Prof. Dr. İsmet Türkmen ile ineklerin kuru dönemde nasıl beslenmesi gerektiğini konuştuk.
Uludağ Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Türkmen, AB onaylı ve arilik belgesine sahip Türkiye’nin öncü süt işletmelerinden Cactus Farms’a besleme danışmanlığı yapıyor. Türkmen, Cactus Farms Akademi aracılığıyla deneyimlerini sektörle paylaşıyor.
KURU DÖNEMDE YÜKSEK ENERJİLİ BESLEME
Cactus Farms ile işbirliğiniz nasıl başladı?
İşbirliğimiz 4-5 sene öncesine dayanıyor. Buraya ilk parti düveler getirildiğinde hayvanlar için çok iyi koşulların sağlandığını duyuyordum. Doğumlar başladıktan sonra ineklerde felç ve ölüm vakaları artmıştı. Hayvan doğurduktan bir süre sonra yatalak hale geliyor ve yerinden kalkamıyor. Bu vakalar günlük süt verimi 40-50 litrelerde olan ineklerde çok görülüyordu. 6 ay deneme yanılma yöntemleriyle çeşitli tedaviler uygulanmış ancak ölümler artarak devam etmişti.
Çiftlik yönetimindeki arkadaşlar konuyu bana aksettirdiler. Bunun üzerine çiftliğe geldim. Çiftlikte gezerken işletmede ağır bir kimyasal koku dikkatimi çekti. Doğum öncesi hayvanların çok şişman olduklarını da görünce ölümlerin karaciğer yağlanmasından dolayı olabileceği aklıma geldi.
Rasyonlara ve hayvanların genel sağlık durumuna baktıktan sonra çeşitli tetkikler yaptık ve ölümlerin karaciğer yağlanmasına bağlı ketozisten kaynaklandığını gördük. Büyük bir işletmede böyle bir problemle ilk defa karşılaşmıştım. Çözüm olarak da kuru dönemde karaciğer yağlanmasının iyi bir besleme planıyla önlenebileceğini söyledim.
Kuru dönemde yapılan aşırı enerji yüklemesini keserek yeni bir besleme programı uygulamaya başladık. Yine kuruya ayrılacak şişman hayvanlarla ilgili bir grup oluşturduk. Bu ölümler düverlerde de meydana geliyordu.
Biliyorsunuz düvelerde kuruya ayırma diye birşey olmadığı için onlara da özel bir diyet uyguladık.
KARACİĞER YAĞLANMASI ÖLÜMLERİ ARTIRIYOR
Böyle bir durumun yaşanmasının sizce temel sebebi neydi?
Türkiye’nin büyük işletme tecrübesi 10 yılı geçmiyor. 5 yıl önce bu konularda tecrübe yoktu, Karaciğer yağlanması -insanlardaki gut gibi- aşırı beslemeden kaynaklanan zengin hastalığıdır. Köylerde bu hastalık yok. Besleme programlarında gerekli düzenlemeleri yaptıktan sonra 2-3 hafta içerisinde ölümlerde yüzde 90’a varan azalma oldu. Birbuçuk ay içinde de ölüm vakaları sona erdi. Uyguladığımız besleme programları sayesinde üç senedir buna bağlı karaciğer yağlanma vakası hiç görülmüyor.
Bu sorunu yaşayan çok sayıda büyük çiftlik var mı?
Beslemeden kaynaklanan hastalıklar ve ölümler birçok çiftlikte yaşanıyor. Bu problem konusunda uzmanlaştığım için birçok talep geliyor. Hocam, doğumdan sonra böyle böyle oluyor, ne yapalim diye destek istiyorlar. Artık onlara uyguladığımız çözüm sürecinde gün gün ne olacağını söyleyebiliyorum. Şu tarihte hiçbirşey kalmayacak diyorum, o gün geldiğinde sorun tamamen çözülmüş oluyor. Geçen Amasya’da bir çiftliğe gittik, Amerikalı danışmanları var ama bir türlü çözemiyorlar.
Amerika’da hayvancılık ve besleme çok ileri ama Amerikalıların yanlış yaptıkları bir besleme modeli var. Bazı danışmanlar Türkiye’yi üçüncü dünya ülkesi gördüklerinden ezbere iş yapıyorlar. İşi iyi bilmedikleri için orada tutunamayanlar buraya gelip danışmanlık yapıyorlar.
En çok gittiğim işletmeler Amerikalı danışmanları olanlar.
Türkiye’de büyük süt çiftliklerinin çoğunda bu problem var. Ancak birtakım önyargıları olduğu için uyguladığımız çözümün süt verimini düşürmesinden endişe ediyorlar. Türkiye’nin en büyük çiftliklerinden birinde, “4 kilo yonca veriyorduk vermezsek süt verimi düşer” diye epey tereddüt etmişlerdi. Yanlış besleme o kadar benimsenmiş ki kuru dönemde yüksek enerjili besleme normal zannediliyor.
BESLEME SİSTEMİMİZ İLE HAYVAN ÖLÜMLERİ SONA ERDİ
Kuru dönemde aşırı yükleme yapmak büyük işletmelerde çok karşılaşılan bir durum. Herşeyin iyisinden bolca yedirmek ne kadar doğru?
