2015 yılı tarım ve hayvancılık desteklerine ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı 8 Nisan 2015’te Resmi Gazete’de yayınlanarak 1 Ocak 2015’ten itibaren geçerli olak üzere yürürlüğe girdi. Dört yıldır inek sütü primine yer verilmeyen kararnamede bu yıl ilk kez koyun, keçi ve manda sütü primlerine de yer verilmedi. Desteklerin ise üç yıldır -birkaç istisna dışında- artırılmadığı görüldü.
1 Ocak 2013’te 1 ABD Doları 1,77 TL iken bugün kur 2,67 TL, üç yılda dolar kurunda yüzde 50’lik artış yaşandı. Hayvancılıkta yem başta olmak üzere temel girdiler dolara endeksli. Maliyetler dolar bazında yüzde 50 artmasına rağmen desteklemeler üç yıldır aynı kaldı. Üç yılda enflasyon ortalama yüzde 25 arttı, memur maaşları ve kiralar bile yaklaşık bu oranlarda arttı. Gıda ürünlerinin perakende fiyatlarında ise yüzde 50’ye yakın artış meydana geldi. Bir milyon ineğin kesime gittiği 2009 yılındaki hayvancılık krizinden bu yana et fiyatları nerdeyse üç kat arttı. Hayvancılık (et ve süt) politikalarındaki öngörüsüzlük nedeniyle hâlâ et ithalatı devam ediyor.
Bütün bu verilere rağmen hayvancılığa verilen desteklerin bir kısmı kaldırıldı, devam eden desteklerin çoğunda beş yıldır, geri kalanında ise üç yıldır herhangi bir artış yapılmadı. Artan veya bu yıl ilk defa verilen destekleme kalemlerine bakıldığında ise çok küçük bir kesimi ilgilendiren üretim konuları olduğu dikkat çekiyor. Örneğin manda yavrusu (malak) desteğine bakacak olursak. Önceki yıllarda Halk Elinde Manda Islahı Projesi kapsamında Anaç ve Yavru olmak üzere iki destek veriliyordu. Bu yıldan itibaren Halk Elinde Manda Islahı Projesindeki Yavru desteğinin adı Malak Desteği olarak değşitirilerek tutar 100 TL’den 150 TL’ye çıkarıldı. Oysa, Türkiye’de süt ve et üretiminin yaklaşık yüzde 90’ı sığırdan sağlanıyor. Kırmızı et fiyatlarındaki artışı ve süt fiyatlarındaki belirsizliği sığır yetiştiricilerini desteklemekle önlenebileceği unutulmamalı.
Son yıllarda hayvancılık desteklerinin kademeli olarak azaltıldığı göze çarpıyor. Kalkınma planlarında, hükümet programlarında ve genel bütçe planlamalarında bu azalışları görebilirsniz. Bu duruma dikkat çekmek için Kasım-Aralık 2014 sayımızı “Hayvancılık destekleri azalıyor” kapağıyla çıkarmış ve bu konuda yaptığımız araştırmayı yayınlamıştık.
Tarım ve hayvancılık desteklerinde azalma en çok sütçülüğü etkiliyor. Türkiye’de bir taraftan süt üretimindeki artışla övünüyoruz, diğer taraftan üretimde artışı sağlayan destekleri azaltarak adeta frene basıyoruz. 2010’dan beri kırmızı et arzındaki açığı kapatmak için birçok desteğin yanısıra ithalat da tüm hızıyla sürüyor. Oysa kırmızı et açığını kaptamak hayvancılığı doğru bir şekilde desteklemekle mümkün. Ocak ayından beri maliyetlerle aynı oranda artırılmayan süt fiyatları, süt üreticisini bir belirsizlik ortamına çekiyor. 2015 yılı süt primlerinin ne olacağı hâlâ belirsizliğini koruyor. Artık üretici de, süt primlerinin zamanında açıklanmamasını kanıksamış durumda. Oysa hayvancılığın gelişmiş olduğu ülkelerde destekler ve süt primleri 5-10 yıllık periyotlara göre önceden açıklanıyor. Üretici, işletmesiyle ilgili kararları alırken bunları da göz
önünde bulundurabiliyor.
Üç yıldır desteklerin yerinde sayması ve süt pirmlerinin destekleme kararnamesiyle açıklanmaması hayvancılık sektöründeki sorunları daha da derinleştiriyor. Bir taraftan yem fiyatları ve maliyetler artarken, diğer taraftan destekler azalıyor. Süt fiyatlarında ise bir yıldır herhangi bir kıpırdama yok. Süt ve et ürünlerinin market raflarındaki fiyatlarını ise tutabilene aşk olsun. Türkiye’nin hayvancılık politikası varsa acilen gözden geçirilmeli, yoksa bir an önce tesis edilmeli. Destekleme kararları üretimde sürdürülebilirliğin ve çiftçi refahının sağlanmasında özel bir işleve sahip olmalı. Aksi takdirde, 6 yıl önce yaşadığı büyük krizin yaralarını henüz saramamış olan hayvancılık sektörü bu durumu uzun süre taşıyamayabilir.
Bizden söylemesi…