2014-2018 dönemini kapsayan onuncu kalkınma planı yürürlüğe girdi. planda gelecek beş yılda ürün piyasalarında ve çiftçi gelirlerinde istikrar, üretimden tüketime tüm süreçlerde piyasaların düzenlenmesi ile gıda sanayiinde taklit, tağşiş ve kayıt dışılığın önlenmesi hedefleri öne çıkıyor.
Hayvancılıkta etçi tip sığır ve koyun yetiştiriciliğinin geliştirilmesi, çayır ve mera alanlarının ıslah çalışmalarının hızlandırılması planlanıyor. Yem ihtiyacının ise üretim ve ürün çeşitliliği artışıyla karşılanması hedefleniyor. Onuncu kalkınma planında gıda tarım ve hayvancılıkla ilgili öne çıkan hususları sizin için derledik.
2014-2018 dönemini kapsayan Onuncu Kalkınma Planı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Planın “Tarım ve Gıda” başlığı altında öncelikle Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2012) dönemine ilişkin önemli tespit ve analizlere yer veriliyor.
Planda, tarım sektöründe aynı işlev ve çalışma konularına sahip farklı türlerde üretici örgütlerinin bulunması nedeniyle pazarın kamu müdahalesine açık hale geldiğine dikkat çekiliyor. Üretici örgütlerinin pazara erişimini kolaylaştırmak ve tarımsal ürün ihraç pazarları geliştirilerek, talebe uygun ürünlerin ihracat amacıyla üretilmesi için destek programlarının uygulanması hedefleniyor.
Gıda güvenliğini temin etmek için ürün piyasalarında ve çiftçi gelirlerinde istikrarın gözetilmesi, üretimden tüketime tüm süreçlerde kayıpların azaltılması ve piyasaların düzenlenmesi için etkin çalışmalar yapılması amaçlanıyor. Ayrıca gıda sanayiinde taklit, tağşiş ve kayıt dışılığın önlenmesi hedefleniyor.
Planda, hayvancılıkta etçi tip sığır ve koyun yetiştiriciliğinin geliştirilmesine ağırlık verileceğine ve bölgesel programların uygulanmasına devam edileceğine vurgu yapılıyor. Çayır ve mera alanlarının tespit, tahdit, tasnif ve ıslah çalışmalarının hızlandırılacağı, yem ihtiyacının üretim ve ürün çeşitliliğindeki artışla karşılanacağı kaydediliyor.
Planda tarım sektörünün önemli sorunları; işletmelerin dağınık ve küçük olması, pazara erişimdeki engeller, örgütlenmedeki yetersizlikler ve eğitim-yayım hizmetlerinin yaygınlaştırılamaması olarak sıralanıyor. Onuncu Kalkınma Planı döneminde tarım ve gıda sanayi işletmelerinin işbirliği ve entegrasyonu ile yerel ve geleneksel ürünlerin katma değerinin ve ihracata katkısının artırılacağı vurgulanıyor.
Onuncu Kalkınma Planını iki ana başlık altında ele alacağız. İlk bölümde Plan’da “Gıda ve Tarım” bölümü dışında gıda, tarım ve hayvancılığı yakından ilgilendiren analiz ve hedefl ere yer vereceğiz. İkinci bölümde ise Plan’da “Gıda ve Tarım” başlığı altında yer alan analizleri ve hedefleri sizinle paylaşacağız.
KALKINMA PLANINDA GIDA VE TARIM
Kalkınmanın sürdürülebilirliğini merkeze alan bir yaklaşımla hazırlanan Onuncu Kalkınma Planı dört ana başlıktan oluşuyor. Planda, “Nitelikli İnsan, Güçlü Toplum”, “Yenilikçi Üretim, İstikrarlı Yüksek Büyüme”, “Yaşanabilir Mekânlar, Sürdürülebilir Çevre” ve “Kalkınma İçin Uluslararası İşbirliği” başlıkları altında temel öncelikler ve politikalar ele alınıyor.
