meclis ağırlıklı olarak siyasi gündeme bağlı çalışıyor. Siyasi gündemin Meclis ve Hükümet çalışmalarında öncelendiği bir ortamda birçok sektörün ve kesimin ihtiyaç duyduğu yapısal değişim ve dönüşümlere ilişkin talepler de ötelenmek zorunda kalıyor.
Okul sütü programı da siyasi gündemin ötelemesinden dolayı gecikmiş durumda. Bu eğitim sezonuna yetişip yetişmeyeceği bile belirsiz. Yetişse bile apar topar, alelacele bir şekilde olacağından hem maliyetler artacak, hem de uygulamada birçok aksaklık yaşanabilecek.
Hükümetin süt ve et piyasasını düzenlemeye yönelik çalışması da siyasi gündemin yoğunluğu nedeniyle Bakanlar Kurul’unda bekliyor. Et ve Balık Kurumu Genel Müdürü Bekir Ulubaş, kurumun Et ve Süt Kurumu adıyla yeniden yapılandırılarak, piyasayı düzenleyecek bir yapıya dönüştürülmesi sürecinin Şubat sonunda tamamlanabileceğini söylemişti.
Sütteki arz fazlası nedeniyle üreticiler ciddi bir sıkıntının eşiğinde. Milyarlarca liralık hayvancılık destekleri heba olmadan üretimin sürdürülebilirliğini sağlamak için bu konuda acele edilmelidir.
Üreticiye yönelik destekler ve endüstriye yönelik teşviklerde senkronizasyon sağlanmalı. Başta pastörize süt olmak üzere yöresel süt ürünlerinin üretimi ve ihracatı için özel çaba harcanmalıdır. Süt fazlasının ‘okul sütü’ olarak çocuklara içirilmesi anlayışından daha öte projeler de geliştirilmeli.
Ayrıca süt ürünlerinde gıda güvenliğinin eksiksiz olarak sağlanması, iç pazarda tüketimin arttırılması ve ihracat için potansiyel pazarlardan pay almaya yönelik çalışmaların hızlandırılması gerekiyor.
Sütçülük sektörü dünyada birçok ülkenin ekonomisinde önemli yer tutmaktadır. Süt ürünleri ihracatıyla milyarlarca Euro gelir elde eden ülkeler var. Uzun vadeli politika ve stratejilerle hem üretimi hem de üreticinin refah düzeyini arttırmalıyız. Süt üretiminde dünya pazarlarında rekabet edebilecek maliyetleri yakalamalıyız.
Bütün bunlar için de süt sektörü stratejik sektörlere dahil edilmeli. Çünkü süt ürünlerinde gerekli kalite kriterleri sağlanırsa, ürün çeşitliliği artırılırsa ve ihracata yönelik özel stratejiler uygulanırsa milyarlarca liralık ihracatla ülke ekonomisine çok önemli katma değer sağlayabilir.