Hayvancılıkta şikâyetlerin başında süt fiyatlarının düşük olduğu gelmekte, bir litre sütle iki bardak çay içilemediğinden dem vurulmaktadır.
Diğer yandan veteriner masraflarının yüksekliği, yem fiyatlarındaki sürekli artışlar sorunların başında yer almaktadır.
Hayvansal ürünler gerçekten kullanılan girdilere göre düşük fiyatla satılmakta, kâr oranı iyice düşmekte, zaman zaman zarar dahi edilmektedir. Aslında çoğu işletmede kayıt tutulmamakta, ancak sonuçta zarardan söz edilmektedir. Kayıt tutma sistemi geliştirilmiş olsa, zararın neden kaynaklandığı ortaya çıkacak ve buna göre tedbirler daha kolay alınabilecektir.
Türkiye’de hayvansal üretim kompozisyonu, kanatlı ve büyükbaş hayvan yetiştiriciliğine doğru hızla kaymaktadır. Koyun ve keçi varlığının azalması, hem et hem de süt üretiminde büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinin oranını %70-80’lerin üzerine çıkarmıştır. Süt sığırı yetiştiriciliği, ırk olarak gelişme gösterdikçe entansif yetiştiricilik ağırlık kazanmaktadır.
Dolayısıyla meralardan yararlanma giderek azalmaktadır. Bu durumda hayvan besleme ana üretim maliyeti durumuna gelmektedir.
Hayvansal üretim maliyetlerinin %70-80’ini besleme giderleri oluşturmaktadır. Hizmet satın alınmayan, aile işgücünün kullanıldığı işletmelerde bu oran daha da artmaktadır. O halde ekonomik bir hayvancılık yapabilmek için verimi azaltmadan hayvansal üretim giderlerini azaltma, diğer bir deyişle besleme giderlerini azaltmanın yollarını bulmak gerekmektedir.
Besleme giderlerini azaltmanın en önemli yolu, ihtiyaç duyulan yemi işletme içerisinden temin etmek, yeşil ot, hasıl, kuru ot ve silaj üretimine ağırlık vermektir.
Satın alınan yemle sürdürülmeye çalışılan hayvancılık, evde yemek pişerken her gün lokantada yemek yemeye benzer.
Nitekim ülkemizde kaba yem üretimine yeterince ağırlık verilmemekte ve hayvansal üretimden arzu edilen gelir elde edilememektedir. Genellikle sütten elde edilen gelir yem masraflarını ancak karşılamaktadır. Sütten para kazanamayan üretici aslında emeğinin karşılığını dana veya damızlık düve satarak karşılamaya çalışmakta, bu da yeterli olmamaktadır.
Süt sığırlarında günlük diyetin yıllık ortalama % 60’ını kaba yem % 40’ını kesif yem oluşturmaktadır. Günlük yedirilecek yem miktarının tayininde ise, hayvanın canlı ağırlığı ve günlük süt verimi dikkate alınmaktadır. Hesapların detaylarını burada vermekten ziyade konunun önemini vurgulamak daha yarar vardır. Sulama imkânı olan işletmelerde 1 kg silaj mısırın maliyeti 7 kuruş civarındadır ve piyasada silajın satış fiyatı 18-20 kuruş arasında değişmektedir. Yine 1 kg yonca kuru otunun işletmeye maliyeti 17 kuruşu geçmezken, piyasada balyası 12 liraya, kilosu 50-55 kuruşa satılmaktadır. Hayvan beslemede neredeyse hiç değeri olmayan samanın bile kilosu 30 kuruşa kadar çıkmaktadır. Hal böyle olunca hayvansal üretim maliyetleri artmakta ve özellikle süt satışından arzu edilen gelir elde edilememektedir.
550 kg canlı ağırlığa sahip 25 litre süt veren bir süt sığırının günlük besleme maliyeti, 8 kg yonca, 20 kg silaj ve 10 kg sanayi yemi üzerinden hesap edilirse, 15 TL’yi bulmaktadır. Eğer kuru ot ve silaj işletmede tarla tarımı içerisinde yetiştirilirse, bir süt sığırının günlük besleme maliyeti 9 TL’ye düşmektedir.
Besleme maliyetlerini azaltmanın bir yolu da işletmelerde hasılmatikten yararlanmaktır.
Hasılmatik yeni bir makine olup; arpa, buğday, yulaf gibi küçük taneli ürünleri çimlendirmek ve yeşil olarak hayvanlara sunma prensibiyle çalışmaktadır. Günde 50 kg arpa ile 400 kg yeşil yem üretebilen tipleri orta ölçekli işletmeler için yem giderlerini önemli derecede azaltabilmektedir. Hasılmatikle arpa hasılı üretmek suretiyle kuru ot ve kesif yem tüketimi de azaltılmakta ve hayvan başına günde 5-6 TL tasarruf yapılabilmektedir.
Tüm üretim dallarında olduğu gibi, süt sığırcılığında da verimli ve karlı üretim yapma zorunluluğu vardır. Hayvansal üretimde kayıt tutmak, yaşlı ve verimsiz hayvanları sürüden çıkarmak, hayvan besleme giderlerini azaltmak, kaba yem üretimine ağırlık vermek karlı bir hayvancılık için olmazsa olmazlardandır.
Yem bitkileri yetiştiriciliğine yapılan teşvikler de dikkate alınırsa, kaba yem üretim maliyetlerinin daha da düştüğünü ve hayvan beslemenin daha ucuza gelebileceğini belirtmekte yarar vardır. Kaldı ki, başta fiğ, yonca, silaj mısır, sorgum sudanotu melezi, tek yıllık çim, tritikale, arpa, yulaf gibi yem bitkileri ülkemizde yetiştirilebilmekte ve yüksek verim alınabilmektedir. İşin aslı, karlı bir hayvansal üretimin temelinde kaba yem vardır. İşin aslı, süt meselesi ot meselesidir.
___________________
* Prof. Dr. Harun Baytekin, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi