Birleşmiş Milletler, tarım ve hayvancılıkta küçük işletmelerin desteklenmesi amacıyla, 2014 yılını “Aile Çiftçiliği Yılı” ilan etti.
Küçük çiftlik sahipleri, dünyada gıda üretimin yüzde 70’ini gerçekleştirirken, açlık çekenlerin de yüzde 50’sini oluşturuyor. Ülkemizde süt işletmelerinin de yüzde 85’i küçük aile işletmesi…
Tarım Bakanı Mehdi Eker, Okan Üniversite’sinde düzenlenen “Süt Politikaları” panelinde dünyanın her yerinde çiftçinin az kazandığını, Türkiye’de biraz daha az kazandığını dile getirmişti. Oysa kırsal yaşamı canlı tutan, gıdamızı üreten çiftçimiz, kazancıyla geçimini sağlayamayacak durumda. Çünkü tarım sektöründe kişi başına düşen gelir, milli gelirde kişi başına düşen miktarın üçte biri kadar.
Kırsal kesimdeki yoksulluğu ortadan kaldırmanın tek yolu küçük aile işletmelerinin desteklenmesinden geçiyor. Gelişmiş ülkelerde tarımda çalışanların milli gelirden aldıkları payın artırılması için aile işletmeciliği destekleniyor. Sadece aile işletmeciliği değil, kooperatifçilik de destekleniyor. Küçük işletmeleri desteklemek için ürünlerine pazar bulmalarına da yardımcı olunmalı.
Aile işletmeciliği konusundaki duyarlılığın ülkemizde de gelişmesi gerekiyor. Süt üreten ve işleyen aile işletmelerinin de bu anlamda desteklenmesi gerekiyor.
Süt işletmelerinin yanında, büyük sanayi kuruluşlarıyla rekabet edemeyen mandıralar da desteklenmeli. Birçok mandıra 31 Aralık’ta onay numarası alamadığı için kapanma tehlikesiyle karşı karşıya. Yerel bazda üretilen sütü işleyerek piyasaya kazandıran küçük mandıraların kapanması kırsal ekonomimizde, hayvancılıkta ve çiftçi ailelerinde büyük yaralar açacaktır.
ABD’de tarım işletmelerinin yüzde 98’i aile işletmesi, bunların yüzde 91’i de küçük işletmeler. ABD, Fransa ve Japonya gibi gelişmiş ülkelerde aile işletmeciliği yaygın ve desteklenmekte. Bu ülkelerde kırsal yaşam ve tarım işletmeciliği insanların özendiği bir hayat tarzı. Türkiye’de ise üreticimiz asgari ücret alabilmek umuduyla bağını, bahçesini, tarlasını bırakıp büyük şehirlere göç etmek zorunda kalıyor.
Gelişmiş ülkelerin hükümetleri, aile işletmelerine yönelik koruma ve destekleme programları uyguluyor. Özellikle ABD ve AB’de sağlanan sübvansiyonlar, çiftliklerin önemli gelir kaynaklarından birini oluşturuyor. Ayrıca küçük aile işletmeleri lehine süt, et, yumurta gibi hayvansal ürünlerin satışıyla ilgili ciddi sınırlamalar ve yasaklar uygulanıyor.
Birleşmiş Milletler, 2014’ü Dünya Aile Çiftçiliği Yılı ile ilan ederek aile çiftçiliğini tarımsal, ekonomik, çevresel ve sosyal politikaların merkezinde yeniden konumlandırmayı amaçlıyor. Bu, küçük işletmelerin sorunlarının farkına varıp onların verimli ve kazançlı duruma gelmesini sağlamak için bir fırsat.
Tarımsal kalkınma aile işletmeciliğinin desteklenmesiyle ancak mümkün olabilir. Çiftçinin arazi, doğal kaynaklar, teknoloji, yayım hizmetleri ve fi nans kaynaklarına erişiminin kolaylaştırılması gerekiyor. Avrupa’da öncelikli olarak aile işletmelerine verilen IPARD kırsal kalkınma desteklerine bizde kaç aile işletmesi ulaşabiliyor. Oysa kırsal ekonomi küçük aile işletmeleri sayesinde ayakta ve bu işletmeler aynı zamanda biyolojik çeşitliliği ve geleneksel gıdaları da koruyorlar.
2014 Dünya Aile Çiftçiliği Yılı, küçük aile işletmelerinin geliştirilmesi için bir fırsat olabilir. 2012 Dünya Kooperatifçilik Yılı birkaç gösterişli toplantıyla geçiştirilmiş, yapısal iyileşme için gerekli adımlar atılmamıştı.
Aile Çiftçiliği Yılı’nda küçük işletmelerin hak ettikleri değeri bulmalarını diliyorum.