Ulusal Süt Konseyi çiğ inek sütü fiyatının 15 Kasım’dan itibaren 2,30 lira olacağını bildirdi. Bugünkü maliyetleri bile karşılamayan fiyat, 2020 yılının sonuna kadar geçerli olacak. Dövizdeki artışa bağlı olarak yem fiyatları artacak, mazotun ve gübrenin fiyatı artacak dolayısıyla çiğ süt üretim maliyetleri yükselecek. Ancak fiyat 2020 yılının sonuna kadar hep sabit kalacak.
Necip Fazıl Kısakürek’in Destan adlı şiirinde ifade ettiği gibi: “Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa.” Fiyatın belirlenmesinde süreç nasıl işliyor da böylesi hayattan ve ekonomiden kopuk kararlar, üstelik üreticiye müjde verir gibi bir algı yaratılarak açıklanıyor? Yürürlükteki mevzuata göre Ulusal Süt Konsey’inin esas görevi fiyat açıklamak değil sütün maliyetini tespit etmek.
Sütün maliyeti (Başkanlığını Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın yaptığı) Gıda Komitesi’ne iletiliyor. Komite, yapılacak zammın enflasyona etkisi ile ilgili Merkez Bankası’nın görüşü ile birlikte bu maliyeti değerlendirerek “tavsiye fiyatı” belirliyor. Belirlenen fiyat açıklanması için Konsey’e bildiriyor.
Süt fiyatı belirlemede işin tüm inceliği maliyet hesaplamalarına dayanıyor. Konsey’in tespit edip yayınladığı çiğ süt maliyeti Haziran 2016’ya kadar bölgelere göre farklılık gösteriyordu. Ancak ne olduysa bölgeler arasındaki maliyet farkı bu tarihten sonra sıfırlanarak tüm bölgelerde aynı çıkmaya başladı.
Konsey’e göre 1 litre çiğ inek sütünün maliyeti 2019 yılı Ağustos ayında 1,54 lira olarak gerçekleşmiş. Üretici cephesinde ise durum çok farklı. Avrupa Birliği standartlarında hastalıklardan ari bir süt çiftliğinin maliyet hesaplamasına göre, aynı dönemde 1 litre sütün ortalama maliyeti 2,70 lira. Aynı işletmede 1 Ocak ile 31 Ağustos tarihleri arasında sütü oluşturan maliyetlerdeki artış oranı yüzde 55, süt fiyatındaki artış oranı ise yüzde 10 olarak gerçekleşmiş.
Türkiye’nin en modern süt çiftliklerinden biri olan bu işletmenin sahibi 2,30 lira fiyat için, “Fiyattaki son güncelleme sütçülüğü yavaşça ölüme terketmektir” diyerek hayal kırıklığını dile getirdi.
Peki, çiğ süt fiyatı dünyanın her yerinde bizdeki gibi mi belirleniyor. Süt fiyatı ile ilgili nihai kararı veren ve üyeleri Bakanlardan oluşan Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi dünyanın neresinde var? Sütün maliyeti dünyanın neresinde üreticilerin söz sahibi olamadığı Süt Konseyi gibi kurumlar tarafından belirleniyor? Dünyanın neresinde üreticileri çiftçilerin kendi aralarında kurdukları değil de devletin çiftçiler için kurduğu sarı örgütler temsil ediyor?
Dünyada süt fiyatı maliyet hesabına veya pariteye göre belirleniyor. Maliyet hesabında, 1 litre çiğ sütün maliyetine üreticinin refah payı eklenerek bir fiyat oluşuyor. Süt/yem paritesinde ise 1 litre süt 1,5 kilo karma yem fiyatına sabitleniyor. Türkiye’de belirlenen fiyat ise ne maliyet hesabına, ne de süt yem paritesine uygun.
Dünyada 1,5 olarak kabul edilen pariteyi eski Tarım Bakanı Mehdi Eker beğenmeyerek 1,3’e çekmişti. Konsey’in açıkladığı maliyet hesabına göre Ağustos ayında 1 kilo yem fiyatı 1,63 lira. Bu durumda, Eylül ayında fiyatın; parite 1,3 kabul edilirse 2,12 lira, 1,5 olarak kabul edilirse 2,45 lira olması gerekmez miydi?
Dünyanın hiçbir yerinde süt fiyatı böyle hesaplanamaz. Manipüle edilmiş maliyet verileri ve Bakanlığın kabul ettiği 1,3 parite bile baz alındığında süt üreticisinin nasıl mağdur edildiği ortada. Çiğ süte destekleme primi verilip verilmeyeceği, verilecekse ne kadar olacağı ise Nisan ayından beri belirsizliğini koruyor üstelik.
Türkiye’de güçlü olan fiyatı belirliyor, devlet onaylıyor, üretene ise ağlamak kalıyor. Süt üreticisi örgütsüz, dağınık ve bölünmüş halde. Ürettiği ürünü değerinde satmak için mücadele etmek yerine nafaka ister gibi fiyat açıklanmasını bekliyor.
Anlayacağınız böyle bir fiyat sistemi, olsa olsa üretimi engellemek için kurgulanabilir.