Günümüz insanlarının en fazla ilgilendikleri konuların başında, gıda fiyatlarındaki artışlar geliyor. Bunlardan birisi de kırmızı et.
Fiyat artışlarının arz açığı yanında stoklayıcılardan kaynaklandığını belirten ilgililer ithalata yöneliyor, gerektiğinde gümrük vergisi oranlarında güncelleme yapıyor.
Kırmızı et açığı neden ortaya çıktı?
Bunun iki temel nedeni olduğu açık, birincisi dışsal etmenler.
Özetlemek gerekirse; Türkiye’de 1980’li yıllarda başlayan tarımsal gerileme, tarımın bir kolu olan hayvancılıkta da alarm vermeye başladı. Bu durum, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’na egemen olan ABD ve Avrupa Birliği (AB) yönlendiriciliğinde uygulanan tarım politikalarının sonucu olarak ortaya çıkmıştı. Batı’nın elinde olağanüstü bitkisel ve hayvansal üretim fazlalıkları ile tarımsal sanayi girdileri vardı. Batı açısından bunların Türkiye gibi çevre ülkelerinde eritilmesi kaçınılmaz bir zorunluluktu. Bunun için Türkiye’de yurtiçi üretimin geriletilmesi gereği ortaya çıktı.
İkincisi ise iç etmenlerden kaynaklanıyor.
Burada iki önemli açmaz var. Birincisi, tarım işletmelerinin büyük çoğunluğunu oluşturan küçük ve orta ölçekli çiftçilerin desteklenmesi yerine büyük dev işletmelerin desteklenmesine yönelik uygulamaların devreye sokulması, ikincisi de hayvancılıkta kurulan denklemin hatalı olmasıydı. Hayvancılık denilince sığır ve tavukçuluk öne çıkarıldı. Türkiye meralarına daha uygun olan koyun ve keçi ihmal edildi. Bunun sonucu olarak, nüfusumuz artarken hayvan varlığımız yarıya düştü, üretim geriledi ve çiftçilerin önemli bir kısmı hayvancılığı bıraktı.
Hayvan ithalatından kimler kazanıyor?
– İçte ithalat izni alabilen birkaç aracı firma, et tüketen yemek firmaları ve sucuk-salam üreticileri, hayvan ve et ithalinden karlı çıkıyor.
– Geçmişte Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası’na egemen olan ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri kazanmıştı, kazançları devam ediyor. Çünkü ellerinde hayvan ve kırmızı et stokları var. Dolayısıyla göreli olarak Türkiye’ye göre daha zengin olan Batı’nın çiftçileri yine bu işten kârlı çıkıyor.
Hayvan ithalatından kimler zararlı çıkıyor?
– Yine hayvan sahibi köylü ve üretici zarar ediyor. Kararla 4 dolara canlı hayvanı ve 3 dolara karkas eti getirmek mümkün. Vergileriyle birlikte 4,5 dolar maliyeti olacak. Yerli üreticinin daha düşük fiyatlarla gelen ithal hayvanlar ve karkas etle fiyat açısından yarışma şansı yok gibi. Bunun için dışarıdan gelen hayvanlarla kurulan çiftlikler dışında yerli üreticiler için zorlu bir dönem oldu, oluyor.
– Aslında tüketici de zararlı çıkıyor. Belki göreli olarak fiyat çok az düşüyor, ancak daha sonra hızla artıyor. Çünkü sorun, yapısal.
Kırmızı et üretimini artırmak için ne yapmalı?
– Tarımda uygulanan yeni-liberal politikalardan vazgeçilmeli.
– Madem ki, Avrupa Birliği’ne girmek isteniyor. Orada uygulanan Ortak Piyasa düzeni Türkiye’de de gerçekleştirilmeli.
– Özelleştirilen ve kimileri de kapatılan tarımsal KİT’leri; Süt Endüstri Kurumu, Yem Sanayi, Yapağı ve Tiftik Anonim Şirketleri yeniden açılmalı. Et ve Süt Kurumu, işlevsel hale getirilmeli.
– Ulusal Süt Konseyi ve Ulusal Kırmızı Et Konseyi süs olmaktan çıkartılmalı.
– Koyun ve keçiciliğin hayvansal üretim içindeki payını yükseltecek düzenlemeler yapılmalı.
– Hayvan ıslahı çalışmalarına önem verilmeli. Tarım ve Orman Bakanlığı, yetiştirici birlikleri ve üniversitelerle ortak ıslah çalışmaları yapmalı.
– Kesinlikle ve kesinlikle hayvansal ürünlerde ithalata yönelmemeli. Dünya Ticaret Örgütü’nün getirdiği zorlamalara çare aranmalı. Örneğin ithalatta kalite standartları yükseltilmeli.
Son söz! İthalat çözüm değil, bağımlılık yaratıyor.