Süt endüstrisi tüketicinin endişelerini görmezden geldikçe kan kaybetmeye devam ediyor.
Türkiye’nin lider süt markalarından birinin sahibine, süt ürünleri hakkındaki iddialara yönelik ne yaptıklarını sorduğumda aldığım, “Bunlar bizim sorunumuz değil, bu tür iddialar Tarım Bakanlığı ile anneleri ilgilendiriyor” cevabı hala kulaklarımda çınlıyor.
Süt endüstrisindeki aktörlerin çoğunun bu konuda bir fikre bile sahip olmadıklarını görmek çok üzücü. Süt ürünlerine yönelik ciddi eleştiriler ve güvensizlik varken, endüstri bu eleştiriler ve güvensizlik yokmuş gibi davranmayı sürdürüyor.
Çevre, sağlık ve hayvan refahı sorunlarını önemseyen insanlar süt ürünlerinden gittikçe uzaklaşıyorlar. Süt tüketimi ile bazı kanser türleri arasında doğrudan ilişki kuran bilimsel çalışmalar artıyor. Süt ürünlerinin içerdiği doymuş yağ nedeniyle kalp krizi ve diyabet riskini arttırdığı sıkça gündeme geliyor.
Sütten uzaklaşan insanlar bitkisel alternatiflere yöneliyorlar. Sektörün bu sorunları görmezden gelerek yoluna devam etmeye çalışmasının süt endüstrisinin sonunu getireceğini savunan uzmanlar var. Bu konudaki örnekler gittikçe daha görünür hale gelmeye başladı.
Geçtiğimiz ay Amerika’nın en büyük süt üreticisi Dean Foods “süt talebinin belirgin bir şekilde azalmasına” bağlı olarak iflas ettiğini duyurdu. Ülkede Dean Foods gibi birçok süt işletmesi, uzun yıllardır tüketicilerin geleneksel süt ve süt ürünlerinden uzaklaşmasının yol açtığı talep daralması sorunlarıyla uğraşıyor.
Dean Foods’un iflası ile ilgili Amerikan basınında çıkan haberlerin ortak noktasını insanların hayvansal gıdalardan uzaklaşması tespiti yer alıyor. ABD Tarım Bakanlığı (USDA) verilerine göre süt satışlarında geçen yıl 1 milyar dolarlık düşüş yaşandı. Ülkede süt tüketimi tüm zamanların en düşük seviyesine ulaştı. 2000-2016 yılları arasında süt satışları yüzde 22 oranında düşerken, tam yağlı süt tüketimi, 1975’ten bu yana yüzde 40 azaldı.
İşin geldiği noktayı göstermek açısından Edairynews’te geçtiğimiz ay yayınlanan bir haberi paylaşmak istiyorum. Amerika’nın Dairyland (Süt ülkesi) olarak bilinen Wisconsin eyaletinin bir numaralı gündemi kapanan süt çiftlikleri. Dünyada sütçülüğün en önemli merkezlerinden biri olan eyalette günde ortalama 2 çiftlik kapanıyor.
Ulusal Çiftçiler Birliği’nden yapılan açıklamaya göre, birçok çiftçi faturalarını ödemek için mücadele ederken iflas eden çiftlik sayısı geçen yıla göre yüzde 24 arttı. Wisconsin Tarım, Ticaret ve Tüketicinin Korunması Bakanlığı’na (DATCP) göre, sadece Mayıs ve Haziran 2018’de eyalette 132 süt tesisi kapandı. Eyalet 2016 ve 2018 yılları arasında yaklaşık bin 200 süt çiftliğini kaybetti.
Ağustos 2003’te 16 bin 264 süt çiftliğine ev sahipliği yapan Wisconsin’da çiftlik sayısı 8 bin 463’e düşmüş durumda. Eyaletteki toplam süt çiftliği sayısı 15 yılda neredeyse yarı yarıya azaldı. Süt endüstrisindeki küçülme Wisconsin’e özel değil. ABD Tarım Bakanlığı (USDA) verilerine göre, 2018 yılında ülke genelindeki süt çiftliklerinin yüzde 6,8’inin kapısına kilit vuruldu.
Amerika’da sütçülük rüyası kabusa dönüşürken Türkiye’deki durum çok mu farklı? Yaşanan büyük değişime rağmen süt sektörünün durumu, “Hala Bir Tırtıl Olduğunu Sanan Kelebek” masalındaki kahramandan pek de farklı değil.
Süt endüstrisinde sessiz ve derinden gelen dip dalga artık su yüzüne çıkmaya başladı. Bu krizi sektörün liderleri ve kanaat önderleri “bilgi kirliliği” diye tanımlayarak geçiştiriyorlar. Oysa veriler, sorunların çok daha derin ve kronik bir aşamada olduğunu ortaya koyuyor.
Süt endüstrisi tüketicilerin talepleri doğrultusunda kendini yenilemezse bu sorunlar sütçülüğün sonunu getirebilir.
Aslında işin içinde biri olarak çok daha değişik olaylar var ama gizleniyor.
Konular çok uzun.