Zannediyorlar ki, doğumdan önce hayvana bol enerji, protein ve vitamin verilirse bu hayvanın doğumdan sonra bol süt verir. Oysa tam tersini yapmak gerekiyor. Kuru dönemde hayvan başına 6-7 kilo saman, 5 kilo mısır silajı, 2,5-3 kilo da düşük enerjili kuru dönem yemi veriyoruz. Bu dönemde hiç yonca vermiyoruz. Burada bu konuda işleyen bir sistem oluşturduk.
İlk başlarda düveler çok şişmandı beni arıyorlardı, hocam ne yapacağız düveler bağırıyor diye. Enerjili yemleri azaltınca bu sefer de bunlara birşey olmasın diyorlardı. Hayvanı az besleyeceğim diye çok az beslersiniz de o da başka sorunlara yol açar. Zayıflatacağım diye bir deri bir kemik olmaması da lazım.
Böyle bir başarı yakalayınca da işletmede tutunabiliyorsunuz. Bir danışman yanlış yaparsa kimse onu bir daha çağırmaz. Cactus Farms’a 5 yıldır besleme ve rasyon danışmanlığı yapıyorum. İlk başladığımızda bu işletmenin süt ortalaması 27-28 litre idi. İki yıl öncesine kadar 29-31 litrelere geldi. Son bir yıldır da 34-36 litre süt ortalaması var.
Son bir yılda süt veriminde ciddi bir artış söz konusu, bunu neye bağlıyorsunuz?
Son bir yılda beslemeyi ekonomik nedenlerle biraz hafiflettik. Daha hafif bir besleme uygulamamıza rağmen verimdeki bu artışa ben de şaşırdım. Verimdeki artışın temel sebebi iyi bir genetik çalışmanın yapılması. İşletmenin sahibi vizyoner bir yatırımcı olduğundan verimlilik için yapılan yatırımları masraf olarak görmüyor. Bu işletmede tek bir sağmal grubu var, böyle bir uygulama sadece bu çiftlikte var. Yüksek verimli ve düşük verimli gruplar yok tek bir grup var. Tüm sağmallara aynı oranda yem veriyoruz, çok süt veren hayvan çok yem yiyor, az süt veren hayvan az yem yiyor.
SİLAJI TANELİK MISIRDAN YAPIYORUZ
Bu çiftlikte nasıl bir besleme sistemi kurdunuz?
Süt yağıyla ilgili problem yaşanınca besleme sistemini revize ettik. Sistemi mısır silajı üzerine kurduk. Silajı, içerisinde bol tane ve nişasta olan kaliteli mısırdan yapıyoruz. Herkes silajlık mısırdan silaj yaparken biz tanelik mısırdan yapıyoruz. Silajlık mısırdaki nişasta oranı yüzde 20-24 arasında değişiyor. Tanelik mısırda nişasta oranı yüksek olduğundan enerjisi de fazla oluyor. Böylece silajdaki nişasta oranı yüzde 30-32’lere kadar çıkıyor.
Enerji fazla olduğu için hayvan başına 8,5 kilo süt yemi kullanıyoruz. Bunun yanında ekstra 2,5-3 kilo mısır veriyoruz. Hayvan başına rasyon maliyetimiz 19,75 lira, karşılığında aldığımız süt 4-36 litrelerde. Bu işletmenin muadili süt verimine sahip bir işletmede 15-16 kilo süt yemi ve mısır kullanılıyor. Rasyon maliyeti ise 24 lirayı buluyor. Uyguladığımız rasyon nedeniyle hayvan başına yem maliyetimizi 4 lira daha az oluyor. Dolayısıyla bu kazanç hanesine yazılıyor.
Yem tedarikini nasıl sağlıyorsunuz, kendiniz mi üretiyorsunuz?
Burası kendine münhasır bir işletme. Ekili bir karış arazisi yok, yem tedarikini sözleşmeli üretimle ve piyasadan satın alarak yapıyoruz. Burada verimi belirleyen temel faktörlerin başında yüksek genetik kalite ve düşük rasyon maliyeti gelmektedir. Karaciğer yağlanmasına karşı aldığımız önlem bir mihenk taşıdır. İkincisi, geçen yıl sıcaklık stresine karşı aldığımız önlemdir.
Yazın süt verimi sıcaklık stresi nedeniyle 22-24 litreye kadar iniyordu. Hava sıcaklığı 40 derecelere geldiğinde hayvanın dili dışarıda, nefes almakta zorlanıyor, bu hayvandan süt bekleyeceksiniz, bu olacak iş değil. Geçen sene fanlar ve yağmurlama sistemi kuruldu. Bu yıl yaz aylarında aşırı sıcaklar nedeniyle süt verimindeki düşüş en fazla 1,5 litre oldu. Üç ay sıcaklık stresi yaşayan bir hayvan üç ay sonra kendine ancak geliyor. Dolayısıyla sıcaklık stresinden kaynaklanan verimsizlik kış aylarında da devam ediyor.