“Piyasada çok fazla miktarda taklit ve tağşiş süt ürünleri bulunmaktadır. Bu ürünlerin, doğru üretilenlerle birlikte ayni pazarı/rafları paylaşmaları beraberinde haksız rekabeti de getirmektedir. Satılan hileli süt ürünleri aynı zamanda insanların sağlığını da tehdit etmektedir.”
Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) 2018 Yılı Süt Raporunu yayınladı. Raporda, Türkiye süt sektöründeki sorunları ve bunlara ait çözüm önerileri 15 maddede özetle şöyle sıralandı:
- Sektörde yoğun bir kayıt dışılık hakimdir. Kayıtlı sanayinin en büyük rakibi sağlık koşulları bilinmeyen ve denetlenemeyen merdiven altı üretimdir. Kayıtlı firmalar ile kayıt dışı üretim yapan firmaların aynı pazarda yer almaları haksız rekabeti de beraberinde getirmektedir. Kayıt dışı üretimin engellenmesi için gerekli tüm yaptırımlar uygulanmalıdır. Geleneksel üretim yapan küçük üreticiler de kayıt ve hijyen koşulları düzeltilerek desteklenmelidir. Ülkemizde sağlıklı nesiller yetiştirilmesi ve sütün stratejik önemine uygun politikalar geliştirilmelidir.
- SEK, EBK ve YEMSAN özelleştirmeleri sonucu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da işsizlik daha da tırmanmış, yaşam kalitesi gerilemiştir. Türkiye tarımının nüfusu besleyebilmesi, ihracat yapabilmesi ve gıda egemenliğini sağlayabilmesi için bu tür yapılara gereksinim bulunmaktadır. Bu yapılarla birlikte kooperatif üyelerine daha çok destek verilerek üreticilerin ilçe bazlı kooperatif çatısı altında örgütlenmeleri sağlanmalıdır.
- Hayvan ıslahı faaliyetlerinin ürünü olan nitelikli damızlık üretiminde ciddi ilerleme sağlanamamıştır. Burada genetik ve çevresel ıslah çalışmalarının bir arada yürütülememesi, ülke kaynaklarına yeterli özenin gösterilmemesi, üreticilerin örgütlenememesi gibi unsurlar etkili olmuştur. Damızlık konusunda yapılacak çalışmalar ile ülkemizin damızlık, canlı hayvan ve karkas ithalatını önce azaltarak sonra da sonlandırarak yüz milyonlarca doların ülke dışına çıkışını engelleyecektir.
- Ülkemizde mevcut süt pazarlama yapısında ortaya çıkan marjdan aracıların önemli bir pay alması, üreticinin ürününü gerçek değerinde satamamasına, tüketicinin de yüksek fiyattan süt ve süt ürünleri tüketmesine neden olmaktadır. Bu aşamada üretici ile tüketiciyi yan yana getiren tarımsal üretim kooperatifleri ve tüketim kooperatifleri kurulmalıdır.
- Ülkemizde kaliteli yem kaynakları hayvanların ihtiyacını karşılayacak yeterlilikte değildir. Dolayısıyla yem açığı mevcuttur. Bu amaçla üreticilerin kaba yem üretmesi için gerekli destekler verilmelidir. Yine yem maliyetinin azaltılması için mera alanları ıslah edilerek yetiştiricinin hizmetine sokulmalıdır.
- Üreticilerimiz gerek hayvan besleme gerekse bakım/sağlık konularında gerekli bilgi birikimine sahip değillerdir. Büyükbaş hayvanlarımızın süt verimleri gelişmiş ülkelerin çok gerisindedir. Önemli sorulardan biri buzağı kayıplardır. Üniversitelerin ilgili bölümleri ile bu işbirliği yapılarak belli bölgelere model olacak eğitim çiftlikleri kurulmalıdır. Ayrıca kooperatifler tarafından oluşturulacak ortak kullanımlı makine parkı, küçük üreticilerin hizmetine sunularak, ekipman desteği verilmelidir.
- 7. Kalite–fiyat ilişkisi yeterince göz önünde bulundurulmamaktadır. Sütlerde hijyen ve mastitis göstergesi olan bakteri yükü ve somatik hücre sayısı yasalarda belirlenen kriterlerin çok üzerindedir. Bakteri yükünü ve somatik hücre sayısını standartlara ulaştırmak için üreticilere gerekli eğitimler verilmelidir.
- 8. Süt endüstrisinde soğuk zincirde ve süt toplama ağında büyük ilerleme kaydedilmesine rağmen henüz yeterli seviyeye gelinememiştir. Sütün toplanması ve taşınmasında meydana gelen kayıpları önlemek için gerekli olan süt toplama ağı ve soğuk zincirin alt yapısı oluşturulmalıdır. Bunun için üreticilere kooperatifler üzerinden destekler sağlanmalıdır.
- 9. Yoğurt ve ayran dışındaki süt ürünleri tüketim miktarı düşüktür. Sütün besleyici değeri ve sağlık açısından önemini tüketicilere anlatmak için eğitim, yayım ve tanıtım faaliyetlerine ağırlık verilmeli, Okul sütü programına gerekli kaynak aktarılarak program tüm öğretim sürecinde olacak şekilde tekrar hayata geçirilmelidir.
- 10. Gerek gıda güvenliği gerekse yüksek üretim maliyetleri sebebiyle ihracat olanaklarımız oldukça kısıtlıdır. Dış ticarette yeni pazarlar elde etmek için özellikle geleneksel ürünlerimizin üretimi desteklenmelidir.
- 11. Nakit akışı ve finansman konularında sıkıntılar yaşanmaktadır. Süt sektöründe sanayici satın aldığı sütün bedelini 1530 günlük aralarla üreticiye öderken marketlere sattığı nihai ürünün bedelini ancak 3-6 aylık vadelerle geri alabilmektedir. Hipermarketler kanununda gerekli düzenlemelerin yapılarak yürürlüğe konması sorunun giderilmesi bakımından önemlidir.
- 12. Piyasada çok fazla miktarda taklit ve tağşiş süt ürünleri bulunmaktadır. Bu ürünlerin, doğru üretilenlerle birlikte ayni raflarda bulunması haksız rekabeti de getirmektedir. Satılan hileli süt ürünleri ayni zamanda insanların sağlığını da tehdit etmektedir. Hileli süt ürünü üretenlere karşı daha caydırıcı cezalar uygulanmalı.
- 13. Süt ve ürünleri konusunda bilgi kirliliği bulunmaktadır. Bu konularda örneğin kamu spotlarıyla devletin tüketicileri bilgilendirmesi gerekmektedir.
- 14. 10 beygir gücün altında ve 10 işçiden az işçi çalıştıran işletmelerde mühendis çalıştırma zorunluluğu bulunmuyor ve bu tür işletmeler günde 20 tona yakın süt işleyebilmektedirler. Üretimin güvenli bir şekilde yapılması için bütün süt işletmelerine mühendis çalıştırma zorunluluğu getirilmelidir.
- 15. Süt sektörü hızlı bir şekilde enerji gereksinimlerini yenilenebilir kaynaklardan sağlamalıdır. Hayvancılık işletmelerinde biyogaz, süt işleme tesislerinde güneş enerjisi kullanımı için verilen teşvikler arttırılmalıdır.