İlk röportajını Süt Dünyası Dergisi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Gümüş’e veren Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği Genel Başkanı Fatih Salih Okumuş, sektöre ve üreticilere önemli mesajlar verdi.
3 Nisan 2015’te Ankara’da gerçekleştirilen Genel Kurulda Türkiye Tarımsal Süt Üreticileri Merkez Birliğinin yeni yönetimi belirlendi. Önceki dönemde Başkan Yardımcısı olan Simav Süt Üreticileri Birliği Başkanı Fatih Salih Okumuş’un Yönetim Kurulu Başkanı seçilirken, Hayrabolu Süt Üreticileri Birliği Başkanı Tevfik Keskin Başkan Yardımcısı oldu. Yönetim Kurulunda ise Münir Altınbaş Muhasip Üye, Mehmet Baş Onursal Başkan, Ali İhsan Gezgin, Agit Haşimoğlu ve Selçuk Gökmen Üye olarak görev aldı.
10 yıldır Yönetim Kurulu’nda görev aldığı Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği’nin yeni Başkanı Fatih Salih Okumuş Süt Dünyası’nın sorularını cevapladı.
Süt Üreticileri Merkez Birliği’nin Yönetim Kurulu Başkanı seçildiniz. Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptığınız dönemden farklı olarak neler yapacaksınız?
Bundan bir önceki yönetim tüm Türkiye’yi temsil etmiyordu. Türkiye’de henüz 20 birlik varken seçilmiş bir yönetimdi. Bu seçimle daha geniş kapsamlı temsili sağlayan bir yönetim oluştu. Tabii ki küçükken kurulan bir yapıyla, 300 birlikte teşkilatlanmasını tamamlamış bir merkez birliği yönetiminin seçimi aynı değildir.
Üreticilerimiz bizden çok şey bekliyor, görevlerimiz zor. Üreticilerimizin önünü açmak için gereken çalışmaları yapıyoruz. Üreticimizin sorunlarını iyi biliyoruz, çünkü biz de üreticiyiz. Aynı meşakkatin içinden geliyoruz. Üretici sorunları çözeceğimize inanarak bize yetki verdi.
ÜRETİCİNİN KAZANIMLARI KADEMELİ OLARAK ARTIYOR
Neredeyse bir senedir süt fiyatlarında bir değişiklik yok. Son dönemde Ulusal Süt Konseyi’nin aldığı fiyat kararlarıyla üreticinin yeterince korunduğunu düşünüyor musunuz?
En büyük handikapımız bahar döneminde arz fazlalığının olması. Bahar aylarında süt üretimi ciddi miktarda artıyor. Üretim artınca arz talep dengesinde oynamalar oluyor. Allah korusun sütleri satamamakla bile karşı karşıya kaldığımız zamanlar olduğunu biliyorsunuz. Sütlerin döküldüğünü, hatta sanayicinin süt tatili uyguladığını biliyorsunuz. Sanki inekler tatil yapıyormuş gibi haftada iki gün süt almıyorum gibi. Biz süt tatili yapıldığı dönemlerden geçtik.
Tedarik sözleşmesi yönetmeliği ile sözleşme yapmayana süt satılmayacağı için artık uzun süreli sözleşmeler yapılabilecek. Üretici açısından kademeli bir şekilde ayakları yere basan kazanımlarımız oluyor. Artık sözleşme yapan sanayici sütü bırakamayacak.
Önceki yönetimlerde yönetim kurulu üyesiydiniz. Ancak şu anda başkan olarak sorumluluğunuz daha farklı. Üreticilerin sizden sorunlarının çözümünde öncülük etmeniz için ciddi beklentileri var. Üyelerinize neler söylemek istersiniz?
Süt Üreticileri Birliği 450 bin kişiyi temsil eden büyük bir sivil toplum örgütü. Gücünü üyelerinden ve teşkilatlarından alıyor. Yılda 20 milyar liralık süt üreten, sanayi kuruluşlarına 9-10 milyarlık süt pazarlayan dev bir örgüt. Ciddi projelerimz var, inşallah üreticilerimize müjdeleri birbiri ardına vereceğiz.
GİRDİ MALİYETLERİNİN AZALTILMASI GEREKİYOR
Üreticilerin süt fiyatlarıyla ilgili beklentileri var, bu konu seçimlerden sonraya mı kaldı?
Üreticimiz zarar etme boyutuna geldiği anda sesimizi yükseltiyoruz, bugün de aynı şekilde. Ama siz de takdir edersiniz ki yeni yönetim daha bir aylık. Toplantılar yapıyoruz, önceki çalışmaları analiz ederek yeni bir rota belirliyoruz. Sanayi kuruluşlarını düşmanımız değil, onları iş ortaklarımız olarak görüyoruz. Ama üreticilerimizin el emeğinin karşılığını alması için her alanda gerekli mücadeleyi kararlılıkla vereceğiz.
Maliyetler artıyor fiyatlar yerinde sayıyor, bu konuda birşey yapmayacak mısınız?
Girdilerimizde ciddi bir artış olduğu muhakkak. Üreticiler olarak sütten ziyade emeğimizden para kazanıyoruz. Girdilerde ciddi bir artış olunca haklı olarak üreticimiz zorlanıyor. Ancak süt fiyatının arttırılmasından ziyade girdi maliyetlerini düşürülmesi için çalışmalar yapmak gerekiyor.
Üretici Birlikleri Kanununda görevlerimiz çok açık. Ürettiğimiz süte pazar bulmak ve üyelerimize girdi temini konusunda yönlendirici olmak görevlerimiz arasında. Yemden başlayarak mazot, elektrik gibi birçok girdi kalemini üyelerimize daha ucuza sağlamak için projelerimiz var. Örneğin elektrik ve mazotta yüzde 10’luk bir indirim sağlayabilirsek, karlılığı artırmış oluruz. Bugüne kadar süt fiyatı, yem fiyatı tartışmasının dışına çıkılamadı, biz çeşitli projelerle üreticinin yükünü azaltmak için projeler geliştireceğiz.
İŞİMİZİ İYİ YAPARSAK DİĞER BİRLİKLER SÜTTEN ÇEKİLİR
Sizce üretici organize olamadığı ve birlikte hareket edemediği için mi sorun yaşıyor?
Aynen, biz organize olmak zorundayız, birlik içinde hareket etmemiz lazım. Demek istediğim örgütlü hareket edersek üyelerimizin girdi maliyetlerini ucuzlatabiliriz. Biz de üzerimize düşeni yapmalıyız. Üreticimizi eğitirsek, girdi temininde yardımcı olursak ve birim hayvandan alınan süt miktarını arttırırsak üreticimizin kazancı da artar.
Hayvancılıkla ilgili örgütlerde görev ve yetki karmaşası var. Damızlık birlikleri ve kooperatifler de sizin alanınızda faaliyet gösteriyorlar. Bu konuda neler yapacaksınız?
Üretilen sütün tamamının kayıt altına alınarak sanayiye aktarılması organizasyonunun sağlanması bizim görevimiz. Üretici örgütleri kendi görev sahasında değil, çeşitli platformlarda bunu dile getiriyoruz. Süt bizim işimiz, hayvan ıslahı damızlık birliklerinin, girdi temini ve ticareti ise kooperatiflerin işidir. Bakanlığımızın yaklaşımının da böyle olduğunu iyi biliyorum. Herkes kendi sahasına çekilirse hem üretici kazanacak, hem de sanayici muhatabını bilecek. Bunun sağlanması halinde herkes kazanacaktır.
Ancak bu noktada şunu söylemek istiyorum. Ben bugüne kadar süregelen “damızlık birliği, süt birliği ve kooperatifler” çatışmasının biraz uzağındayım. Herkesin üstüne düşen görevler var, kimse görevini yapmadan hiçbir şey isteyemez. Türkiye’de sütün kalitesini artırmak bizim sorumluluğumuzda, kendi işimize bakıp kavga etmememiz lazım.
Hayvancılığa verilen destekler 10 yılda kat kat artmış durumda. Devlet ona onu veriyor, bize bunu vermiyordan ziyade bizim öncelikle yapacaklarımıza odaklanmamız lazım. Bize bazı şeyler verilmiyor diye şikayet etmektense daha çok çalışmamız lazım. Biz kendi üzerimize düşeni en iyi şekilde yaparsak diğer birlikler bizim alanımızdan çekilmek durumunda kalırlar.
SÜT KALİTESİNİ ARTIRMAK İÇİN PROJELERİMİZ VAR
Süt üretici birlikleri olarak önce kendi üzerinize düşen görevlere odaklanacağınızı mı söylemek istiyorsunuz?
Bizim yapacağımız işlerle neyi hakettiğimizi göstermemiz gerekiyor. Destekleme sisteminde küçük işletmelerin süt kalitesini arttırmak için yapılacak projeleri çok önemsiyoruz.
Peki, bu nasıl olacak?
50 ile 100 litre arasında sütü olan bir üretici sütünü işletmesinden toplama merkezine kadar sıcak olarak taşıttırıp kaliteyi yüzde 20 bozacağına sütünü ahırında soğutmalı. Küçük üreticinin sütünü yerinde soğutmasını sağlayabilirsek çiftlik sütü fiyatına satabiliriz. Küçük işletmelerimizin en büyük sorunu kalitedir. O zaman küçük üreticinin sütünü yerinde kaliteli hale getirmemiz lazım.