OKUL SÜTÜ FIRSAT EŞİTLİĞİNİ ARTIRDI
“Nitelikli İnsan, Güçlü Toplum” başlığı altında “Çocuk ve Gençlik” maddesinde, fırsat eşitliğinin artırılmasına yönelik uygulamalar arasında “okul sütü” projesinin önemine değiniliyor. Ayrıca ücret karşılığı gezici ve geçici tarım işlerinde çalışma gibi çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinin önlenmesine yönelik politikaların geliştirilme hedefi ortaya konuyor. “İstihdam ve Çalışma Hayatı” başlığında yapılan durum analizinde ise; kayıt dışı istihdam oranının tarım dışı sektörlerde önemli oranda gerilediği vurgulanıyor, ancak tarım sektöründe bu alanda bir gelişmenin yaşanmadığına dikkat çekiliyor.
TARIMDA YILLIK YÜZDE 3 BÜYÜME HEDEFLENİYOR
“Yenilikçi Üretim, İstikrarlı Yüksek Büyüme” başlığı altında Onuncu Kalkınma Planı döneminde tarım sektörünün yıllık ortalama yüzde 3,1 oranında büyümesi ve GSYH içerisindeki payının Plan dönemi sonunda yüzde 6,8’e gerilemesi bekleniyor. Tarımdaki istihdamın toplam içerisindeki payının yüzde 21,9’a gerilemesi öngörülüyor. GAP Bölgesi başta olmak üzere sulama yatırımlarının hızlandırılmasının yanısıra, tarım sektöründe katma değer artışının sağlanması, yenilikçi girişimciliğin geliştirilmesi ve bölgesel potansiyelin harekete geçirilmesi hedefleniyor.
KIRSAL ALANLARDA YAŞAM KALİTESİ ARTIRILACAK
“Yaşanabilir Mekânlar, Sürdürülebilir Çevre” başlığı altında çevreye duyarlı yaklaşımların sosyal ve ekonomik faydalarının artırılması, insanımızın şehirlerde ve kırsal alanlarda yaşam kalitesinin sürdürülebilir bir şekilde tarımda büyüme ülke ortalamasının altında yükseltilmesi ile bölgeler arası gelişmişlik farklarının azaltılması kapsamındaki hedef ve politikalara yer veriliyor. Büyükşehirlerde tarım arazileri, meralar, orman alanları ve ekolojik hassasiyeti olan bölgeleri koruma ihtiyacının öne çıkacağı ifade ediliyor.
GIDA FİYATLARININ ARTMASI FIRSATA DÖNÜŞEBİLİR
“Küresel Eğilimler ve Türkiye Etkileşimi” başlığı altında su, gıda ve doğal kaynakların etkin kullanımıyla ilgili analiz ve hedefler öne çıkıyor. İklim değişikliği, tarım ürünleri stoklarında azalma, enerji ve diğer girdilerdeki fiyat artışları, nüfus artışı, tarım ürünlerinin biyoyakıt benzeri alternatif alanlarda kullanımının gelişmesi gibi faktörlerin geçtiğimiz dönemde gıda fiyatlarının aşırı artmasına ve dalgalanmasına yol açtığına dikkat çekiliyor. Planda, özellikle gelişmekte olan ülkelerde nüfus ve refah artışına bağlı olarak tarım ürünleri talebinin yükseleceği ve gıda fiyatlarının artacağı öngörülüyor. Gıda fiyatlarındaki dalgalanmanın önlenmesi için ilgili uluslararası kuruluşların ve bölgesel işbirliklerin önemi dile getiriliyor.
Planda, tarımsal üretim maliyetlerinin düşürülmesi ve verimliliğin artırılması durumunda ülkemizde dünya fiyatlarının üzerinde seyreden gıda fiyatlarının düşebileceği vurgulanıyor. Dünyada gıda fiyatlarının artarak ülkemizdeki fiyatlara yaklaşmasının Türkiye açısından bir fırsat oluşturacağına dikkat çekiliyor. Öte yandan, nüfusu ve geliri artan, coğrafi ve kültürel yakınlığıyla önemli bir potansiyele sahip olan Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Yakın Doğu’nun Türkiye için gıda ürünlerinde daha büyük bir dış pazar haline gelmesi bekleniyor.
TARIMSAL ÜRETİM AZALDI, ÇİFTÇİ YOKSULLAŞTI!
Onuncu Kalkınma Planını değerlendiren Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Dr. Turhan Tuncer, planda ortaya konan birçok verinin gerçekçi olmadığını savundu. 5488 sayılı Tarım Kanunu’na göre tarımsal destekleme için bütçeden ayrılacak kaynağın gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde birinden az olamayacağını dile getiren Tuncer, “Son 7 yılda tarımsal transferler GSYH’nın binde 6’sını dahi geçememiştir” dedi. Tuncer’in Onuncu Kalkınma Planında yer alan 9. Plan dönemine ilişkin değerlendirmeleri özetle şöyle:
• Planda 2007-2012 döneminde tarım sektörünün yıllık ortalama yüzde 2,1 olarak büyüdüğü belirtilmektedir. Oysa bu dönemde GSYH yıllık ortalama büyüme oranı yüzde 3,3 olmuştur. Bu veri uygulanan politikaların sektörde istikrarsızlığa yol açtığını; bu nedenle tarımın büyüme hızının GSYH`deki büyüme hızının oldukça altında kaldığını ortaya koymaktadır.
• Planda gıda fiyatlarının olağanüstü artmasına ve dalgalanmasına yol açan faktörler arasında pazardaki spekülasyon ve özellikle Avrupa Birliği’nin ihracat sübvansiyonları sayılmamaktadır. Oysa bu faktörler nüfus artışı, iklim değişikliği, girdi fiyatlarındaki artışlar, ürün stoklarındaki azalma ve tarım arazilerinde biyoyakıt için üretim yapılması kadar önemlidir.
• Planda tarım işletmelerinin küçük olmasının sorun olduğu belirtilmektedir. Oysa küçük işletmelerin bilgi, teknoloji ve girdi desteğiyle çok daha düşük maliyetle, tüm ülkeyi doyuracak üretimi yapması teorik olarak olanaklıdır.
• Planda tarım işletmelerinde bütünlüğün sağlanacağı, arazi parçalanmasının önüne geçileceği ve iyi işleyen bir tarım arazisi piyasasının oluşturulacağı belirtilmektedir. Halen Meclisin gündeminde olan “Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu Tasarısı” da bunun için hazırlanmıştır. Oysa bu kanunun esas amacı, küçük ölçekli işletmelerin tasfiyesi, tarım arazilerinin merkezileşmesi ve tarımda şirketlerin hâkimiyetinin sağlanmasıdır.
• Plana göre, işletmeye açılan net sulama alanı 2006 yılı sonunda 2,53 milyon hektar iken, 2012 sonu itibarıyla 2,81 milyon hektara çıkmıştır. Yani bu plan döneminde işletmeye açılan net sulama alanı 280 bin hektardır. Bu rakam bir başarıyı değil, son yıllarda sulama yatırımlarının ciddi anlamda ihmal edildiğini göstermektedir. Sadece 7. Kalkınma Planı (1996-2000) döneminde, 4 yılda sulamaya açılan toplam alanın 354 bin hektar olması da bunun kanıtıdır.
• Plana göre; 2007-2012 döneminde ülke nüfusu toplamda yüzde 7,1 artarken, kırsal nüfus yüzde 8,8 oranında azalarak yaklaşık 22,9 milyondan 20,9 milyon kişiye düşmüştür. Böylece kırsal nüfusun toplam içindeki payı yüzde 32,5`den yüzde 27,7`ye gerilemiştir. Bu veri AB`ye uyum çerçevesinde nüfusun kırsal alanlardan kopartılması planının sürdürüldüğünü ortaya koymaktadır.
• Aynı şekilde tarımın GSYH içindeki payı, Plan dönemi başında yüzde 8,3 seviyesindeyken 2012 yılı sonuna gelindiğinde yüzde 7,9`a gerilemiştir. Bu durum tarımın milli gelirden aldığı paydaki erimenin sürdüğünü göstermektedir.
• Dokuzuncu Plan Döneminde özellikle mısır, pirinç ve ayçiçeğinde üretim artışları olduğu belirtilmektedir. Aslında üretim artışı yalnız bu ürünlerde gerçekleşmiştir. Son 10 yıllık dönemde diğer ürünlerde üretim istikrarsızdır.
• Planda tarımsal ürünler dış ticaretine ilişkin veriler gerçeği yansıtmamaktadır. Dış Ticaret Müsteşarlığı rakamlarına göre; Dokuzuncu Plan Dönemindeki tüm yıllarda DTÖ tanımına göre tarımsal ithalat ihracattan fazla olmuş; 2011 yılında 17,6 milyar dolar ithalat ve 15,3 milyar dolar ihracatla Cumhuriyet tarihi rekoru kırılmış; tarımsal dış ticaret açığı 2,3 milyar dolara ulaşmıştır. TÜİK’e göre aynı yıl tarımsal dış ticaret açığı 3,6 milyar dolar olmuştur. Dünyada dış ticaret verileri bu iki sisteme göre yayımlanmaktadır. Rakamları çarpıtmak sonucu değiştirmeyecektir. Türkiye gıda egemenliğini çokuluslu şirketlere devretmiştir. Tarım ürünleri dış ticaretinde net ithalatçıdır ve tarım alanında da dışa bağımlılık sürekli artmaktadır.
Planda kırsal yoksulluğun önemini koruduğu belirtilmekte, kırsal alandaki geçimlik işletmelerin yoksulluk ve göç sorunlarını tetiklediği belirtilmektedir. Yoksulluğun nedeni geçimlik işletmeler değil; tarımda girdi, kredi, destekleme ve örgütlenme politikalarının yoksullar lehine düzenlenmemesidir.
KIRSAL KALKINMA DESTEKLERİ GELİŞTİRİLECEK
Önceki dönemde etkili bir kırsal kalkınma politikası yönetimi için ilk defa Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi (UKSS) ve Kırsal Kalkınma Planı belgeleri yürürlüğe konulmuştu. Kırsal kalkınmaya ilişkin kurumsal kapasite Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) ve kalkınma ajansları ile güçlendirilmişti. 2007-2012 döneminde kırsal kesimde tarımın istihdam içindeki payı yüzde 61 civarında seyrederek, tarım istihdamı yaklaşık 1,1 milyon kişi arttı. Tarım istihdamındaki artışa rağmen kırsal yoksulluk önemini korumaya devam ediyor.
Tarımdaki istihdamın büyük ölçüde atıl işgücü barındıran geçimlik işletmelerde olduğu, işletmelerin ölçek ve pazarlama sorunları nedeniyle yeterli ve düzenli gelir elde edemediği belirtiliyor. Kırsal kalkınma politikasıyla yoksulluk ve göç sorunlarını önlemek amacıyla kırsal toplumun iş ve yaşam koşullarının bulunduğu yörede iyileştirilmesi amaçlanıyor. Kırsal kalkınma desteklerinin tarımda rekabet gücünü iyileştirecek şekilde kullandırılacağının belirtildiği Planda, AB kaynakları ile ulusal kaynaklar arasında hedef birliği ve tamamlayıcılık ilişkisinin geliştirileceği ifade ediliyor.
ARAZİ KULLANIM PLANLARI YAPILACAK
Önceki Plan döneminde arazi toplulaştırması ve arazi ıslahı çalışmaları, sulama altyapısı ve su tasarrufu sağlayan modern sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması gibi önlemler alındığı kaydediliyor. Su ve toprak kaynaklarının miktarının ve kalitesinin korunması, geliştirilmesi ve talebin en yüksek olduğu tarım sektörü başta olmak üzere sürdürülebilir kullanımını sağlayacak bir yönetim sisteminin geliştirilmesi amaçlanıyor. Plan dönemimde Ulusal Toprak Veri Tabanı oluşturulacağı ve arazi kullanım planlaması yapılarak tarım başta olmak üzere toprağın etkin kullanımının sağlanacağı belirtiliyor.
GIDA VE TARIMIN DURUM ANALİZİ
Onuncu Kalkınma Planı’na göre gıda, tarım ve hayvancılıkla ilgili durum analizine geniş yer verilerek şu tespitlerde bulunuluyor:
1. Dokuzuncu Kalkınma Planı döneminin başında, dünya gıda arz-talep dengesinde sürekli ve hızlı değişimler ve aşırı spekülatif hareketlerin etkisiyle tarım ürünleri fiyatlarında meydana gelen artış istikrarsızlığa neden olmuş, bu durum gıda krizini beraberinde getirmiştir.
2. 2007-2012 dönemi boyunca ülkemizdeki tarımsal ürünler fiyat endeksi, toplam üretici fiyatları endeksine göre daha hızlı yükselmiş, göreceli olarak kârlı bir sektör haline gelen tarıma yapılan yatırımlar dolayısıyla istihdam artmıştır.
3. Plan döneminin başında ülkemizde yaşanan kuraklık sonucu 2007 yılında tarım sektörü önemli oranda küçülme gösterse de 2007-2012 döneminde yıllık ortalama yüzde 2,1 büyümüştür.
4. 2006 yılında yüzde 24 düzeyinde olan tarım sektörü istihdamının toplam istihdamdan aldığı pay, 2012 yılında yüzde 24,6 olarak gerçekleşmiştir. Tarımın GSYH içindeki payı, Plan dönemi başında yüzde 8,3 seviyesindeyken 2012 yılı sonuna gelindiğinde yüzde 7,9’a gerilemiştir.
5. 2013 yılı Küresel Gıda Güvenliği Endeksinde, Türkiye 105 ülke arasında 36’ncı sırada yer almıştır. Bu endekste gıda güvenliğinin boyutlarına göre Türkiye erişilebilirlikte (ekonomik ulaşılabilirlik) 44’üncü, bulunabilirlikte (fiziksel ulaşılabilirlik) 26’ncı ve kalite ve gıda güvenilirliği boyutunda ise 35’inci sırada bulunmaktadır.
6. Tarım ihracatı 2006 yılında 3,6 milyar dolar, ithalatı ise 2,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmişken, 2012 yılında ihracat 5,4 milyar dolara ve ithalat ise 7,5 milyar dolara yükselmiştir.
7. Toplam tarımsal destekleme ödemeleri 2006 yılında 4,8 milyar lira iken 2013 yılı bütçesi itibarıyla yaklaşık yüzde 88 oranında artış göstererek 9 milyar liraya yükselmiştir.
8. 5488 sayılı Tarım Kanunuyla çerçevesi çizilen tarımsal politikalar Plan döneminde ürün, üretim ve üretici odaklı ve bölgesel temelli olarak şekillenmiş olup, tarımsal desteklerin tarım havzaları ve işletme temelli bir yapıda verilmesi ve gelir istikrarının sağlanması yönünde geliştirilme ihtiyacı sürmektedir.
9. Tarımsal işletmelerin küçük ve dağınık yapıda olması, pazara erişim ve örgütlenmedeki yetersizlikler ile eğitim yayım hizmetlerinin yaygınlaştırılamamış olması önemli sorun alanlarını oluşturmaktadır.
10. Tarım sektöründe aynı işlev ve çalışma konularına sahip farklı türlerde üretici örgütlerinin bulunması, bu örgütlerin etkinliğinin önünde engel oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra, üretici örgütlerinin pazara erişiminde görülen sorunlar ürün piyasalarında sürekli kamu müdahalesi beklentisinin doğmasına neden olmaktadır.
11. Özellikle, tarım dışı sektörlerden gelen talep dikkate alındığında tarım, orman, çayır ve mera alanlarında koruma kullanma dengesinin gözetilmesi önemini korumaktadır.
12. 2006 yılına kadar toplam 0,6 milyon hektar alanda tamamlanan toplulaştırma çalışmalarının, 2013 yılı sonunda 4,2 milyon hektara ulaşması öngörülmektedir. Diğer taraftan, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce (DSİ) işletmeye açılan net sulama alanı 2006 yılı sonunda 2,53 milyon hektar iken, 2012 yılı sonu itibarıyla 2,81 milyon hektara çıkmış olup, Plan dönemi sonunda 2,91 milyon hektara ulaşması beklenmektedir.
13. Son on yıllık dönemde, birim alan ve hayvandan elde edilen verimler ile tarımsal işgücü verimliliği artmıştır. Bitkisel üretim ve hayvancılıktaki verim artışında; TİGEM başta olmak üzere kamu kesimi ve özel kesimin sertifikalı tohum ve damızlık hayvan üretimine dönük yatırımları ile kırsal kalkınma destekleri aracılığıyla yapılanlar dâhil mekanizasyon yatırımlarının olumlu sonuçları etkili olmuştur. Bu bağlamda, süt ve beyaz et üretiminin yanı sıra, özellikle mısır, pirinç ve ayçiçeğinde verim artışına bağlı üretim artışları gözlenmiştir.
