Süt fiyatları tartışması yıllardır bitmek bilmiyor.
Konuya yabancı olanlar, sektörü bilmeyenler, tüketiciler fiyatların düşmesiyle ilgili tartışmalardan bir şey anlamıyor. Çünkü çiğ süt 40 kuruş da olsa, 90 kuruş da olsa market raflarındaki ürünlerin fiyatları kale gibi yerinde duruyor.
Çiğ sütü hammadde olarak alıp işleyen sanayiciler ve Tarım Bakanlığı yetkilileri, süt fiyatlarının serbest piyasa koşulları ve arz-talep dengesi içerisinde belirlendiğinde ısrar ediyorlar.
Süt fiyatları serbest piyasalarda belirleniyorsa, çiğ süt fiyatlarındaki düşüşler, market raflarındaki süt ürünlerine niçin hiç yansımıyor?
İşte dananın kuyruğunun koptuğu noktalardan biri de budur.
Madem serbest piyasa var, çiftçinin elinde o kadar oynak olan süt fiyatları, marketlerde neden kıpırdamıyor?
Hayvancılık piyasaları nasıl düzenleniyor, bu piyasaları kim kontrol ediyor ve fiyatları kim, nasıl belirleniyor? Fiyatların serbest piyasa tarafından belirlenmesi için piyasada rekabetçi yapı var mı? Süt piyasasında rekabet için gerekli dengeler sağlanabilmiş midir?
ASÜD Başkanı Harun Çallı, sanayicinin süt arzının bol olduğu bu dönemde alımları artırarak üreticiyi desteklediğini söylüyor. Üreticinin ürününü maliyetinin altında almak nasıl bir destekleme anlayışıysa.
Serbest piyasanın anavatanı Avrupa’da tarımsal ve hayvansal ürün piyasaları, piyasanın ticari aktörlerinin insafına bırakılamıyor. Piyasa çeşitli yöntemlerle devlet tarafından kontrol altında tutularak üretimin sürekliliği sağlanıyor, üretici piyasa aktörlerine karşı devlet tarafından adeta korunuyor.
Mevcut piyasa yapısı üreticiyi ve tüketiciyi korumuyor. Bu nedenle hayvancılık, süt ve et piyasaları yeniden yapılandırılmalı. Üretici ve tüketici sanayicinin karşısındaki mecburi pozisyonundan bir an önce kurtarılmalı. Hem hammadde (çiğ süt), hem de işlenmiş ürün (süt ürünleri) piyasası bir an önce rekabetçi bir yapıya kavuşturulmalı.
Milyarlarca liralık hayvancılık desteklerinin heba olmaması için halkın protein kaynağı olan hayvansal ürünlerin üretimi güvence altına alınmalı. Bu da hammadde (çiğ süt) piyasasının iyi yönetilmesi, üretici ve sanayici arasındaki dengenin sağlanmasıyla mümkündür.
Süt primlerinin artışı üreticinin günübirlik sıkıntılarının çözümüne biraz da olsa sonuç verebilir. Ama asıl yapılması gereken hayvancılık, süt ve et piyasasının sağlıklı işlememesine yol açan problemleri çözmek. Bunu görmeden teşvik ve prim politikalarıyla işi çözmeye çalışmak problemleri derinleştirmekten ve kaynak israfından başka bir işe yaramıyor.
Hayvansal besin kaynaklarının üretiminin güvence altına alınması için aşağıdaki hususlar da hızla çözüme kavuşturulmalı:
– Hayvancılık girdileri ucuzlamalı,
– Yem kaynakları geliştirilmeli, yem üretimi artırılmalı,
– Süt verimi yüksek damızlık ırklar geliştirilmeli,
– İşletme ölçekleri büyütülmeli, arazi ve hayvan toplulaştırma projeleri teşvik edilmeli,
– Örgüt karmaşasına son verilmeli, örgütlerin görev, yetki ve çalışma alanları net bir şekilde belirlenmeli,
– Üretimi ve üreticiyi güvence altına almak için süt piyasasına müdahale edebilecek bağımsız bir kurum kurulmalı,
– Çeşitli kampanyalarla süt tüketimi artırılmalı.
Türkiye hayvancılık sektörünü yeniden değerlendirmeli, hayvancılık, süt ve et piyasası sil baştan sağlıklı bir yapıya kavuşturulmalı.
Yoksa yıllarca bir arpa boyu yol alamayız.