Bugün Türkiye’deki sütün yüzde 82’si küçük işletmelerde üretiliyor. Küçük işletmeler bu işi zarar etse de yapıyor. Bunlar el emeğini, işçiliği kar sayar, gelirgider hesabı yapmaz, cebindeki son kuruşu da hayvanını doyurmak için harcayarak süt üretirler. Bu yapıyı iyi biliyorum, çünkü ben de içinden geliyorum. Bu yönüyle küçük işletmelerimiz hayvancılığın sigortasıdır.
Bugüne kadar hedefimiz Türkiye’de yeterli süt üretimini sağlamaktı. Şu anda yıllık 19 milyon tona yakın süt üretiliyor. Türkiye ihtiyacı olan sütü üretir hale geldi, bundan sonra hedefimiz kaliteyi artırarak sütün tamamının soğuk zincirde toplanmasını sağlamak.
DESTEKLER KALİTEYİ ARTIRMAK İÇİN VERİLMELİ
Süt üretimi artarken hayvancılık destekleri azalıyor. Süt primlerinin ne olacağıyla ilgili de belirsizlikler var, bu konuda ne söylemek istersiniz?
Bundan sonraki süreçte desteklemeler sadece sütün miktarı ile ilgili olmayacak, kalite ile de ilgili olacak. Artık soğuk zincirsiz sütün kalmaması lazım, yani sıcak süt kalmamalı. Bakteri ve somatik hücre sayıları ile yağ ve protein oranları normlara uygun olmalı. Bundan sonra hayvancılık desteklerinde süt kalitesini arttırmaya ağırlık verilmesi gerekiyor.
Sütün kalitesini artırmak için ne gibi çalışmalarınız olacak?
29 ilimizde süt analiz laboratuvarımız var, bunların sayısını daha da artıracağız. Küçük aile işletmelerinde süt kalitesini iyileştirmek için projelerimiz var. Sütün sahada toplanması, taşınması ve depolanmasını bir standarda kavuşturacağız. Birim hayvandan alınan süt miktarını artırarak üreticinin gelirinde artış sağlayacağız. Avrupa Birliğindeki laktasyon oranı ve hayvan refahı seviyelerini yakalamamız lazım.
HER AHIRA SOĞUTMA TANKI
Çözümü dışarda aramanın bir anlamı yok, süt kalitesini iyileştirmek ve sütün soğuk zincirde toplanmasını sağlamak için mevcut destekler yeterli. 50-100 litrelik soğutma tanklarını işletmelere (ahırlara) sokmamız lazım. Süt sağıldıktan sonra direkt tanka gireceği bir sistem kurmalıyız. Günlük 100 litre sütü olan üreticimiz sütünü çiftlik sütü değerinde satabilirse yapacağı yatırımı iki senede geri alabiliyor.
Küçük üreticilere yönelik böyle bir sistemin kurulması için nasıl bir çalışmanız olacak?
Kalite primi farkıyla bütün yatırımlar yapılabiliyor. Sanayiciler de buna razı, çünkü sanayicinin kalitesiz süt nedeniyle firesi yüksek oluyor. Biz sütün kalitesini artırarak bu kaybı önlersek, yatırımlarımızı sütümüzü alan sanayiciye finanse ettirebiliriz.
Anlık süt kayıt sistemi projesi hangi aşamada?
Şu andaki süt icmalleri Ulusal Süt Kayıt Sistemine aylık olarak giriliyor. Sütü kimin kaç liradan aldığını sistemde 1-1,5 ay gecikmeli görebiliyoruz. Süt fiyatlarını anlık izlemek ve süt politikasını daha iyi yönetmek için anlık kayıt gerekli. Süt döküldüğü an kayda girmeli. Teknik bazı handikapları aşabilirsek pilot bölge ile başlayarak 5-10 senede tüm Türkiye’de uygulanmasını hedefliyoruz. Nerde ne kadar süt var, ne kadar azaldı, ne kadar arttı, bunların anlık olarak takibi çok önemli, bu olmadan sütü yönetemezsiniz.
Yeni yürürlüğe giren Süt Tedarik Sözleşmesi Yönetmeliğinin küçük üreticinin aleyhine olduğuna dair görüşler var. Yönetmelik beklentilerinizi karşıladı mı?
Beklentilerimizi tam anlamıyla karşıladığını söyleyemeyiz. Ancak ülkemizin sütçülüğü açısından değerlendirecek olursak iyi bir başlangıç olduğunu düşünüyorum. Sözleşme zorunluluğunun getirilmesi üreticinin lehine oldu. Bu sözleşmeolmadığında en çok üretici mağdur oluyordu. Sözleşmeler 6 ayla bir yıl arasında olacak ve sanayici artık sözleşme yapmadan süt alamayacak. Keyfi olarak süt bırakamayacak ve süt tatili yapamayacak.