14. Türkiye’de hayvancılık işletmeleri genelde küçük ölçekli olup yem bitkileri üretimi ile çayır ve meraların korunma ve ıslahı yetersiz, suni tohumlama sayısı uluslararası ortalamaların altında ve hayvan hareketleri ile hayvan sağlığına yönelik önlemler yeterli değildir. Bu bağlamda, Plan döneminde hayvancılık desteklemeleri miktar ve çeşit olarak artırılmış, bu destekler son yıllarda et ve süt üretiminde artış getirmiştir. Diğer taraftan, aynı dönem içerisinde et üretiminde arz açığı doğuran gelişmeler et fiyatlarında dalgalanmalara yol açmış ve 2010 yılında başlatılan kasaplık canlı hayvan ve et ithalatı azalarak da olsa devam etmiştir.
15. Tarımsal ürün piyasalarını daha rekabetçi ve verimli bir yapıya dönüştürmek üzere; hâller, lisanslı depoculuk, ürün ihtisas borsaları ile vadeli işlem ve opsiyon işlemlerine ilişkin düzenlemelere gidilmiştir.
16. Tarımsal Ar-Ge faaliyetlerinde gen bankalarının kurulması, yeni ürün çeşitleri ile biyoteknoloji ve nanoteknoloji alanlarındaki faaliyetlerin geliştirilmesi, tarımsal teknoparkların oluşturulması ile yenilenebilir enerji kullanımı konularında gelişmeler kaydedilmiştir.
17. Plan döneminde, “Tarım ve Kırsal Kalkınma”, “Gıda Güvenilirliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı” ile “Balıkçılık” başlıklarında AB’ye uyum çalışmalarına devam edilmiş, ancak sadece “Gıda Güvenilirliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı” faslı müzakereye açılmıştır.
18. Su ürünlerinde, avcılık yoluyla elde edilen ürün miktarında dalgalanmalar gözlenirken, yetiştiricilikte üretimin yıllar itibarıyla arttığı, Plan dönemi başında yetiştiriciliğin yüzde 18 olan toplam üretim içerisindeki payının, dönem sonunda yüzde 30’a yaklaştığı görülmektedir.
TARIMSAL YAPIDA VE GIDA GÜVENLİĞİNDE GELİŞMELER VE HEDEFLER
(Tablo var)
GIDA VE TARIMIN GELECEK 5 YILI
Gelecek 5 yılda, 2014-2018 döneminde tarımda uygulanacak politikalar, amaç ve hedefl er ne olacak? Onuncu Kalkınma Planına göre; toplumun yeterli ve dengeli beslenmesini esas alan, ileri teknolojiye dayalı, altyapı sorunlarını çözmüş, örgütlülüğü ve verimliliği yüksek, etkin ve talebe dayalı üretim yapısıyla uluslararası rekabet gücünü artırmış, doğal kaynakları sürdürülebilir kullanan bir tarım sektörünün oluşturulması amaçlanıyor.
Onuncu Kalkınma Planında gıda ve tarım alanında uygulanacak temel politikalar şöyle:
1. Tarımda sosyal yapı gözetilerek üretim türüne göre yeter gelirli işletme büyüklüğü temelinde tarımsal işletmelerin etkinlikleri artırılacak.
2. Çok sayıda ve dağınık yapıdaki parsellerden oluşan tarım işletmelerinde bütünlüğün sağlanması, arazi parçalanmasının önüne geçilmesi ve iyi işleyen bir tarım arazisi piyasasının tesis edilmesine yönelik hukuki ve kurumsal düzenlemeler yapılacak.
3. Mevcut su iletim ve dağıtım tesislerinde toprak kanallar ile klasik sistemler yenilenerek kapalı sisteme geçiş hızlandırılacak ve tarla içi sulamalarda modern sulama yöntemleri yaygınlaştırılacak.
