Örgüt, ortak bir sorunu çözmek amacıyla insanların bir araya gelerek oluşturdukları toplumsal bir yapıdır. Bu tanımdan anlaşılacağı üzere, bir örgütün kurulması için, bireylerin kendi gücüyle çözemedikleri ortak bir sorun demeti ya da gerçekleştirmek istedikleri bir amaç olmalıdır.
Örgütün başarısında birinci koşul, ortak sorunun ya da amacın, somut ve anlaşılabilir biçimde ortaya konulmasıdır. İkinci koşul ise etkinlik göstereceği alanda amacını gerçekleştirebilmesi için, kendine özgü bir programı ile örgütlenme modelinin olmasıdır. Ancak bu iki koşula bağlı olarak örgüt üyelerinin, örgütlerinden beklentilerinin benzerlik oranı da önem taşır.
Türkiye tarımında, bu bağlamda hayvancılık sektöründe de çok sayıda örgüt göze çarpmaktadır. Bunlar üç farklı yapıda olabilmektedirler. Başlıcaları; kooperatifler, dernekler ve şirketlerdir. Sermaye birikimi olan üretici sayısının çok az olması nedeniyle, üreticiler tarafından kurulmuş olan şirket sayısı Türkiye’de yeterli düzeyde değildir. Bu nedenle, yazıda şirketler üzerinde durulmayacaktır. Üzerinde durulacak örgütler kooperatifler, yetiştirici birlikleri ve üretici birlikleri olacaktır.
Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri
Tarımsal amaçlı kooperatifler (TKK), Türkiye’de 1163 sayılı yasaya göre etkinlik gösterirler. En önemli özellikleri kuruldukları köy ya da köy grubundaki her tarımsal üreticiye açık olmalarıdır. Kooperatifler, üyelerine girdi temini yapar, üretimi işler ve değerlendirir. Kısaca ekonomik alanda etkinlik gösterirler. Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri merkezi örgütlenme ile ağırlıklı olarak KÖY-KOOP çatısı altında toplanmışlardır. Üyelerinin çoğunluğunu süt sığırcılığı yapan çitçilerin oluşturduğu kooperatiflerin kimileri de kendilerini hayvancılık kooperatifleri (HAY-KOOP) olarak tanımlamış ve bölgesel ve ulusal çapta örgütlenmişlerdir.
Hayvan Yetiştiricileri Birlikleri
Bunların başlıcaları, Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birlikleri (DSYB) ile Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birlikleri (DKKYB)’dir. Bunlar başlangıçta 4631 sayılı Hayvan Islahı Yasası kapsamında kurulmuş dernek statüsünde olan örgütlerdir. Kuruluş amacı bir ıslah programı yürüterek üyelerinin yetiştirdiği türlerin genetik düzeyini yükseltmektir.
Ancak birlik yönetmeliğinde asıl amacı dışında, ekonomik alanda da etkinlik yapmalarını sağlayacak maddeler yer almaktadır. Bu bağlamda üyelerinin girdi temininden, ürün değerlendirmeye değin her konu, birliklerin görev alanına sokulmuştur.
Süt Üreticileri Birlikleri
Süt üreticileri birlikleri (SÜB), 5200 sayılı yasaya göre oluşturulan tarımsal üretici birlikleri (TÜB)’nin bir alt birimidirler. Üretici birliklerinin görev kapsamına bakıldığı zaman üretim, pazarlama ve ıslah olmak üzere geniş bir alanda etkinlik gösterebilecekleri anlaşılmaktadır. SÜB’lerin, dernek statüsünde olmakla birlikte kendilerine yüklenen işlevleri gereği, kooperatif gibi de hareket ettikleri görülmektedir.
Örgüt sayısı neden fazla?
Görüldüğü üzere hayvancılık alanında var olan birden çok örgütün amaç, görev alanları ve yetkileri birbirileri ile çatışır duruma gelmiş ya da getirilmiştir. Art niyet yoksa bu durum ivedilikle çözümlenmelidir. Aksi durumda şu soruların cevabı aranmalıdır;
• Kırsal kesimde örgütlenmiş kooperatiflerin aslında çok yetersiz olan gücünden bile mi rahatsızlık duyuluyor?
• Az sayıda var olan ancak ilerisi için örnek olacak kooperatifler kapatılmak mı isteniyor?
• Acaba kooperatiflere verilen süt desteği, süt üretici birliklerine verilen destek düzeyinde neden değil?
• Süt değerlendirme alanı yabancılaşmış tekellere mi bırakılmak isteniyor?
• Kooperatifler ve yetiştirici birlikleri yeterli düzeyde denetim altına alınmadı da, süt üreticileri birlikleriyle mi denetim altına alınmak isteniyor?
Süt hayvancılığında sağlıklı örgütlenme, yukarıda değinilen sorulara doğru yanıtlar verilerek bulunabilir kanısındayım.