SÜT TEDARİKİNDE TEK YETKİLİ SÜT BİRLİKLERİ OLACAK
Süt Üreticileri Birliği olarak süt satma yetkisinin sadece sizde olmasını istiyordunuz. Ancak yönetmelik tüm örgütlere ve çiftliklere yetki veriyor.
Türkiye’de bin civarında ilçe var, süt birliği ise 300 ilçede var. Bunu geçiş süreci olarak değerlendiriyoruz. Evet süt, süt birliğinin işidir ancak tek başına yetki sahibi olsaydık örgütlü olmadığımız bölgelerde üreticimiz mağdur olabilirdi. Üreticilerin mağdur olmaması için bu şekilde çıktığını düşünüyorum. Geçiş sürecinden sonra bu sözleşmelerin süt birliği tarafından yapılması lazım. Gelecek sene bu sözleşmelerin hepsinin süt birliği tarafından yapılacağına inanıyorum.
Kayıtsız 10 milyon ton sütün kayıt altına alınması için ne gibi çalışmalarınız var?
Ulusal süt kayıt sistemine başlayalı 5-6 sene oldu. Bu sürede 9 milyon ton süt kayıt altına alındı. Doğu’daki süt miktarını tam olarak bilemiyoruz. Doğu’daki birlik sayısı hızla artıyor, Erzurum da iki tane yeni birliğimiz kuruldu. Urfa’da bile birlik sayımız 5-6 ya ulaştı. Kayıtlı süt miktarını artırmak için birliklerimizin sayısını artırarak teşkilatlanmayı tamamlamız gerekiyor.
İNEĞİM VAR, MANDIRAM YOK
Farklı bir soru sormak istiyorum. İneği olmayan biri süt birliğine üye olabilir mi, yönetimde yer alabilir mi?
Birliğimize üye olmak için ilçe tarım müdürlüğünden ineği olduğuna dair belge ile kapasite raporu alınması gerekiyor. İneği olmayan, süt üretmeyen, kapasitesi olmayan süt birliğine üye olamaz.
İnek sahibi olmadığınıza dair iddialar gündeme geldi. Sizin ineğiniz var mı?
Evet, benim ineğim var, sütüm de var. Müstahsil makbuzum da kesiliyor, süt parası da alıyorum. Hatta bugün 26 baş daha aldım.
Bu iddialara karşı herhangi bir girişiminiz oldu mu?
Hukuki süreç başlattık konuyla ilgili. Hukuk müşavirimize verdiğimiz yetki ile hakkımızı savunuyoruz. Bunun merkez birliğimizin seçimli genel kurulundan birkaç gün önce yazılmasını da manidar buluyorum. Özellikle benim süt fabrikam olduğu da yazılmış. Evet, yüzde 100’ü Simav Süt Birliğine ait olan bir mandıramız var. Birliğimize ait olan bu başarılı girişim şahsıma aitmiş gibi gösterildi. Burada ürettiğimiz ürünlerin markası da Simav Süt Birliği’dir.
Son olarak, hayvancılık politikalarını başarılı buluyor musunuz?
Son dönemde hayvancılığa ciddi destekler var, başarılı olmasa sütümüz 19 milyon tona çıkmazdı. Kayıtlı sütümüz bile 4,5 milyon tondan 9 milyon ton oldu.
HERŞEYİN BAŞI EĞİTİM!
Süt üreticilerine ve sektöre vermek istediğiniz mesaj var mı?
Üreticimiz cefakar ve vefakardır. Bizde köylülükle üreticilik birbirine girmiş durumda. Köylümüzün ne kadar gariban, iyi niyetli ve alçak gönüllü olduğunu Mustafa Kemal Atatürk, “Köylü milletin efendisidir” diye çok güzel ifade etmiş.
Türkiye’yi güçlendirecek olan üretimdir. Biz ürettikçe Türkiye büyüyecek. Üreticimizin sorunlarının çözümü için mücadele edeceğiz. Biz üretenlerin temsilcisiyiz, onların Ankara’da bakanlıklarda temsilcisi ve sesi olacağız.
Sütün pazarlanması ve tedariki konusunda birliğimizin tek yetkili olması gerekiyor. Bu talebimizde ısrarcı olacağız. Süt politikasının iyi yönetilmesi için tek tip tedarik sözleşmeyle beraber kargaşa olmaması için tek muhatap gerekiyor. Bunun için mücadelemiz devam edecek.
Eğitim bizim için her şeyden önce geliyor. Eğitim ve hijyenle ilgili çalışmalara ağırlık vereceğiz. Yakında projelerimizi kamuoyuyla paylaşacağız.