4. Tarımsal destekler, tarım havzaları ve parselleri bazında, sosyal amaçlı ve üretim odaklı olarak düzenlenecek, desteklerde çevre ile bitki, hayvan ve insan sağlığı dikkate alınacak, tarımsal desteklerin etkinliği izlenerek değerlendirilecek. Tarımsal desteklemelerde ürün deseni ve su potansiyeli uyumu gözetilecek, sertifi kalı üretim yöntemlerine önem verilecek. Ayrıca, tarım sigortalarının kapsamı genişletilerek yaygınlaştırılacak.
5. Tarımsal ürün ihraç pazarları geliştirilecek, talebe uygun nitelik ve nicelikteki ürünlerin ihracatı amacıyla, üretim aşamasını dikkate alan destek programları uygulanacak.
6. Gıda güvenliğini teminen ürün piyasalarında ve çiftçi gelirlerinde istikrar gözetilerek etkin stok yönetimi, üretim, pazarlama ve tüketim zincirinde kayıpların azaltılması, piyasaların düzenlenmesine ilişkin idari ve teknik kapasitenin güçlendirilmesi ve dış ticaret araçlarının etkin kullanılması sağlanacak. Üretici örgütlerinin pazara erişimi kolaylaştırılacak.
7. Tarım ve sanayi işletmelerinin işbirliği ve entegrasyonu sağlanacak, yerel ve geleneksel ürünlerin katma değeri ve ihracata katkısı artırılacak.
8. Tarımsal bilgi sistemlerinin, ortak kullanıma izin verecek şekilde entegrasyonu sağlanacak.
9. Katma değeri yüksek ürünlerin geliştirilmesine, gen kaynaklarının korunmasına, ıslah çalışmalarına, nanoteknoloji ve biyoteknolojiye yönelik araştırmalara öncelik verilecek, tarım ve gıda odaklı teknoparklar ile sektörel teknoloji platformlarının tesis edilmesi sağlanacak.
10. Tarım ve gıda işletmelerinin güvenilir üretim için hijyen mevzuatına uyum süreci, modernizasyon yatırımlarıyla hızlandırılacak ve bu amaçla söz konusu işletmelerin finansman ihtiyacına yönelik kaynak ve mekanizmalar çeşitlendirilecek.
11. Gıda sanayiinde yerli hammaddenin rekabetçi fiyat ve kalitede sürdürülebilir temini amaçlanacak; iç ve dış pazar için katma değeri yüksek ve özel tüketici gruplarının ihtiyaçlarını karşılayan ürünler geliştirilecek; sektörde çevre duyarlılığı gözetilecek; taklit, tağşiş ve kayıt dışılığın önlenmesi sağlanacak.
12. Tarım ve işlenmiş tarım ürünlerinde güvenilirliğin denetimi etkinleştirilecek, risk değerlendirmesine dayalı akredite bir kontrol ve denetim sistemi oluşturulacak. Genetiği değiştirilmiş organizma içerenler başta olmak üzere ileri teknoloji kullanılarak üretilmiş ürünlere yönelik biyogüvenlik kriterleri etkin olarak uygulanacak.
13. Hayvancılıkta etçi tip sığır ve koyun yetiştiriciliğinin geliştirilmesine ağırlık verilecek, bölgesel programların uygulanmasına devam edilecek.
14. İşletme Odaklı Koruyucu Veteriner Hekimlik Sistemi ile hayvan refahını içerecek şekilde tek sağlık politikası hayata geçirilecek.
15. Çayır ve mera alanlarının tespit, tahdit, tasnif ve ıslah çalışmaları hızlandırılarak daha etkin ve verimli kullanımı sağlanacak, yem bitkisi ihtiyacı üretim ve ürün çeşitliliğindeki artışla karşılanacak.
2014-2018 dönemini kapsayan Onuncu Kalkınma Planında ortaya konan hedef ve politikalar küçük aile işletmelerini gözeten bir yapıya sahip değil. İşletmelerin ölçeklerinin büyütülmesi ve modernleştirilmesi temel hedef olarak öne çıkıyor. Gıda, tarım ve hayvancılık işletmelerinin durumlarını ve hedeflerini Onuncu Kalkınma Planına göre revize etmeleri halinde bir geleceklerinin olabileceği gözüküyor. Onuncu Kalkınma Planı bu bakımdan önemli ipuçları içeriyor.